Medyasından yurttaşına, tüm toplumun sesini kısmak isteyen Saray rejimi ‘Sansür Yasası’nın en kritik 29. Maddesini dün Meclis’ten geçirdi. Tepki çeken yasaya göre adeta yandaş olmayan herkes 3 yıla kadar ceza alabilecek. Yasaya her kesimden tepki yağdı. “Yolsuzluklarınızı, hırsızlıklarınızı, seçim hilelerinizi, baskılarınızı sansürle örtemezsiniz” diyen yurttaşlar, #SusmakYok etiketini sosyal medyada birinci sıraya taşıdı: Asla geri adım atmayacağız

Susmayacağız, yazacağız
Muhalefet yasayı Meclis’e geldiği günden bu yana protesto ederken, AKP’li vekiller gülerek oy verdi. (Fotoğraf: DepoPhotos)

POLİTİKA SERVİSİ

İktidar, gazetecisinden sıradan yurttaşına toplumun sesini kısmak için tüm imkanlarını seferber etti. AKP ve MHP’nin gündeme getirdiği ‘Sansür Yasası’ olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, dezenformasyonla mücadeleyi bahane ederek tüm muhalefeti baskı altına almayı hedefliyor. Teklif yasalaşırsa, sadece gazeteciler değil, sosyal medyada haber paylaşan ve yorum yapan yurttaşların özgürlükleri de tehdit altında olacak. Demokrasi ve insan haklarının temel ilkelerine aykırı teklifin en kritik 29. Maddesi Meclis’te dün kabul edildi. Söz konusu maddeye göre, "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayan kişi" 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.

Cep telefonunu Meclis’te kırdı

Söz konusu teklif Meclis’e geldiğinden bu güne muhalefet partilerinin protestolarına da sahne oldu. Görüşmeler sürerken CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay konuşması sırasında cebinden çıkardığı telefonu AKP sıralarına gösterdi. Erbay, gençlere seslenerek "Artık buna ihtiyacınız olmayacak" dedi ve telefonunu çekiçle kırdı. CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, asıl dezenformasyonun sansürün kendisi olduğunu belirterek “Bunun kimseye faydası yok! Bunun kaybedeni tüm Türkiye olur” dedi. Yaşanan hak ihlallerini hatırlatan Çakırözer, "Haber takibi sırasında gözaltına alınan, dövülen, nefessiz bırakılan basın emekçilerinin can güvenliği yok bunun içinde. Haberi yüzünden 9 ayda 410 kez hâkim karşısına çıkan gazetecilere özgürlük yok. Halkın haber alma hakkı için çalışan televizyonları Halk TV’yi, Tele1’i, Fox’u, KRT’yi, TV5’i bu yıl tam 42 kez hukuksuzca cezalandıran RTÜK’e dur demek yok!” ifadelerini kullandı. Görüşmeler sırasında HDP ve İYİ Parti milletvekilleri de halkın sesini kısmak isteyen yasa teklifine sert tepki gösterdi.

Gerçekleri yazmayı ısrarla sürdüreceğiz

Sosyal medyada yasanın geri çekilmesi çağrısı yapan basın meslek örgütleri, gazeteciler, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri ve pek çok yurttaş “#SusmakYok” dedi. Etiket kısa sürede ülke gündeminin üst sıralarına yükseldi.

Paylaşılan mesajlardan bazıları şöyle:

Türkiye Gazeteciler Sendikası: Sus dedikçe yazacağız. Sus dedikçe konuşacağız. Sansür yasasına boyun eğmeyeceğiz!

DİSK Basın-İş: "Sadece çıplak sesimiz kalsa bile, sadece kalemimiz kalsa bile elimizde, sadece kameramız kalsa bile yazmaya, anlatmaya, kayıt altına almaya ve insanlara hakikati ulaştırmaya devam edeceğiz!"

Gazeteci Dayanışma Ağı: Sesimizi kısmaya çalışan Sansür Yasası’na susmak yok. “Sus” dedikçe konuşacağız!

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği: Şartlar ne olursa olsun, baskıların ve sansürün şekli ne olursa olsun susmak yok diyeceğiz. Yazmaya, anlatmaya, kayıt altına almaya ve insanlara hakikati ulaştırmaya devam edeceğiz!

