İdlib’deki radikal sayının fazlalığı, uzlaşı halinde -Firat Kalkanı veya Zeytin Dalı bölgeleri dışında- gidilebilecek yer olmaması, uzlaşı ihtimalini düşürüyor. İdlib’deki grupların uzlaşı olması halinde çekilebilecekleri başka bir İdlib yok

Suriye savaşının son halkası İdlib yaklaşırken

Hasan Sivri - Ortadoğu Uzmanı @hasansvri

Suriye’nin büyük bir kısmını silahlı gruplardan temizleyen Suriye Ordusu ve müttefikleri, aylar önce güneydeki iki önemli kenti de –neredeyse ciddi sayılabilecek bir çatışmaya girmeden- uzlaşı yoluyla aldıktan sonra İdlib’e yoğunlaşmaya başladı. Muhaliflerin “Büyük Devrim Deposu” ismini verdikleri İdlib sınır kenti olmasından kaynaklı olarak savaşta büyük rol oynayan kentlerden biriydi. İdlib, dünyanın her köşesinden Suriye’ye gelen ve burada toplanan cihatçılar için bir nevi ‘acemi er dağıtım merkezi’ görevi görüyordu.

Ruslar, hem Türkiye hem Avrupalılarla diplomatik görüşmelerle hızlıca işe koyulurken Suriye Ordusu, 3 aşama olarak belirlediği İdlib operasyonunun ilk aşamadaki cephelerine askeri güçlerini kaydırdı ve hazırlıklarını neredeyse bitirdi. Şam’daki yetkililer “Hiç bu kadar hazır değildik” diyor. Suriye, İdlib’i. En sona bıraktı. Orta ve güney Suriye’deki tüm toprakları silahlı grupları temizledikten sonra sıra İdlib’te. Şimdi tüm güçleriyle ve yetkililerin aktardığına göre “her senaryoya hazır bir şekilde” İdlib kenti etrafında konuşlanıyor.

“Hmeymim askeri üssümüz sürekli olarak İdlib merkezli saldırılarla karşı karşıya kalıyor, buradaki tehdidin ortadan kaldırılması gerekiyor” diyen Ruslar ise Türkiye’ye her fırsatta ısrarla Astana kapsamında “Terörle mücadele başlamalı” diyor. Rusların hedefinde El-Kaide uzantılı gruplar ve Çeçen cihatçılar var. Çeçenlerin 3 ana grubu yine İdlib kırsalında: Kafkas Güçleri, Şam Askerli ve El-Esr Ordusu.

Karşı tarafta sahadaki radikal grupların da hazırlık yaptığı görülüyor. Nusra’nın (Şimdi Hey’et Tahrir Şam ismini aldı) lideri Colani, Lazkiye’nin kuzeydoğusunda saha gözlemi yaparken görüntü verdi. Colani birkaç gün sonra yayınlanan video kaydında da “Silah ve şeriat kırmızı çizgimiz” diyerek savaşa hazır olduklarını da söyledi.

İdlib’de Suriye’nin değişik bölgelerinde yapılan uzlaşmak istemeyen ve askeri çatışma yerine İdlib’e taşınmayı talep eden çoğunlukla radikal grupların militanları ve aileleri var. Suriye ordusu bu kentte de Dera ve Kunaytra kentlerinde olduğu gibi uzlaşı isteyen gruplarla görüşmeler yapmak istiyor fakat Nusra son iki haftada uzlaşı isteyen komutanlardan ve yerel sivil halktan 500’e yakın kişiyi tutukladı.

İdlib radikal grupların ana üssü olmakla birlikte Suriye Ordusu’yla uzlaşmayı reddedenlerin çoğunlukta olduğu bir kent. Dolayısıyla İdlib’de diğer kentlerdeki gibi bir uzlaşı ihtimali şimdilik uzak görülüyor.

Şimdilik dememizin sebebi de -Dera ve Guta’daki cihatçı grupların da operasyon başlarında uzlaşı reddeden bir noktada olmaları daha sonra ise uzlaşıya kapı açmaları örneğinde olduğu gibi- İdlib’de güneydekine benzer bir sürecin yaşanabileceği ihtimali. Yine de İdlib’deki radikal sayının fazlalığı, uzlaşı halinde -Firat Kalkanı veya Zeytin Dalı bölgeleri dışında- gidilebilecek yer olmaması, uzlaşı ihtimalini düşürüyor. İdlib’deki grupların uzlaşı olması halinde çekilebilecekleri başka bir İdlib yok.

‘Çekimser’ Çin, İdlib operasyonuna katılmaya hazır
Savaş boyunca askeri anlamda danışman desteği dışında pek aktif bir rol almayan ‘çekimser’ Çin de İdlib ile yakından ilgileniyor. Çin’in Şam’daki elçisi “İdlib operasyonuna katılmaya hazırız” diyerek Uygur cihatçılarının peşlerinde olduklarını dile getirdi. Çin’in hedefindeki Uygur cihatçıları çoğunlukla Türkistan İslam Partisi adlı El-Kaide bağlantılı bir grup içerisinde dağılıyor. Bu grup Nusra ile yakın ilişkilere sahip ve oldukça kalabalık.

