Sosyalist Günöz ve Demirtaş Ceyhun'un oğulları olarak din konusundan uzak yetiştirildim. Bundan hiç bir şikâyetim de yok. Oğullarım da belli bir yaşa geldiklerinde...

Sosyalist Günöz ve Demirtaş Ceyhun'un oğulları olarak din konusundan uzak yetiştirildim. Bundan hiç bir şikâyetim de yok. Oğullarım da belli bir yaşa geldiklerinde kendi tercihleri olan dini seçtiler ve gördüğüm kadarı ile din onların da yaşamında önemli bir rol oynamıyor. Bu benim ve onların tercihi. İnsanlar bu konuda hür olabilmeli.

12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye'de demokrasi ayaklar altına alınana kadar 'Sünniler ve Aleviler' gibisinden konular benim ilgi alanım dışındaydı. Almanya'da yaşamaya başladıktan sonra bana ve onlara yönelik 'kafatasçı' kampanyalar yapan bir gazetecinin ve kendi emellerine alet ettiği gazetenin bu tavrına karşı demokratlara yaraşır tavır alan Alevi dostlarımla birlikte zor günler yaşarken 'Alevilik' kelimesinin ne anlama geldiğini ve bu güzel yaşam felsefesini öğrendim.

O zamandan beri de Alevi dostlarımla hem Türkiye'de hem de Avrupa'da demokrasi kavgasında yoldaş ve sırdaş olduk. İlk önce Su TV ardından Yol TV'de gönüllü üzerime düşen görevi yüklendim. 11 Kasım'da Kıbrıs Alevi Kültür Merkezi kuruluşunda 'karınca kararınca' katkım olduğu gibi AB düzeyinde de onurlu Alevi örgütlenmesinin lideri dostum Turgut Öker ve ekibi ile yine 'karınca kararınca' kavgaya katkıda bulunmaya çalıştım, çalışıyorum.

Ancak geçenlerde yaşadığım bir olay beni 'şok' etti! Bugüne kadar özellikle de solcu Alevilere olan yakınlığımdan hiç de memnun olmayan hiçbir Sünni kökenli dini örgüt tarafından dışlanmayan ben, Almanya'da beni 'ille de' üyesi yaptıkları bir Alevi derneğinin yönetimi tarafından dışlandım.

Derneğin gençlerinin dostum Turgut Öker'in de katıldığı bir toplantıda beni de konuşmacı olarak görmek istemeleri engellendi ve yaşamımda ilk defa dini neden bahanesi ile dışlandım.

Söz konusu derneğin yönetim kurulu üyesi bir şahıs benim de elimde olan bir e-mail aracılığı ile 'Ozan Ceyhun, üç beş kere Alevileri Avrupa Parlamentosu'nda ağırladı diye Alevi dostu mu oldu? Ben bir Alevi olarak Ozan Ceyhun'u taşımak istemiyorum. Onu değil Alevileri desteklemeliyiz!' tarzı ve benzeri birçok saçmalıklar yazıp ardından da 'benim Alevi olmadığımı sürekli işleyerek benim davet edilmem halinde yönetimden ayrılacağını' da tehditvari bir şekilde yazarak davetimi engellemiş.

Dernekteki aklı başında dostlar beni uyardığı için ben hemen dernekyönetimini aradım ve kendilerinden 'ya bu alevi yobazlığının sergilendiği' mektuba tavır almalarını ya da bu mektubun arkasında duruyorlarsa 'beni hemen dernekten ihraç etmelerini' talep ettim. Dernek başkanı olacak şahıs lütfedip bugüne kadar bir telefon etmedi.

Yüzyıllar süren baskılarla ilgili Sünni kesime haklı eleştirileri dile getirenlerin arasında bir avuç da olsa 'Ozan Ceyhun Sünni'dir, aramızda yeri yoktur' diye yorumlamaya müsait bir e-mail yazan kişiye 'Alevi doğmasına rağmen Alevilikten bu derece uzak olduğunu' hatırlatmamaları beni çok üzdü.

Sakın yanlış anlamayın. Bir politikacı olarak ben nelere alışmak zorunda kaldım. Ancak beni neredeyse zorla üye yaptıkları bir derneğe ardından 'Sünni' olduğum için davet edilmemek sanırım ancak rahmetli Aziz Ne-sin'lik bir kara mizah olabilir. İtiraf ediyorum bu davranışı Alevi toplumu içinde yaşayabileceğimi hiç düşünmemiştim. 'Özür dilerim ben Sünni olarak doğmuşum, eğer bu bir suç ise!'