Yazar Eser Kemal, ilk romanı ‘Elimi Bırakma’ için “Bütüncül politikaların sonuçları bir hanede yaşayan bireyleri ve onların selam verdiği insanların yaşayacakları bir ömrü etkiliyordu ve ben bunu yazmalıydım” diyor

Suriye’nin hikâyesinden süzülen bir damla

KADİR İNCESU

Eser Kemal ile mimar olma hayali kuran Refika ve ailesinin sıradan yaşamlarını, doğdukları toprakları geride bırakarak yeni umutlara doğru yol almasını anlatan Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan ilk romanı ‘Elimi Bırakma’ üzerine konuştuk.

►Sizi ‘Elimi Bırakma’yı yazmaya yönelten düşünce neydi?

Arap Baharı’ndan, 2015 yılının 29 Ekim günü elime kalemi alıp önümdeki kağıdı karaladığım ana kadar, Suriye ağırlıklı bir Ortadoğu bakış açısı edindim ve yazmalıyım dedim. Ama roman olmalıydı bu, çünkü bütüncül politikaların sonuçları bir hanede yaşayan bireyleri ve onların selam verdiği insanların yaşayacakları bir ömrü etkiliyordu ve ben bunu yazmalıydım.

YOLCULUĞUN İLK DURAĞI

►Roman,“Halk düzenin yıkılmasını istiyor” cümlesiyle başlıyor.

Ülkenin güneyindeki kent Dera’da çocukların duvara yazdığı “Halk düzenin yıkılmasını istiyor” cümlesi, Suriye’yi bir gün öncesinde durduğu yerde kalabilmesi mümkün olmayan bir yolculuğa çıkarıyor. ‘Elimi Bırakma’ da yolculuğun ilk durağı olarak gördüğü bu önermeden başlayıp zamanda süzülerek ilerliyor.

Yaşananlar Refika ve ailesini nasıl etkiliyor?

Dera’da öğretmen olarak görev yapmış komşuları Emir Hoca’nın, Refika’nın babası Cebbar’ı bilgilendirmesinden sonra ilk tepki endişe oluyor. Şöyle düşünün, bu coğrafyada tarih yazılırken mürekkebe değil kana değdirilmiş kalemlerin ucu. Cebbar tüm bu yaşananları seziyor ve ailesine telkinlerini ona göre sıralıyor. “Kim haklı/haksız bilemeyiz, bu konuları asla kimseyle konuşmayın” gibi telkinler… Yapı olarak ölçülü biri Cebbar.

En yakın arkadaşını kaybettikten sonra “kalbimin üzerine postallarıyla basanların topuklarıyla da eşelemeden gitmeye niyetleri olmadığını anlamıştım” diyen Refika ve ailesi ülkelerinden ayrılma kararı verirken ne düşünüyordu?

‘Elimi Bırakma’ Suriye’nin hikâyesinden süzülen bir damla. Her bir süreç diğerini izleyerek kaçınılmaz sona doğru ilerliyor ve geride bırakılan sadece anılar olmuyor. Umudu diri tutan aşklar, sıkı dostluklar… Ancak, ruhunuzu yaralayan acıların bedeninize değmek üzere olduğunu hissettiğinizde karar vermek zorundasınızdır.

BÜTÜNE DEĞİL ‘BİR’LERE BAKMA GAYESİ

►Refika ve ailesinin Türkiye’den karşı kıyıya geçtikleri tarih 2 Eylül 2015 saat 03.49… Bu tarih üzerinden devam edelim. Bu tarihi neden hatırlamalı, unutmamalıyız?

‘Elimi Bırakma’nın ilk sayfası, “evinden, vatanından mahrum edilen tüm Suriye halklarına ve Alan Kurdi’ye…” atıf cümlesiyle başlar. O haberi öğrendiğimdeki hislerimi ifade edecek sözcük bulamam. Minicik bir beden ne uğruna bir ülkenin kıyılarına vurabilirdi? Alan bebeğin durumu, dünyanın bu soruna ilk kez ‘insan’ gözünden baktığı olaydır ve ‘Elimi Bırakma’nın da gayesi; yaşananları bütünden değil ‘bir’lerin gözünden gösterme çabasıdır. İşte bu tarihi, saati ve kırmızı tişört kot şortlu çocuğu insanlık bu yüzden unutmamalı. Çünkü o kıyı, insanlığın kendi yüzüne baktığı aynası.

►Kapağı yapan Murat Sayın’ı da kutlamalı. Metin okundukça anlamını gösteriyor.

Virane bir şehirden yükselen dumanların arasında umutları kanatlarında taşıyan bir martı ve renklerin her türlü hali… Murat’a teşekkür ediyorum bu derinlik için.

Fatayerji ailesiyle romanı yazdıktan sonraki süreçte yaptığınız görüşmenin sizdeki etkisi ne oldu?

Almanya’da yaşamaya başlayan ailenin 2 küçük kızına yönelttiğim “İleride ne olmak istiyorsunuz?” sorusuna cevapları birisinin “doktor” diğerinin ise “avukat” olmuştu. İçindeki mana beni derinden etkiledi. İkincisi de anneleri dâhil tüm aile bireylerine dünyanın neresinde yaşamak istediklerini sordum. İç çektiler, Lazkiye dediler.