Bu yıl 59 kadın şüpheli şekilde öldü ancak bunu bakanlıklar değil kadın örgütleri duyurdu. Şüpheli ölümler artarken Av. Torun, “Faillerin aklanma yolunu bulması yönetenlerin kötü uygulamalarının bir sonucu” dedi.

Şüpheli ölümleri intiharla aklama!

Dilan ESEN

Son bir yıl içinde şüpheli kadın ölümleri dikkat çeken şekilde artış gösteriyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre bu yılın ilk 4 ayında en az 59 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2020’de ise bu sayı 171.

Ne İçişleri Bakanlığı ne de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şimdiye kadar şüpheli kadın ölümlerine ilişkin bir açıklama yapmadı. Bakanlıklardan bir açıklama gelmediği gibi de şüpheli ölümlere dikkat çeken kadınlar ve feminist örgütler de yalancı muamelesi gördü. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gecede feshettiği İstanbul Sözleşmesi’ne göre şüpheli kadın ölümleri, tüm delil, tanık beyanları ve ayrıntılarıyla etkin şekilde incelenmeli. Sözleşmeye göre şüpheli ölümlerin kadın cinayeti olup olmadığı konusunda hiçbir yanıyla soru işareti bırakılmaması gerekiyor.

ŞÜPHE BIRAKILMAMALI

Öte yandan kamuoyunun baskısı sonucu şüpheli ya da intihar denilen çok sayıda kadın cinayeti de aydınlatıldı. BirGün’e konuşan Feminist Avukat Tuba Torun da bu vakaları hatırlatarak örnek de verdi: Şule Çet ve Pınar Gültekin. Ayrıca Musa Orhan’ın cinsel saldırıda bulunduğu İpek Er’in baskı ve tehditler sonucu intihara sürüklendiğini de hatırlatan Torun, “Bu dosyaların üzerine eğilirseniz çok net görürsünüz. Kadın intihara sürüklendiğinde de cinayet söz konusu. Etkin soruşturmada örneğin intihar süsü verilmiş bir cinayette bir iki delille intihar denerek kapatılamaz. Ayrıntılı incelenerek en ufak bir şüpheye yer bırakmadan neticeye ulaştırılmalı” dedi.

YÖNETENLER ORTAĞI

Şüpheli ölümlerin kadın cinayeti olup olmadığına dair tespite ihtiyacının olduğunu dile getiren Torun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her kadın ölümü acaba cinayet olabilir mi denerek incelenmeli ve soruşturulmalı. Maalesef İçişleri Bakanlığı bu konuda rakam vermiyor, kadın örgütleri haberler üzerinden kayıt tutuyor. Bakanlık sadece yaptıkları uygulamalarla cinayetlerin azaldığını iddia ediyor. Fakat bu gerçek değil. Cinayetler azaldı dediklerinde şüpheli ölümleri soruyoruz. Şiddete tolerans gösterme, mevzuatı uygulamama, kadınların kazanılmış haklarına karşı uygulamaların hayata geçirilmesi, siyasilerin beyanları da suçu meşrulaştırıcı oluyor. Kadınların öldürülmesi normal görülüyor. Failler de bundan cesaret alarak savunma yapıyorlar. İntihar süsü verebiliyorlar. Bu meyil olduğu için de cinayetler azalıyormuş gibi gösteriliyor ama failler kendilerini aklamanın yolunu buluyor. Bu da yönetenler eliyle düzenlenmiş bir sonuçtur.”

TOLERANS GÖSTERDİLER

Avukatlığını yaptığı bir dosyadan bahseden Torun, şöyle konuştu: “Dosyada 29 yerinden bıçaklanan bir kadın balkondan atılmıştı ve bir not yazıp intihar süsü vermişlerdi. Adli Tıp da ‘Bir kadın 29 yerinden kendini bıçaklayıp kendini balkondan atabilir’ diye rapor vermişti. Adli birimler de çok dikkatli çalışma yapmalı. Bu denli ortada olan bir olay intihar süsü verilerek kapatılmasına neden olunabiliyor. İstanbul Sözleşmesi etkin soruşturma öngörüyor. Şiddete öyle çok tolerans gösterildi, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 uygulanmadı ki şiddet failleri ile katiller artık ‘Ben bu işten sıyrılabilirim’ diye düşündü.”

Fotoğraf: Emre Orman/csgorselarsiv.org