Google Play Store
App Store

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, “çözüm” tartışmalarına değindi. En başta iktidarın daha kapsayıcı bir dile dönmesi gerektiğini belirten Bakırhan “Aksi halde bu tartışmalar bir süreç olmadan bitebilir” dedi.

Süreç başlamadan bitebilir
Fotoğraf: MA

Haber Merkezi

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) İstanbul'da düzenlenen 13. Genel Kurulu'na katıldı. Bakırhan, “HDK en başta benim de içerisinde olduğum binlerce arkadaşımızı değiştirdi, dönüştürdü. HDK, toplumun yok sayılanlarını örgütlüyor. Toplumun, ötekini özne olarak ortaya koyuyor" dedi.

Bakırhan, gündemdeki konulara ilişkin de şunları söyledi: "Orta Doğu emperyalist kapitalist krizinin yaşandığı önemli bir merkezdir. Sistem bir türlü doymak bilmiyor. Kana, cana, sermayeye, doğal kaynaklara, artı değere... Sömürdükçe de geldiği noktada kendisini devam ettiremiyor. Kendisini devam ettirmek için savaşla, şiddetle ayakta tutmaya çalışıyor bunun en önemli göstergesi Orta Doğu’dur. Biz de hemen Orta Doğu’daki girdabın yanı başında bulunuyoruz. O yüzden yarının nasıl olacağını herkes gibi merak ediyoruz. Mevcut durum fırsatlar da riskler de ortaya çıkarabilir. Ona duruş bir durum ortaya koymak HDK’nin görevidir.

İZLEYİP GÖRECEĞİZ

Orta Doğu’daki bu girdaba kapılmamak için Türkiye’nin toplumsal barışı sağlaması gerekiyor. En başta Kürt meselesini, diyalog ve müzakereyle, demokratik yöntemlerle çözmesi gerekiyor. En başta sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılarak, sayın Öcalan’ın düşüncelerinin, fikirlerinin Türkiye halklarıyla buluşmasını sağlamak gerekiyor. Belli ki egemenler, yönetenler de bu durumu kendilerine göre okuyorlar. Son günlerde bir tartışma sürecini hep birlikte izliyoruz. Bu tartışmalar nereye evrilir, bu tartışmalar halklara bir şeyler kazandırır mı yoksa daha güçlü bir tasfiye sürecini mi başlatır bunu da izlemek gerekiyor. Sadece izlemek de gerekmiyor, olası olumlu olumsuz sonuçların karşısında en başta HDK örgütlü duyarlı, bu durum karşısında kendi tavrını ortaya koyan bir örgütlülüğe bir güce sahip olması gerekiyor.

Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Sanki yeni bir süreç başlamış gibi bir algı oluşturulmaya başlanıyor. Süreçler, taraflar arasında başlar. Bir süreç varsa bu sürecin tarafları vardır. Bir süreç devam ettirilecekse sadece tek taraflı yorumlar ve açıklamalarla bu süreç yürümez. Sürecin diğer taraflarının da meseleye ilişkin ne dedikleri, ne düşündükleri, ne önerdikleri Türkiye toplumu bilmek durumdadır ama her şey Türk tipi olduğu içi, bu tartışmalar da Türk tipi yürüyor. İktidara mensup siyasi partiler açıklamalar yapıyor, bir şeyler konuşuyor ama bu sorunun kendisinin en önemli tarafları meselenin içerisinde değil. Bu tartışmaların bir süreç olmadığını ama bir sürece evriltebileceğimizi belirtmek istiyorum.

Bakırhan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanmasına ilişkin de şunları söyledi:

“Türkiye barışı diyorlar, bir süreçten bahsediyorlar ama diğer taraftan da dolu dizgin bir şekilde baskılar devam ediyor. Çok ciddi çelişkiler var. Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanması, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bize dedirtiyor. Gerçekten bunlar bu tartışmaları bu biçimde yöneteceklerse bundan bir şey çıkmaz. Esenyurt’ta ne oluyor sorusunu bu tartışmaları yapan iktidara

bizler bugün kongre salonundan seslenmek istiyoruz. Böyle mi tartışacaksınız bu süreci böyle mi yürüteceksiniz? Halkın iradesini cezaevine atarak, tutsak ederek, iradesine kayyım atayarak bu tartışmaları bir yere evriltemezsiniz.”