Bir dünya emekçi kadınlar günü daha tüm yurtta erkeklerin hamaset yüklü kutlama mesajları arasında, kadınlara yönelik olağan şiddet dozu altında tamamlandı. Emekçi kadınlar günü, hakları için direnirken polis şiddetiyle bir fabrikaya kitlenen ve çıkan yangında ölen 129 kadının anısını yaşatmak amaçlı bir yas günüdür. Farkındalık içindir. Bu dramın yaşandığı 1857’den bu yana, dünyada ve özellikle bizim gibi gerici ve ataerkil yönetim baskısında olan ülkelerde kadınların eşitlik mücadelesi hâlâ olanca ağırlığıyla sürerken, kapitalizmin sahiplendiği “kutlamalar” ne yazık ki kadınları bile esir almış durumda.

***


Bu yıl 8 Mart’ta savaşın soğuk soluğunu hisseden, vatanında ateş hattında direnen, can güvenliği için başka ülkelere sığınmak zorunda kalan kadınların yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Ama erkekler savaşın ağırlığını umursamadıkları gibi Ukraynalı kadınların güzelliği, bedenleri üzerinden çiğ şakalar yaparak kendi farkındalıklarını bize hissettiriyorlar.

Diğer yandan mobbinge, yoksulluğa, haksız ücret politikalarına karşı Petrol-İş’te örgütlendikleri için 15’i kadın 19 emekçinin işine son veren Pas South fabrikasında emekçi kadınlar günü de bir farkındalık yaratmadı. Direnişin 35’inci günü emekçi kadınların hak arayışı kadın dayanışmasıyla farklı bir boyut kazandıysa da eller henüz boş. Migros deposu önünde direnen ve kazanan kadınların “Bize güç veren şey birliğimizdi” sözleri direnişin işaret fişeği, umudu. Selam olsun direnişe.

Fıtrat eşitsizliği kavramının mucidi Erdoğan da 8 Mart’ı karşılarken, ülkemizdeki kadın cinayetlerinin oran olarak Avrupa ülkelerinden çoğundan daha geride olduğunu açıklayarak, kadına yönelik şiddetle mücadele için farkındalığı (!) bambaşka bir boyuta taşıdı. Geçtiğimiz yıllarda ülkenin tek kadın bakanı da aslında kadına yönelik şiddet olmadığını, bunu medyanın abarttığını söylemişti. Fıtrat eşitliği mesajları gözetildiğinde kendi içinde tutarlı ülkeler arasında olduğumuzu söyleyebiliriz. İktidarın kadın için tanımladığı role uygun davranmayan kadınları terbiye etmek için erkek şiddetini teşvik eden yaklaşımı cezasızlık boyutuyla erkeği korumaya devam ederken bu çok değerli açıklamayla birlikte inkâr politikalarıyla da desteklenmiş oldu. Ve Hatay’da bir kadını istismar edip, kızgın yağla yakan ve “MİT üyesiyim, bana bir şey olmaz” diyen Mustafa Resul Erkmen isimli erkek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde tahliye edildi.

***

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, üzerine vazife olmadığı halde 8 Mart nedeniyle bakanlıkta düzenlenen programda "Allah bizi erkek, sizi kadın olarak yarattı. Kadına ağır iş, kadının eline kazma kürek, iş makinesi yakışmıyor" dedi. Kadın milletvekili sayısının yüzde 4,4'ten yüzde 17,5'e çıkmasıyla övündü. Kadınların işgücüne katılma oranının arttığını iddia etti. Gerçekte Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye cinsiyet eşitliği konusunda dünyanın en kötü ülkeleri arasında. 156 ülkenin kadın ve erkek nüfusu arasındaki cinsiyet eşitsizliğini mercek altına alan endekste, Türkiye 2019'a oranla 3 basamak gerileyerek 133’üncü sıraya indi. Nüfusun yarısı KADIN olan Türkiye’de işgücüne katılım kadınlarda yüzde 34,5 iken erkekler için yüzde 71,8. Kayıt dışı çalışanların da yarıdan fazlası kadın.

