Süreç hızlandı, sorular ortada
DEM heyetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi “süreçte yeni dönem” olarak kabul edildi. İnişli çıkışlı bir grafik izleyen ve adı dahi konamayan yeni sürece dair “İki ay içinde bu iş tamam’’ değerlendirmeleri geldi.

Politika Servisi
DEM heyetinde yer alan Van Milletvekili Pervin Buldan'ın İtalya'da katıldığı bir toplantıda sürecin hukuki boyutlarının tartışılmaya başlanacağı tarih olarak bu haftayı işaret etmesi beklentiyi de yükseltti. Buldan, “Biliyoruz ki atılacak olan her adım, Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne giden yoldur aynı zamanda” derken Haziran ayı sonuna kadar sürecin büyük ölçüde tamamlanacağını ifade etti.
Öte yandan DEM heyetinden Buldan'ın Adalet Bakanı Tunç'la ilgili işaret ettiği toplantının da cuma günü gerçekleşeceği duyuruldu.
Hatırlanacağı gibi Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la yapılacak toplantı Pervin Buldan tarafından "Adalet Bakanı ile çıkarılacak olan yasaları orada gözden geçireceğiz, tartışacağız, nelerin yapılması gerektiğine dair fikir alışverişi yapacağız" diyerek duyurulmuştu. Bu bağlamda cuma günü gerçekleşecek toplantı sonrası Öcalan ve PKK bağlantılı bazı düzenlemelerin gündeme gelme olanağı çok yükseldi.
DEM PARTİ DEVREYE GİREMEDİ
Öte yandan DEM'in sürecin şeffaf yürütülmesi ve Meclis çatısında gerçekleştirilmesi çabaları sürüyor. DEM Meclis Grup Sözcüsü Fatma Koçyiğit, iktidarın çözüm sürecine dair yeterli gayreti göstermediğini söylerken, “Meclis çatısı altında bu meseleyi onlarca kez konuştuk. Bu Meclis, Kürt sorununun demokratik çözümü için ne yapacak? Ekim’den bu yana dünya kadar tartışmalar oldu. Belirli aşamalar oldu, görüşmeler yapıldı, çağrı yapıldı. Meclis’te hiçbir adım atıldığını görmedik, Meclis’te yaprak kımıldamıyor. Hiçbir insiyatif geliştirilmiş değil. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık da, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendirirken iktidar tarafından gerekli adımların atılmadığını söyledi. Bayık, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerin Türkiye'yi diyaloğa zorladığını belirterek, “Önder Apo’nun yazışmalarından ve taleplerinden anlaşılıyor ki, devletle müzakere ediyor. Ancak bu müzakerelerin içeriğini bilmiyoruz. Ne yazık ki devlet, bizi yok etme politikasında ısrar ediyor. Bu durumda Türkiye’ye nasıl dönebiliriz? Türkiye’ye gitmek demek, hapse girmek demektir. Hiç kimse böyle bir tutsaklığı kabul etmez. Bizim tek şartımız, İmralı Cezaevi’nde Önder Apo’ya uygulanan ağır tecridin kaldırılması ve onun özgürce çalışabilmesidir” diye konuştu.
ADI KONMADAN NETİCE ALINACAK
DEM heyetinden ve hükümet cenahından gelinen pozitif açıklamalar sürecin adının konulmamış olmasına rağmen pozitif olarak noktalanacağını gösteriyor. Bununla birlikte hem DEM yönetiminde hem seçmeninde tereddütlerin sürdüğünü de belirtmek gerekiyor.
Haziran ayına kadar bitecek olan şeyin tam olarak ne olacağı bu saat itibarıyla belirsizliğini koruyor. Açıklamalardan anladığımız kadarıyla Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve buna eşlik edecek PKK'nin silah bırakması konusunda büyük oranda anlaşılmış durumda. PKK'nin silah bırakma sürecindeki bazı başlıklar ise görüşülmeye devam edecek.
Erdoğan'ın çözüm sürecine dair beklentisinin bölgede Suriye'de etkili pozisyon almak ve içeride de tek adam rejimini devam ettirmek için muhalefet bloğunu dağıtmak olduğu sır olmaktan çıktı. Doğal olarak atacağı adımların bu iki başlıkta sonuç verip vermediğine bakacak. Öcalan'ın mektubu ve İmralı görüşmelerinden bu yana yapılan kamuoyu araştırmalarına bakınca şimdilik istediği sonucu aldığını söylemek mümkün değil.
DEM ve iktidarın süreçten beklentilerine dair makas hala çok açık. Öcalan'ın sürece fiziki dahli makası daraltır ya da yeni kırılmalara yol açabilir.
Soru şu: Durum bu noktadayken, açıklamalar ortadayken haziran hedefi neyi ifade ediyor, ne kadar gerçekçi?