Suriye Savaşı başlangıcından bu yana AKP iktidarının bölgede ve ülke içindeki hamlelerini belirledi. Erdoğan, emperyalist aktörler arasındaki nüfuz mücadelesini kendi lehine çevirebilmek adına her fırsatı kullandı. AKP kâh cihatçı grupları besleyerek ABD’nin taşeronluğunu yaptı kâh Rusya-İran hattına yaklaşıp palazlandırdığı İslamcı muhalifleri dizginleme sözü verdi. AKP’nin “çözüm sürecini” sürdürüp sürdürmeme kararı da iç politikada müttefiklerini değiştirme […]

Suriye Savaşı başlangıcından bu yana AKP iktidarının bölgede ve ülke içindeki hamlelerini belirledi. Erdoğan, emperyalist aktörler arasındaki nüfuz mücadelesini kendi lehine çevirebilmek adına her fırsatı kullandı. AKP kâh cihatçı grupları besleyerek ABD’nin taşeronluğunu yaptı kâh Rusya-İran hattına yaklaşıp palazlandırdığı İslamcı muhalifleri dizginleme sözü verdi.

AKP’nin “çözüm sürecini” sürdürüp sürdürmeme kararı da iç politikada müttefiklerini değiştirme zorunluluğu da Suriye savaşı denkleminden bağımsız değerlendirilemezdi. Kürtlerin ABD desteğiyle Suriye’de askeri etki alanını genişletmesi ve ‘Rojava modelini’ bölgeye yayma hevesi AKP’nin U dönüşü yapmasını kolaylaştırdı. Bugünkü koalisyonun çatısı da o günlerde çatıldı.

Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” çıkışı da şayet hayata geçirilirse Saray rejimi açısından bir dönüm noktası olacak. Çekilme kararı Erdoğan’ın ülke içindeki ittifaklarını gözden geçirmesini gerektirecek aynı zamanda başta Kürt hareketi olmak üzere politik ikbalini Suriye denklemine bağlayan siyasetleri de yeni bir pozisyon almaya itecek.

ABD’nin Afganistan ve Suriye’den askerini çekeceği iddiası aslında yeni değil. Fakat sözü edilen iddialar ABD iç siyasetindeki görüş ayrılığı nedeniyle bir türlü gerçekleşmedi. Bu sefer durum bir miktar farklı gibi. Zira Trump’ın açıklamasını takiben Suriye savaşında kritik rol oynayan ABD’li bürokratlar tek tek istifa etmeye başladı. Meşhur “terör” uzmanları Trump’ın bu kararının IŞİD’in canlanmasına neden olacağını, düşmanlara “açık çek” anlamına geldiğini ileri sürdü. Onlara göre ABD, sahayı Rusya ve İran’a bırakmamalıydı.

ABD bir yandan Türkiye sınırına gözlem noktaları kurarken, Kürt güçlerine bu kadar yatırım yapışken hiçbir şey olmamış gibi Suriye’den çekilir mi? Esad’ı ayakta tutan Rusya’yı ve Irak ve Suriye’de nüfuzunu arttırmış İran’ı kendi haline bırakır mı? Bu sorulara alelacele cevaplar bulmak kolay değil. Fakat bildiğimiz bir gerçek var, ABD Ortadoğu’yu dizayn etme hevesinden II. Dünya Savaşı’nın bitiminden bu yana hiç vazgeçmedi. Bugün vazgeçeceğini düşünmek fazlasıyla naiflik olur. Tanık olduğumuz bir strateji değişikliğidir o kadar.

Kürtler Trump’ın kararı sonrasında kendilerini yolda bırakılmış hissediyor. SDG sözcüleri bu kararı beklenmedik ve talihsiz bir karar olarak betimliyor. IŞİD’le mücadelede o kadar kan döktükten sonra bizi yalnız bırakmayın der gibiler. Suriye Savaşı’nda seçtikleri pozisyon şimdi onları hızla yalnızlaştırıyor. Esad’a yaptıkları çağrı olumlu bir karşılık bulmadı, Ruslar her ne kadar Kürt gruplarla temasta olsa da ABD ile ittifak kurdukları için onları güvenilmez buluyor. Bir zamanlar Kürt milislerini özgürlük savaşçısı olarak betimleyen Batı medyası da IŞİD tehdidi azalınca çark etmiş gibi görünüyor.

Soru şu: Türkiye Fırat’ın doğusuna bir askeri operasyon yapar mı? Yaparsa bunun rejim için maliyeti ne olur? Görünen o ki Erdoğan hâlâ Osmanlıcı düşler görüyor. Trump’a da Kürtlerin rolüne talip olduğunu açık bir biçimde söylemiş. Nasıl Rusya’ya cihatçıları silahsızlandırma sözü verdiyse Trump’a da IŞİD kalıntılarını temizleme garantisi vermiş. Hedefi ne diye sorarsınız amacı Esad ile masaya oturulduğunda mümkün olduğunca fazla bölgeyi TSK-ÖSO denetiminde tutmak. Ayrıca YPG’yi zayıflatarak onu bölgede etkisiz eleman haline getirmek. ABD tarafından terk edilmiş, TSK tarafından kuzeyden sıkıştırılmış Kürt silahlı grupları Şam rejiminin tasfiyesi böylece kolaylaşacak ya da Rusya’nın istediği olacak, Kürtler otonomi taleplerini terk ederek Şam rejimine biat edecek.

Erdoğan Kürtlerin Suriye’deki güç kaybını iç siyasette nasıl kullanır sorusuna verilecek yanıtın ucu açık. Ama askeri açıdan zayıflamış Kürtler ile yeniden masaya oturmak o kadar uzak bir ihtimal değil.