Kahramanımız telefonuna bakıyor. Whatsapp’tan, çıkacak aşılarla ilgili bazı şüpheler içeren paylaşımlar gelmiş. Deniliyor ki aşılarla çip yükleyeceklermiş. Üzerine pek fazla düşünmeden bu şüpheli bilgiyi paylaşıyor. Kahramanımız niyeyse, tüm bu paylaşımları yaptığı Whatsapp’ın zerrece reklam almamasına rağmen bedava olmasından pek şüphelenmiyor. Bunun, kendisine bile isteye takılan bir çip olabileceği konusu üzerine de pek düşünmüyor. Daha çok aşıyla kendisine enjekte edileceği iddia edilen çipin peşinde.

Girişten anlamışsınızdır. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun derdi, yakında çıkması ve uygulanması beklenen Covid-19 aşıları üzerindeki tartışmalar ve bu konudaki sorumluluklarımız.

İNSAN ŞÜPHE EDEMEZ Mİ?

Aşı karşıtlığına yöneltilen tepki karşısında şöyle bir savunma var: Ne yani, ‘insan sağlıkla ilgili bir konuda şüphe edemez mi?’ diyorlar. Bence şüphelenmek de yeterince emin olmadan aşı yaptırmamak da insana dair ve anlaşılabilir şeyler. Burada anlaşılmanın ötesinde olan şey, herhangi bir sorumluluk duymadan bu aşı karşıtı paylaşımları çoğaltma davranışı. Çünkü bir kişiyle bile paylaşmak, herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan bir iddiayla toplum sağlığını riske atmak anlamına gelir. Bunu hele milyonlara ulaşma imkânı olan bir gazeteci yapıyorsa, komplo teorisinden öteye gitmeyen ve hiçbir bilimsel karşılığı olmayan bir şekilde yapıyorsa, bu halk sağlığını riske atan büyük bir sorumsuzluk olur. Elbette bir gazeteci olarak “Eskiden aşılar şu kadar zamanda geliştiriliyordu, şimdi nasıl oldu da 1 yıldan bile kısa sürede geliştirildi sorusunun peşine düşebilirsiniz.” Ancak bu tek başına bir şey ifade etmez. “Eskiden attığımız mektup bir haftada gidiyordu, şimdi saniyede e-posta gönderiliyor nasıl oluyor bu?” karşılaştırması kadar saçma olur. Aşı gelmiştir, uzman bir ekip incelemiştir, şüpheleri vardır ve siz de bir gazeteci sorumluluğuyla, uzman görüşü alarak şüpheleri dillendirirsiniz, o zaman bir anlamı olur.

BİLİM ŞÜPHEYLE İLERLER

Dünyada son yıllarda yükselen aşı karşıtlığının en büyük tetikleyicilerinden biri olan Cerrah Andrew Wakefield’in hikâyesini bu köşedeki eski bir yazıda özetlemiştim: “Wakefield, ‘KKK aşısı otizm yapar’ şeklinde bir iddia ile ortaya çıkar ve sözde ‘bilimsel’ bir çalışmayla bu önyargısını destekler. Tıp dünyası ‘Ne saçmalıyorsun, aşı sayesinde insanlık kurtuldu?’ demez, Wakefield’in iddialarını 12 yıl boyunca araştırır. Bu titiz araştırma sonucunda da yalan veri, sorumsuzluk ve dürüst olmayan davranış tespit edilir. Bu nedenle Wakefield’in hekimlik belgesi geri alınır. Fakat ne çare, internet ve sosyal medyanın da etkisiyle bu haber yayıldıkça yayılır ve aşı karşıtı bir kampanyaya dönüşür.” Şimdi soru şu: Covid-19 aşısıyla ilgili bu tarzda bir şüpheyi araştırmak için bu kadar zamanımız var mı? Bir 12 yıl kadar bu şartlara dayanabilir miyiz? Soner Yalçın, yazısında hangi bilimsel çalışmaya dayanarak yazdığını belirtmediği “Virüs hızla mutasyona uğrarken, yani sıradan nezleye, hadi bilemediniz gribe dönüşecekken, aşının alelacele bulunup, piyasaya sunulması arasında nasıl ilişki var?” sorusuyla bir iddia ortaya koymuş ama soru var cevap yok. Sıradan nezleye nasıl dönüştüğü konusunda bir referans yok. Bence gazeteciliğin en ‘kıyak’ formu bu. Soru sor, şüphe et ve kenara çekil. O şüpheyi uzmanlarına danışarak araştırma sorumluluğun olmasın. Bu arada şüphe ettiği için aşılanmayanların hayatını riske atma ihtimali ne olacak? Bir cevapsız soru daha.

Şu anda içimize çip yerleştirilecek diye şüphe edenlerin Elon Musk’ın yine bu köşede “Çok çipsizsin keşke modifiye olsan” (30-08-2020) başlıklı bir yazıyla bahis açtığımız Neuralink projesinden haberleri var mı bilmiyorum? Musk’ın kafatasımıza yerleştirilecek bir çip yoluyla ‘felç, görme, işitme engelleri, depresyon, kronik uyku problemlerinden hafıza kaybına, alzheimer gibi hastalıklara dek birçok kusuru’ düzeltme iddiasıyla giriştiği bu proje, belki insanların bile isteye vücutlarına çip yerleştirmelerine de yol açacak. Saf bir teknoloji hayranlığıyla Musk’ın projesini peşin peşin savunamam ama felçli bir insanı ayağa kaldıracak olsa, alzheimer belasından kurtaracak olsa da yine çip taktırmam diyecek kaç kişi var? Bilim yanlışlanarak ilerler. Ancak bunun için güçlü dayanaklarımızı olması gerekiyor. Değil gazeteci, sıradan bir kullanıcı olarak bile yeterince bilgi sahibi olmadığımız konularda ekilen bu şüpheleri paylaşırken topluma karşı çok ciddi sorumluluğumuz var.