Çeşitli illerden yola çıkıp savaşın yıktığı Kobane’ye yardım için 20 Temmuz 2015’te Urfa, Suruç’a gelen gençler, Amara Kültür Merkezi bahçesinde bomba saldırıya uğradı. 33 kişi öldü, 100’ün üzerinde insan yaralandı.

Eyleme dair istihbarat tüm birimlere gönderilmiş, mahkeme Suruç’ta, 24 saatlik üst ve eşya arama kararı çıkarmıştı. Gelenlere ince arama yapıldı, hatta eşyalarına el konuldu. Bu esnada canlı bomba rahatça gezdi, birkaç kez de emniyetin önünden geçti.

İstihbarata rağmen, kültür merkezi çevresinde hiçbir güvenlik önlemi alınmamışken saldırı sonrası çevik kuvvet ortaya çıktı. Biber gazı attı.

Olay gününün kamera görüntüleri 3.5 yıl sonra dosyaya girebildi. Fakat tamamı mevcut değil. Patlama sonrası 5 saatlik görüntü kesilmiş. Emniyet bu kısmı mahkemeye göndermiyor.

“İştişhad” eylemini yapan, Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün “terörden arama” kaydı olmasına ve bilginin bütün illere gönderilmesine rağmen yakalanması için girişimde bulunulmamıştı. Tıpkı, 2.5 ay sonra Ankara eylemini gerçekleştirecek kardeşi Yunus Emre Alagöz gibi!

“Suruç olmasa, 10 Ekim de olmayacaktı” ifadesini, “Diyarbakır engellenseydi diğerleri de olmayacaktı” diyerek ileri götürelim. Türkiye’yi değiştiren 7 Haziran- 1 Kasım seçim sürecindeki IŞİD katliamlarının planı Antep hücresinde yapıldı, bombacılar ise Adıyaman hücresinden gönderildi.

7 Haziran seçimlerinden 2 gün önce Diyarbakır’daki HDP miting alanına bombaları koyan Orhan Gönder gibi Alagöz kardeşler de Adıyaman’daki Mustafa Dokumacılar grubunun üyesiydi. İslam Çay Ocağı’nda örgütlendiler.

Arama kaydı olan Gönder’in, Diyarbakır’da, katliamdan bir gün önce kaldığı oteli polis bastı. Kendisine gözaltı işlemi yapılmadı. Antep ve bombacı hücresi Adıyaman çoktan çözülmüştü ancak “canlı bombalar kendilerini patlatana kadar” beklendi.

Suruç’un şifrelerinden biri, Abdullah Ömer Arslan isimli şahıs. Halfeti’de imamdı. Olay günü, motosikletle Suruç’a geldi. Tanıklar, eylemden hemen önce bir motor, sonra da fünye sesi işittiklerini beyan edip bunu işaret olarak değerlendirdi. Mahkeme dikkate almadı.

Arslan, patlama sonrası Amara’nın bahçesinde fotoğraf çekti, şüpheli hareketler sergiledi. Yurttaşlar yakaladı, polise teslim etti. Polis ne mi yaptı? Onu, merkezin içine taşıyıp sakallarını kesti, tanınmaz hale getirdi. Çantasındaki el Kaide bayrağı ve dokümanlara dokunmadan salıverdi.

Arslan, olay günü defalarca Suriye’yi aramıştı. Katliamdan 18 ay sonra başlayan ve 14 celsesi görülen davada sadece bir kez dinlendi. Bunları mahkemede de beyan etti. Suruç’a neden geldiği ve bir örgüte üye olup olmadığı konusunda çelişkili ifadeler verdi.

Üzerine gidilmedi. Oysa olay akışı kadar “motosiklet” de önemli bir detaydı. Çünkü Suruç’a bomba malzemesi Suriye’den motosiklet ile taşındı. Sanki gizli bir el, onun daha fazla konuşmasını engellemek istedi. Tepeden talimat geldi, mahkeme uydu!

Katliamın yargılanan tek sanığı Yakup Şahin duruşmalara güvenlik gerekçesinden dolayı SEGBİS ile katılıyor. Şahin, Antep’ten Ankara’ya bombacıları götüren araca eskortluk etmiş, amonyum nitrat taşınması işini üstlenmişti.

Suruç, “gizlilik” zırhıyla kapatıldı, soruşturmanın genişletilmesi talepleri görmezden gelindi. İhlal başvurularını Anayasa Mahkemesi (AYM) de reddetti. İç hukuk yollarının tüketilmesi ile Avrupa İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuru sonuçlanmadı.

Suruç Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal dışındaki kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmedi, Yapalıal ceza aldı: 33 cana karşılık 7 bin TL! Suruç, kamuoyundan kaçırıldı. 18 Ağustos’ta yine Hilvan’daki küçük duruşma salonunda görülecek.

Davalarda olağanüstü güvenlik önlemleri, yakınlarını kaybedenler ve yaralıların ise haklı isyanı var: “Bu önlemleri IŞİD’e karşı alacaktınız!” Dosyanın önemli firari sanıkları Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin, Suriye’de oldukları, Ankara soruşturmasında ortaya çıktı.

IŞİD üyelerinin bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) elindeki, Hol Kampı’na operasyon yaparak Moldova vatandaşını ülkesine teslim eden istihbarat, benzer girişimleri, katliamların kara kutusu olan bu isimlere karşı yürütecek mi, merak konusu!

Suruç kısa yoldan özetlenebilir. Sadece bir IŞİD’ci tutuklu! Ancak Suruç İçin Adalet Platformu şimdiye kadar, aile, yaralı ve avukatlara karşı en az 58 dava açıldığını aktarıyor. 16’sına tutuklama kararı verildi. 2 soru ile noktalayalım: Devlet kimin yanında ve 7 Haziran- 1 Kasım arasında ne oldu?