Google Play Store
App Store

“Suriyeliler ülkelerine dönecek mi dönmeyecek mi?” soruları tartışılırken bunun faturası çocuklara kesildi. Eğitim hayatlarında dil ve kültürel zorluklar çeken Suriyeli öğrenciler, baskı altında eğitim görüyor.

Suriyeli çocuklara ‘ülkene dön’ baskısı
Fotoğraf: AA

Ebru ÇELİK

Suriye’de cihatçıların yönetime gelmesiyle birlikte göçmenlere ‘artık gidin’ baskısı daha da artmaya başladı. Bunu en yakından hissedenler ise çocuklar. Hali hazırda zaten ırkçılığa ve ayrımcılığa uğrayan çocuklar şimdi öğretmenleri ve okul arkadaşlarının “Ne zaman gidiyorsunuz, gidecek misiniz, gidin” cümlelerine maruz kalıyorlar. Sosyal medyaya da düşen bazı okullarda ülkelerine dönen Suriyeliler için yapılan “Hoşça kal partisi” videoları bu baskıyı daha da artırıyor.

BİRÇOK SURİYELİ TÜRKÇE BİLMİYOR

Suriyeli çocuklar, yıllardır dil sorunuyla mücadele ediyor. Okullarda eğitim veren öğretmenler, bazı çocukların sınıf içi etkileşiminin çok yüksek olduğunu ancak bazı öğrencilerin sınav esnasında kalem isteyemediğini, istese dahi sınav kâğıdına bir cümle yazamadığını aktardı. Uzmanlar bu duruma aile yaşantısı, öğretmenler, okul arkadaşları ve sokaktaki hayatları gibi birden fazla etkenin neden olabileceğini aktardı. Ailesi Türkçe bilmeyen çocuklar yalnızca okulda veya sokakta Türkçeye maruz kalıyor. Okuldan ve sokaktan dışlanan çocuklar ise Türkçe öğrenemeden eğitim hayatlarına devam etmek durumunda kalıyor.

ÜLKEDE KALMAK İÇİN EĞİTİM GÖRÜYORLAR

Bu yalnızca MEB sisteminin eksikliklerinden değil Suriyeli öğrencilerin aileleriyle iletişim kurulamamasından da kaynaklanıyor. Çocuklarının Türkiye’de alacakları eğitimden ne beklemeleri gerektiğini bilemeyen aileler kimi zaman sadece kimliklerini kaybetmemeleri adına çocuklarını okula gönderiyor. Böyle durumlarda çocukların üzerinde “Okula gitmezsem ailemin kimliği elinden alınacak. Bizi Suriye’ye gönderecekler” baskısı oluyor. Bu kaygıyla okula giden çocuk bir de ayrımcılığa maruz kalıyorsa okuldaki tek amacı akran zorbalığı, fiziksel ya da sözel şiddet görmeden evine geri gidebilmek oluyor.

Okullarda tercüman eksikliği ise öğretmenlerin öğrencilerin devamsızlık takibini yapabilmesini imkânsız hale getiriyor. Devamsızlık yapan çocuğun ailesinin eğitime önem vermediği varsayılıyor.

‘ZATEN GİDECEKLER ÖĞRENMESE DE OLUR’

Sabancı Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Aslı İkizoğlu Erensü, Suriyeli çocukların Türkçe öğrenme süreçleri ve okula uyumları üzerine İstanbul’da 2021 yılından beri araştırmalar yürütüyor. Erensü, okullardaki bu sorunun temelinin sistematik ve çok boyutlu olduğunu aktardı.

Erensü, “Suriyeli çocuklar hem öğretmenler hem diğer öğrenciler tarafından geçici görülmeye devam ediliyorlar. Bu algı, Suriyeli öğrencilerin sorumluluğunun okul paydaşlarınca tam ve bütüncül olarak üstlenilmesine engel oluyor” dedi. Erensü ifadeleri kullandı: “Ayrıştırma temelli yaklaşım mülteci öğrencilere önce ayrı sınıflarda dil eğitimi verilmesini ve belli bir dil seviyesine geldikten sonra diğer öğrencilerle birleştirilmesini uygun görürken kaynaştırma temelli yaklaşım mülteci öğrencilerin başından itibaren diğer öğrencilerle birlikte eğitime katılmasını ve akranlarının da yardımıyla dili öğrenmesini hedefliyor. Türkiye kaynaştırma temelli yaklaşımı benimsiyor ancak bu yaklaşımın yetkin bir şekilde uygulanması için kaynakları yetersiz kalıyor.”

OKULÖNCESİ MÜFREDAT GÖÇMENLERE UYGUN DEĞİL

Okulöncesinin zorunlu ve ücretsiz olmadığı için çocukların anasınıfında Türkçeyle tanışamadığını aktaran Erensü şöyle devam etti: “Okuma yazma becerileri odaklı ilkokul müfredatımız ana dili Türkçe olmayan çocukların dil öğrenmesini kolaylaştıracak şekilde tasarlanmış değil. Üstelik eğitimin tek dillilik esasına göre planlanmış olması sadece mülteci çocukları değil ana dili Türkçe olmayan Türkiye vatandaşı çocukları da mağdur eden bir olgu. Avrupa Birliği destekli PİKTES+ projesi ilkokul 1 ve 2’nci sınıf boyunca yeterince Türkçe öğrenemediği tespit edilen çocukların ilkokul 3’üncü sınıfta ayrı sınıflarda dil becerilerini telafi etmelerini hedefliyor. Ancak bu dönem çocukların yeniden eğitime kazandırılmaları için geç. Okulda çok başarılı olan Suriyeli çocukların, başarısının arkasında hem okul içinde hem de okul dışında kurabilmiş oldukları sosyal ağlar bulunuyor. Çocuk eğer aileden, öğretmeninden, arkadaşlarından destek alamazsa dili eksik kalıyor ve eğitimi de etkileniyor.”

BELİRSİZLİKLE EĞİTİMDEN KOPUYORLAR

“Suriyeli öğrenciler, ‘Suriye’de savaş bitikten sonra gidecek miyiz’ endişesi içerisindeler” diyen Erensü sözlerini şöyle sonlandırdı: “Gidemeyecek durumda olan öğrenciler ise belirsizlik ve istenmeme duygularıyla baş başa bırakılıyor. Hali hazırda istenmedikleri bir yerde eğitim görmek çocukları eğitimden koparıyor. Öğretmenler bu durumda ‘ailesi göndermiyor, çalışıyordur ve belki evlenmiştir’ düşüncesiyle Suriyeli çocukların aileleriyle konuşmuyor veya tercüman olmadığı için konuşamıyor. Böylelikle eğitimden kopuş serüveni başlıyor” ifadelerini kullandı.

∗∗

YAŞ BÜYÜDÜKÇE OKULLAŞMA DÜŞÜYOR

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından hazırlanan "Eğitim İzleme Raporu 2024"e göre; Türkiye'de 14-17 yaş arası 199 bin 87 Suriyeli ve 43 bin 273 yabancı uyruklu olmak üzere toplam 242 bin 360 göçmen çocuk örgün eğitime devam etmiyor. Raporda, Suriyeli çocukların ilkokulda yüzde 90,9, ortaokulda yüzde 98,3 okullaşma oranına sahip olmasına rağmen, ortaöğretimde bu oranın yüzde 44'e düştüğüne dikkat çekiliyor.

Türkiye vatandaşı olan 612 bin 814 çocuğun da eğitim dışı kaldığı ve bu sayının bir önceki yıla göre yüzde 38,4 arttığı belirtiliyor.