Saldırganla ilgili bilgi geldi ama saldıracağı söylenmedi.”

Suruç Katliamı’yla ilgili açılan ikinci davanın polis sanığı A.K., patlamadan önce saldırganla ilgili kendilerine bilgi geldiğini ama ‘bilgi istihbari olmadığı için’ bir şey yapmadıklarını söyledi, “Güvenlik önlemi alınıp alınmadığını bilmiyorum” dedi.

Yani, yukarıdaki cümlede olduğu gibi, neden bir şey yapmadıklarını, saldırıya neden seyirci kaldıklarını böyle açıkladı, kendini böyle savundu. Sanık polis ayrıca, Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün eksik araştırma yaptığını da açıkladı.

Diğer sanık polis A.O.D., daha da ileri gidip “Bu şahsı [intihar saldırganı] deşifre edemeyen sorumlular İstihbarat Daire Başkanlığı, Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü, Antep İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Urfa İstihbarat Şube Müdürlüğü’dür. MİT’i söylemiyorum bile. Söyleyince ‘MİT’ten sana ne’ diyorlar” dedi.

Hatta bu kurumlardan şikâyetçi bile oldu.

Suruç Katliamı’nda yaralananlar ile yakınlarını kaybedenlerin avukatları da aynı şekilde bu kurumlardan şikâyetçi. Defalarca gerçek sorumluların ortaya çıkarılıp yargılanması için dilekçe verdiler.

Ancak sanık polisler tutuksuz yargılanırken, aynı kurumlardan şikâyetçi olan mağdur avukatları tutuklu.

Daha doğrusu iki avukat dokuz aydır tutukluydu, geçen hafta onlara avukat Can Tombul da katıldı.

Neden? İki cenazeye katılmış.

Gerçek neden ne?

Çalıştığı Ezilenlerin Hukuk Bürosu’na göre, şu: “Suruç Katliamı davasında, katliamda sorumluluğu olan Suruç Emniyet Müdürü ve polis memurlarına açılan davada müşteki ailelerin avukatlığını üstlendik. Her yıl engellenmeye çalışılan - saldırının gerçekleştiği - Amara’nın bahçesinde anma yapılabilmesi için ailelerin yanında yer aldık. OHAL’in ilanıyla gözaltında işkencenin en yoğun yaşandığı Urfa Emniyet Müdürlüğü’nde, işkence gören müvekkillerimizle ilgili kamuoyu yarattık, polis memurları hakkında suç duyurularında bulunduk. İşte bu nedenle büromuzun avukatları polisin hedefinde.”

Sizce hangi açıklama mantıklı?

Peki diğer iki avukat, Özlem Gümüştaş ile Sezin Uçar nasıl tutuklanmıştı?

İkisi de haklarında açılmış bir soruşturma olduğunu müvekkillerinin dosyasından öğrenince kendileri gidip ifade vermek üzere savcılığa dilekçe verdi. Savcı dört ay bu dilekçeye yanıt vermedi.

Sonra da evleri basılarak gözaltına alınıp “kaçma şüphesi var” diye tutuklandılar.

Neyle suçlandılar?

Suçlamalardan biri, kendilerine yönelik operasyonu, yani gözaltına alındıklarını Twitter’dan duyurmak. Diğer suçlama standart, üç avukat için de aynı: ‘Örgüt üyeliği’.

Suruç davası sessiz sedasız bitiriliyor ama devletin Suruç’la olan davası bitecek gibi değil.