Suriye’de yeni dönemde Avrupa’nın ikilemi

InternatIonal CrIsIs Group

8 senedir süren savaşta Suriye’nin altyapısının üçte biri ya hasar gördü ya da tamamen yok oldu. Kriz hız kesiyor gibi görünse de, Suriye’nin yeniden inşası için fonların ülkeye akması olası görünmüyor. AB ve üye ülkeler siyasi dönüşüm sürecinin ‘kararlılıkla yürürlüğe konduğunu’ görmedikleri sürece onarımı finanse etmeyeceklerini ifade ettiler. Koşulsuz, şartsız finansman sağlamanın stratejik hedefleri açısından işlevsiz, hatta zararlı olabileceğini düşünüyorlar. Suriye’ye yönelik AB ve ABD yaptırımları da hesaba katıldığında, batılı yatırımcının Suriye’nin onarımına yatırım yapması mümkün görünmüyor.

Şam ve Moskova yönetimleri Avrupa’nın siyasi beklentilerini karşılama niyetinde görünmüyor. Düğümlenen süreçte Avrupa mevcut siyasi sınırlar dâhilinde Suriye’nin acılarını hafifletecek yöntemleri gözden geçirmeli. 8 yıldır süren çatışmaların ardından Suriye’de galip gelen taraf Suriye Devleti olmuş gibi görünüyor. Fakat yönetimin ülkenin fiziksel altyapısını, beşeri sermayesini ve ekonomisini onaracak kapasitesi yok. Buna rağmen Şam taviz vermeye ya da uluslararası onarım yardımı karşılığında siyasi bedel ödemeye gönülsüz görünüyor. Diğer bir deyişle, çetin askeri koşullarda vermediği tavizleri, ortalık sessiz sakinken vermeyi gerekli görmüyor.

Suriye Devleti’nin onarım desteği almaktaki önceliği, otoritesini ve egemenliğini ilan edebileceği koşulları yaratmak. Bunun olabilmesi için AB ve ABD’nin yaptırımlarının kaldırılması ya da en azından hafifletilmesi gerek.

Suriye Devleti’nin başlıca koruyucusu ve destekçisi Moskova, Suriye’nin yeniden inşası için uluslararası yardım aramaya koyuldu. Böylelikle Suriye Devleti’ne kısmen de olsa meşruiyet kazandırmayı, istikrarı sağlamayı ve nihayetinde askerlerini ülkeden çekmeyi amaçladı.

Avrupa’nın Suriye’nin inşasına katkıda bulunmasını sağlamakta Moskova’nın da çıkarı var. Böylelikle Suriye müdahalesinin kendi açısından maliyetini azaltabilir, siyasi-askeri bir çözüm ile savaşın bitirilmesini sağlayarak uluslararası itibar kazanabilir. Moskova’nın 2018 ortalarında hummalı siyasi çalışmalara girişerek AB ülkeleri onarımı finanse etmeye ikna etmeye çalışması da bundandı. Moskova görüşmeleri ‘siyasi dönüşüm’ ekseninde değil, Avrupa ve Suriye’ye komşu ülkelerde yaşanan mülteci krizine çözüm şeklinde kurgulamıştı.

Avrupalılar ise finansman konusunu, Suriye Devleti’ni esaslı siyasi dönüşüme itmek için kullanmak istiyorlar çünkü bunu Suriye’nin uzun vadedeki istikrarı için -dolayısıyla kendi stratejik çıkarları için- zaruri görüyorlar.

Fakat bu ‘finansman kozunun’ nasıl kullanılacağı ve Şam yönetimine karşı tam olarak nasıl bir duruş benimseneceği üzerine Avrupa içinde görüş ayrılıkları olduğu anlaşılıyor. Bazı Avrupalı yetkililer yalnızca ‘olumsuz’ teşvikler kullanmaya karşı ve ayrıca yalnızca insani yardıma dayalı bir yardım stratejisinin olası zararlarına dikkat çekiyorlar çünkü bu kamusal hizmetlerin çökmesine engel olmakta yetersiz kalabilir. Artan insani güçlükler ve istikrarsızlık ortamı, farklı dolaylı olumsuzluklar doğurabilir.

Siyasi aktörlerin ciddi görüş ayrılıkları

İngiltere, Almanya ve Fransa ise yapılacak yardımın amacına ulaşacağına emin olunamayacağı, neticede Suriye Devleti’nin elinin güçlenebileceği ve herhangi esaslı siyasi açılım yaşanmayabileceğini söylüyor.

Başlıca siyasi aktörler arasındaki bu tür görüş ayrılıklarının da içinde bulunduğumuz düğümde payı var. Avrupa’nın onarım yardımlarını esirgeyerek elde etmeyi umduğu amaçlar hem Şam’ın öncelikleriyle, hem Rusya’nın ülkede sahip olduğu etkiyle çelişiyor. Bu durum da Suriye Devleti’nin kontrolündeki bölgelerde istikrarın sağlanması konusunda soru işaretleri doğuruyor.

Altyapı onarımlarına büyük yatırımlar yapmak Avrupa açısından ülkeyi daha iyi bir zemine getirmeyebilir, fakat yatırımların geri tutulması ekonomik toparlanmaya engel olabilir ve Suriyelilerin mahrumiyetinin sürmesine neden olabilir.

Bu ikilemin içinden çıkmak için Avrupa, Suriye’nin kontrolündeki bölgelerde onarım projelerine finansman sağlamayı düşünebilir. Önce küçük ölçekli projelerle başlanabilir; bazı AB üyesi devletlerin hâlihazırda yaptığı önce okul ve hastanelerin kırık camları onarılır, sonra çöken çatılar ve duvarlar yeniden inşa edilir. Bunlar, kaynakların bağımsız bir biçimde, Suriye’nin müdahalesi olmaksızın aktarılması şartıyla yapılabilir.

Tabii bu strateji uzun vadede muhtemelen istikrar getirmeyecektir. İlerleme ne kadar ağır olursa olsun, Avrupa siyasi değişim taleplerini sürdürebilir.

Olumsuz teşviklerden ziyade olumlu teşvikler üzerinden şekillendirilecek, kademeli bir yaklaşım benimsenebilir; küçük ölçekli onarım projeleri, yaptırımların kademeli olarak kaldırılması, ilişkilerin yavaş yavaş normalleşmesi ve finansmanın aşamalı olarak aktarılması sağlanabilir. Karşılığında Rusya destekli Suriye’nin Birleşmiş Milletler’in ilgili kararlarını uygulamaya koyar ya da bazı öncelikli konularda harekete geçer; güvenlik güçlerinin sistematik kötü muameleleri (keyfi tutuklamalar ve işkence), ülke içinde yerinden edilmiş kişiler, mülkiyet hakkı, zorunlu askerlik, tutuklular ve faili meçhuller gibi.

Bu adımlar dehşet verici Suriye krizini sonlandırmayacaktır. Fakat Suriye halkı için bir nebze olumlu değişime vesile olabilir.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab’dan
kısaltılarak çevrilmiştir.