Uygur cihatçıları, Suriye Ordusu’nun ilk aşamada hazırlık yaptığı bölgelerde yer alıyor. İlk aşamada Suriye’nin başta olmak üzere, Rusya ve Çin’in en radikal düşmanları hedefte olacak. Şam’ın öncelikleri arasında yer alan Halep-Şam otoyolu üzerinde Nusra militanları ve Uygur cihatçıları bulunuyor.

Lazkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Türkmen Dağı ve buraya komşu olan Cisr El-Şuğur kenti de ilk aşamada hedeflenen yerlerden. Ruslar, Hmeymim üssüne yönelik drone saldırılarının merkezi olarak burayı görüyor. Lazkiye’de Suriye Ordusu kontrolünde bulunmayan tek bölge olan Türkmen Dağı yine Nusra militanları ve Uygur cihatçılarının merkezi sayılıyor.

Ankara’da toplanan muhalif Türkmen Meclisi de buradaki gelişmelerle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Bu, Suriye Ordusu’nun hazırlıklarını teyit edici bir açıklamaydı. Muhalif Türkmen Meclisi grubu Türkiye’ye çağrı yaparak “Fırtına yaklaşıyor, Türkmen Dağını kaybedebiliriz” uyarısında bulundu. Tabii bu sırada bu dağın Uygur ve Körfez cihatçılarıyla dolu olduğunu da yeniden hatırlatalım.

Türkiye ve İdlib sıkışmışlığı
“Türkiye ile işbirliğini arttırmaya hazırız” diyen Rusların, ABD ile Türkiye arasındaki krizden oldukça iyi faydalandıkları açık. Ruslar “ABD yerine yeni müttefik arıyoruz” diyen Türkiye’nin İdlib hususundaki tüm taleplerini reddederken, kendi ajandalarını istedikleri şekilde işletiyor.

İdlib’deki gelişmeler, aynı anda “hem Astana anlaşması garantörü olup hem hedefleri gerçekleştirene kadar sahada kalmak” isteyen Türkiye açısından istenilen yönde ilerlemiyor. Ne Ruslarla görüşmeler ne de İdlib’deki silahlı gruplar üzerindeki kontrol istenilen noktada değil.

Rusya’ya, eylül ortasında başlaması beklenen İdlib operasyonunun 3 ay daha ertelenmesi talebiyle giden Türkiye’nin olumsuz yanıt aldığı hem Rus kaynakları hem de Şam’a yakın kaynaklar tarafından dile getiriliyor. Görüşmelerin sürdüğü ve sahaya yansımalarını daha görmediğimiz bu süreçte Suriye Ordusu’nun oldukça hazırlıklı olduğu, Rusların da eylül ayında operasyon yapılması konusunda ısrarcı olduğu ve Türkiye’nin bir sıkışmışlık yaşadığı net görülüyor.
Suriye Ordusu’na teslim olmayı reddedip uzlaşı sonrası İdlib’e taşınan radikal grupların yanında İdlib’de iyice yerleşen El-Kaide’ye bağlı gruplar, Nusra kalıntıları, Uygur cihatçıları, Özbek-Kafkas grupları ve diğer radikal gruplar üzerinde kontrol sağlamak oldukça zor.

Sahada Türkiye ile hareket eden ve ‘söz dinleyen’ gruplar daha çok Müslüman Kardeşler’e (İhvan) bağlı olan gruplar. Bunlar İdlib’de kurulan çatı örgüt Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi ismi altında bir araya geldi. Başlarında İhvan’a bağlı Feylak Şam grubu var. Bu gruplar ayrıca Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde oldukça etkin. İhvan bu nedenle gaza gelmiş olmalı ki uluslararası arenadaki liderlerinden biri Şam ile uzlaşı için “Şam’daki karar alıcıların yarısı bizden olmalı” şartını dile getirdi.

Operasyonun önüne geçme hedefiyle Türkiye’nin de istediği, İdlib’deki radikal grupların, İhvan uzantılı Feylak Şam ve diğerlerinin öncülük ettiği Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne biat etmeleridir ki bunun gerçekleşmesi imkansız. İdlib kenti bu iki akımın üyeleri (Selefiler ve İhvancılar) arasında şiddetli tasfiye savaşlarıyla gündeme gelmişti. Sadece İdlib’de değil Suriye sahasının her tarafında Selefiler ile İhvancılar arasında şiddetli tasfiye savaşları gerçekleşti. Ayrıca Astana’yı şiddetle reddeden radikal grupların aksine İhvan soslu bazı gruplar Türkiye’nin de etkisiyle Astana sürecinde yer alıyor.

Astana sürecinin 12 Eylül’e kadar süre verdiği Türkiye’nin gözlem noktalarından birkaçı Suriye Ordusu’nun ilk aşamada operasyonu başlatmak istediği bölgelerde yer alıyor. Türkiye ile Ruslar arasında süren görüşmelerin Türkiye açısından pek istenmeyen yansımalarını yakında sahada göreceğiz.