Hâl böyleyken ben bu kara tabloyu elimin tersiyle bir kenara iterek bu yıl 8 Mart’ta içime umut veren iki bilgiyi paylaşmak istiyorum. Çünkü biz kadınlar itaat etmeyeceğiz, susmayacağız.

***

İlk önce 81 ilin su idarelerinde yönetici pozisyonda bulunan iki kadından biri olan İZSU Genel Müdürü Aysel Özkan’ın yönetiminde kadınlara eşit fırsat vermek amacıyla geliştirilen projeler arasında yer alan ve önyargıları yerle bir eden bir büyük adımdan bahsedeceğim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in toplumsal cinsiyet eşitliği vizyonu kapsamında özel desteği ile geliştirilen programla iş makinesi operatörü ve ağır vasıta şoförü 30 kadın sahada operasyona başladı. Bu sayıyı her yıl artırma hedefiyle Tunç Soyer, kadınların hayatın her alanında başarılı olabileceklerine olan inancıyla yepyeni bir istihdam alanı açıyor. Kadına ağır iş, kadının eline kazma kürek yakışmaz anlayışına iş makinesi ve ağır vasıta kullanan kadınlar yanıt oldu. İzmir’e öyle yakıştı ki yepyeni bir istihdam alanıyla kadın emeği.

***

Bu yıl 8 Mart’ta direniş, mücadele ve geleceğe dair umutla dolmak, kararlılıkla tazelenmek için bir sebebim daha vardı. Kadınların toplumda eşit temsili için çalışmalarıyla önemli kazanımların simgesi olmuş 100 yaşında bir çınar, hukukçu, sosyolog, siyaset ve iletişim bilimci, bir Cumhuriyet kadını Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın yaşam öyküsünü kendi ağzından dinlerken onun Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektöre karşı direnen öğrencilerin yanında onurlu, ilkeli, bilge duruşuyla yaptığı konuşma geçti aklımdan. Hocaların hocası, Ahmet Taner Kışlalı gibi bu ülkenin onuru nice öğrenci yetiştiren Nermin Abadan Unat, öğrencilere “Ülkenizden ümidinizi kesmeyin, bu ülke daha güzel günleri hak ediyor” sözleriyle destek vermişti. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alan iktidarı eleştirirken gençlere, bizlere umut aşılayan yine oydu. “Her türlü cinsel eğilim ifadesi bazı çevreleri rahatsız ettiği için İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Bu olumsuz bir gelişme tabii ki ama kadınlar haklarını eskisinden çok daha güçlü savunuyor. Çok iyimserim, bu mücadele azalmayacak. Her yerde görülüyor bu, mesela olimpiyatlarda… Önceden kim beklerdi olimpiyatlarda kadınların da başarılı olacağını? Ama oldu ve devam edecek” diyordu Nermin hoca. İşte şimdi Çiğli’de 8 Mart günü Nermin Abadan Unat adıyla bir kadın yaşam merkezi açıldı. Çiğli Belediye Başkanımız Utku Gümrükçü’nün girişimiyle açılan bu merkez, bu ülkeyi hak ettiği güzel günlere taşıyacak olan gençlere, kadınlara yönelik projelerle bilginin, aklın ve düşüncenin gücüyle değişim ve dönüşüm sağlayacak.

Yaratmak istediğiniz korku iklimine boyun eğmiyoruz. Sizden korkmuyoruz. Bizler kadınız. “Bir kadın olarak sus”muyoruz. Karanlıkla, gericilikle, erkek şiddetiyle mücadele gücümüzü de kadınlığımızdan, insanlığımızdan, birlikteliğimizden ve birbirimizden alıyoruz. Çünkü biz 18 yaşında dünya aerobik şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşı’yız. Bilime, kadın olmaya, düşün dünyasına katkısıyla karanlıkta sis çanı olan, 100 yaşında üreterek vatana hizmet etmeyi sürdüren Nemin Abadan Unat’ız. Buradayız.