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu: Onlar olmasa gerçekleri bilemeyecektik. Onlar olmasa yaptıklarını saklayanlar daha da kazanmaya devam edecekti. Onlar olmasa hepimiz susmaya mahkûm olacaktık. Gazeteciler engellenemez, düşünce özgürlüğü yasaklanamaz, hakikatler gizlenemez. Sansür yasasına hayır!

Türk Tabipleri Birliği: "Sus" dedikçe konuşacağız, "Git" dedikçe kalacağız!

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Gerçek enflasyondan, gerçek işsizlikten, geçim zorluklarından bahsetmeyi bile “suç” kategorisine sokarak işçi sınıfının ve halkımızın her gün yaşadığı ve tanık olduğu hakikati değiştirmek mümkün değildir.

SOL Parti: Yolsuzluklarınızı, hırsızlıklarınızı, seçim hilelerinizi, sansürle örtemezsiniz. Halkın haber alma hakkı engellenemez. Susmayacağız, mücadele edeceğiz.

HDP Milletvekili Oya Ersoy: Sansür Yasası ile hedef gazeteciler, muhabirler, yazarlar ve bu ülkede yaşayan bütün halklardır. Halkların haber alma, bilgiye ulaşma hakkını gasbedemezsiniz! Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!

***

Gazeteci Ünsal Ünlü: Gazeteciler değil toplum tehlikede

Basın, sosyal medya ve internet haberciliğine yeni sınırlamalar getiren kanun teklifinin 29’uncu maddesiyle yoruma açık, soyut gerekçelerle gazetecilerin cezaevine atılacağını ancak cezaevine girenin sadece gazeteciler olmayacağını kaydeden gazeteciler de düzenlemeye karşı çıktı. Gazeteci Ünsal Ünlü, “İnsanlar özellikle 29’uncu maddedeki soyut gerekçelerle üç yıla kadar hapis getiren hükümlerin sadece gazetecilere uygulanacağını düşünüyor ama bu yanlış. Teklif, sosyal medya paylaşımlarını da kapsadığı için aslında her bir birey tehlikede. Bir Tweetin, yeniden paylaşılmasından tutun da paylaşılan görüşün beğenilmesine kadar her şey bir sorun olacak. Türkiye’de zaten fikir özgürlüğü geriliyordu. Şimdi tamamen yok olacak” dedi. Kanun teklifine tüm kamuoyunun tepki göstermesi gerektiğini anlatan Ünlü, “Düzenlemeye karşı verilen mücadele, gazetecilerin basın özgürlüğü meselesine dair olmamalı. Yaygın olarak karşı çıkılması gerekiyor. Meclis’te muhalefetin tavır sergilemesi de bu bakımdan önemli. Bu hükmün kabul edilmesi, artık sadece beğenilenlerin yayınlanması anlamına gelecek. Gerçeğin hiçbir önemi kalmayacak. Olgu yerine algıya göre yayınlar yapılacak” diye konuştu.

***

TGS Ankara Şubesi Sekreteri Alican Uludağ: ‘Oylarımız çalındı’ demek bile yasak

Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Sekreteri, yargı muhabiri Alican Uludağ da düzenlemeye karşı çıktı. BirGün’e konuşan Uludağ, teklifin sakıncaları hakkında şu değerlendirmeleri yaptı: “Sansür yasası, hiç kuşkusuz 2023 seçimlerine giderken doğrudan toplumu korkutmak ve susturmak için çıkarılmış bir düzenlemedir. Çünkü siyasal iktidar 2023 seçimlerini kaybetmenin maliyetini kendisi açısından çok iyi biliyor. Özellikle 29’uncu maddedeki getirilen ‘yalan haber’ maddesiyle iktidar aleyhinde haber yazacak gazeteciler ve bunu paylaşacak sıradan vatandaşlar için cezaevine girmenin önü açılacak. Öyle bir hal alacak ki ‘oylarımız çalındı’ demek bile yasak olacak. Bir anlamda George Orwell’in ölümsüz eseri 1984 romanındaki gibi bir düzen oluşturulmak isteniyor. Büyük Birader ise İletişim Başkanlığı olacak. Başkanlığa bağlı kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, şuan bir sansür merkezi gibi yasanın çıkmasını bekliyor. Yasa çıktığı andan itibaren tek tek gazetecilerin yazdığı haberler fişlenecek ve savcılıkları ihbar edilecek. Diğer yandan ise Basın Kartı’nın kolayca iptal edilmesinin önü de bu yasayla açılıyor. Basın Ahlak Esasları’na aykırı davranma veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir ceza alan gazeteciler basın kartı alamayacak veya var olanların kartları iptal edilecek. Zaten yargının siyasi iktidarın kontrolü altında bulunduğunu düşünürsek, gazetecilerin kolaylıkla TMK kapsamında bir ceza alması zor değil. Sonuç olarak gazeteciler bu yasayla birlikte çok yönlü bir saldırı altında. Ancak ne olursa olsun umutsuz olmamak, korkmadan cesaretle gazetecilik yapmak gerekiyor. Çünkü gazetecilik, gerçekler ve halkın haber alma hakkı uğruna bedel ödenmesi gereken bir meslektir.”

