Sünni Suudi Arabistan ve Şii İran arasındaki iktidar mücadelesi Yemen’i uçuruma sürüklüyor. Bu kavganın sonunda ne Suudi Arabistan ne de İran kazanacak. Kazanan IŞİD ve El Kaide olacak. ABD ise, “iyi oynayan kazansın” diyor…

Suudi Arabistan ABD’ye kırgın

Türkiye’de herkes şimdi de Yemen uzmanı kesildi. Oysa Yemen uzmanı birçok kişi Yemen’i ilk Ertuğrul Özkök’ün 2013’teki Yemen gezisinden duydu. İlk bakışta aslında Yemen’in Batı için de Türkiye için de çok ciddi bir anlamı yok. Biz Yemen türküsünü biliyoruz Batılılar da sürekli “gat” çiğneyen bu insanların çalışmayı unuttuğu için yoksullaştığını düşünüyor. Ancak, Yemen’in hem İran hem de Suudi Arabistan açısından Yemen türküsünden de “gat çiğnemek”ten de çok büyük önemi var. Bugün Yemen’de olup bitenler, Yemen üzerinde gerçekleşen savaş, Ortadoğu’nun belki de bu yüzyılın tamamını belirleyecek.  

Yemen’de bugün sadece Suudi Arabistan ve Yemen iktidarını ele geçirmeye çalışan Husiler savaşmıyor. Bu savaş sonunda da taraflardan biri kazanmayacak. Bundan böyle önümüzde Ortadoğu’daki bütün savaşlar gibi, bütün çok taraflı savaşlar gibi yıllar sürecek bir karışıklık var. Karışıklık ne kadar uzun sürerse, El Kaide veya IŞİD o denli başarılı olmuş sayılayacak.  Yemen’de bugün Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan, Sudan gibi ülkeler bulunsa da, asıl çarpışma İran ile Suudi Arabistan arasında gerçekleşiyor. Bu mücadeleyi de IŞİD ve El Kaide kazanacak. Çünkü bu iki güç, sadece uçuruma yuvarlanmış ülkelerde kazanıyor. İran ve Suudi Arabistan çekişmesi Yemen’i uçuruma yuvarlıyor. Bunu en iyi bilen Sudan ve Pakistan’ın da Yemen’de Suudi Arabistan’ın yanında yer alması anlamlı. 

“ARAP BAHARI" KIŞA DÖNDÜ
Yemen 2011 yılındaki “Arap Baharı”nda iç savaşın eşiğine geldi ve o tarihten beri zaten bir türlü merkezi otoriteyi sağlayamamış bir ülke. Şimdi, Mısır gibi “Arap Baharı”ndan etkilenen ülkeler de Suudi Arabistan gibi etkilenmeyen ülkeler de Yemen’e girmiş durumda. Zaten etnik, dini ve siyasi bölünmüşlüğü ile adeta bir arada yaşayamazlığa önceden mahkûm edilmiş Yemen, “Arap Baharı”ndan sonra bir daha bir araya gelemedi.  

“Arap Baharı”na kadar Körfez’de Suudi Arabistan’ın egemenliği tartışılmaz boyuttaydı. Şimdi bütün Ortadoğu’da olduğu gibi Körfez’de de İran’ın atağı Suudi Arabistan’ı tehdit ediyor. Suudi Arabistan’ın yanına topladığı ülkelerle Yemen’e saldırması aslında Sünni cephesiyle İran’a saldırması anlamına geliyor. Suudi Arabistan’ın derdi, devrik devlet başkanını yerine koymak değil, İran’dan destek alan Husilerin iktidarı tamamen ele geçirmesine engel olmak. Seçimle gelmiş devlet başkanını koruma amaçlı Yemen’e giren hemen hiçbir devlette demokratik seçim olmadığı da ayrıca dikkat çekici (Türkiye dahil: barajı bile bu ülkede demokratik seçim yapılmadığını gösteriyor).

IRAK, LÜBNAN, SURİYE DE BİRER MÜCADELE ALANI
Suudi Arabistan-İran çekişmesi sadece Yemen’de yaşanmıyor. İran-Suudi Arabistan mücadelesi bütün Ortadoğu’ya yayılmış durumda. Suriye’de İran Esad’ı desteklerken Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan İslami muhalefeti destekliyor. Lübnan ve Irak’ta da İran destekli Şiiler iktidara oynuyor. Bütün Ortadoğu’da Suudi Arabistan ve İran arasında hissedilen soğuk savaş şimdilik temsilciler üzerinden sıcak savaşa dönüşmüş durumda.  Suudi Arabistan, can düşmanı İran’la ne pahasına olursa olsun komşu olmak istemiyor. 

Hele ABD’nin Irak ve Afganistan’da soyunduğu dünya polisliğinde yenilgiye uğraması ve bir anlamda Ortadoğu’da artık “ne haliniz varsa görün” demesi, İran ve Suudi Arabistan arasındaki ya da Sünni İslam’la Şiilik arasındaki gerginliği daha da artırdı. Suudi Arabistan ve Sünni İslam dünyası, uzun süredir ABD’nin İran’a vurmasını beklerken bunu yapmaması ve İran’ın güç kazanmasına neden olması, Sünni dünyanın ABD’ye hayal kırıklığı duymasına neden oluyor. ABD, Suudi Arabistan’ı da birçok kez yalnız bıraktı. 

İRAN ABD'NİN KARA GÜN DOSTU  
ABD’nin bir dönem hatta şimdi bile nefret ettiği bir ülke olan İran, bir yandan da ABD’ye teröre karşı ortak mücadele çağrısı yapıyor. ABD’nin hem El Kaide’ye hem de IŞİD’ye karşı çaresizliğinde İran her seferinde ABD’ye “yardım eli” uzattı. ABD, İran’ın atom bombası yapmasına karşı olsa da El Kaide ve IŞİD’nin artık atom bombası kadar tehlikeli olduğunu da düşünüyor. 

ABD Yemen savaşında her ne kadar şimdi Suudi Arabistan’ın yanında olduğunu açıklasa da bu açıklama Suudi Arabistan’a o kadar da inandırıcı gelmedi. Suudi Arabistan ABD’nin her koşulda hep kendi yanında olduğunu hissetse, sonuçta El Kaide ve IŞİD’nin kazanacağını bildiği bu savaşa, Yemen’e girmezdi. ABD’ye gelince, ABD’nin ilişkileri, dostları yok. Sadece çıkarları var. Şöyle düşünüyor: “İyi oynayan kazansın…” 

ABD’nin artık bölgede at değiştirmekten korkmamasının bir nedeninin de Erdoğan’ın Suriye politikası olduğunu unutmamak gerek. ABD’yi 2 saatte Şam’a gidip namaz kılmaya ikna etmeye çalışan AKP politikalarının sonucu bizler gibi ABD de çok iyi biliyor.