***

Gazetecilere hapis cezası

Gerçek Gündem Sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Eren ve Gerçek Gündem Editörü Furkan Karabay'a, "kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla 2 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yargılama sadece 9 gün sürdü. Avukatlar, karara tepkili. Gerçek Gündem Editörü Furkan Karabay, 23 Haziran’da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kararnamesiyle yargı mensuplarıyla ilgili atama kararlarını haberleştirdi. “Yargıda 'Antalya' operasyonunda ‘İstanbul' ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haberde, İstanbul Başsavcı Vekilleri Zafer Koç ve Yakup Ali Kahveci başta olmak üzere Antalya Adliyesi’nde yapılan görevlendirmeleri ve yargı kulislerinde konuşulanlar yer alıyordu. Gerçek Gündem Sorumlu Yazıişleri Müdürü ve DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Eren ile Gerçek Gündem Editörü Karabay’a “Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcı duruşmadan önce hazırladığı mütalaasının okuyarak hapis cezası talep etti. Mahkeme, ikinci duruşma için 13 Ekim’e gün verdi. Bugün görülen duruşmada, gazeteciler Eren ve Karabay hakkında 2 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Hakim, cezanın ertelenmesiyle ilgili hükümleri ise uygulamadı.

***

Sansür yasası ile neler gelecek?

► Paylaşmak, retweet, beğeni suç: ‘Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse’nin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile yargılanacağını öngörüyor. Üstelik haberleri veya sosyal medya paylaşımlarını yalnızca retweet yapanlara dahi 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

► Whatsapp’a ‘şirket kur’ baskısı: WhatsApp, Signal gibi yoğun kullanılan anlık mesajlaşma uygulamaları için Türkiye’de şirket kurarak Türkiye hukukuna tabi olunması istenecek. Bilgiler emniyet birimleriyle paylaşılacak. İçerikleri oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri, soruşturma aşamasında savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkemece talep edilmesi üzerine, ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi, adli mercilere verecek. Öte yandan Rekabet Kurulunun, WhatsApp kullanıcılarına getirilen veri paylaşma zorunluluğuyla ilgili soruşturmasında, idari para cezası verilmesi ve verilerin birleştirilmesine son verilmesi talep edildi.

► Organize suç kapsamı: İstanbul depremi, 128 milyar doların akıbeti, orman yangınları, askeri harekatlardaki gelişmeler, suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşalarını haberleştirmek ya da sosyal medyada açılan etiketlerle toplu şekilde paylaşmak suç sayılabilecek. Suçun kapsamına da bilginin doğru ya da yalan olduğuna da savcılar, hakimler ve haberin konusu olanlar karar verecek.

► MİT mensuplarına koruma kalkanı: Türkiye’de haklarında haber yapılması ve yayımlanması en zor kurum çalışanlarının başında Millî İstihbarat Teşkilâtı çalışanları geliyor. MİT üyeleri hakkında yapılan veya yapılacak haberler farklı kanunlara tabi olmakla birlikte, iktidar ve yargının sert tepkisiyle de karşı karşıya kalabilecek.

► Cumhurbaşkanı basın kartı verebilecek: Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu Cumhurbaşkanı kararıyla tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticilerine basın kartı verilebilecek.