Suudi Arabistan’ın hazinesi, gelirin yüzde 90’ının sağlandığı petrol satışlarına dayanıyor. Nüfus vergi ödemiyor, yani tek kaynak petrol

Suudi Arabistan’ın başı neden belada

> VIJAY PRASHAD @vijayprashad

Suudi Arabistan’ın başı ciddi şekilde belada. Krallığın en büyük inşaat şirketi Binladin Grup, 15 bin yabancı işçinin işine son verdi. Bu işçiler paralarını almadan ülkeyi terk etmeyecekler. Bazıları, şirketin yedi aracını ateşe verdi. Krallıkta isyan çıkabilir. Nisan’da Kral Salman, yüksek su ücretleri, kuyu kazma konusundaki yeni kurallar, enerji yardımındaki kesintiler konusunda eleştirilerin hedefi olan Su ve Elektrik Bakanı Abdullah el Hasin’i görevden aldı. Yeniden yapılandırılan bakanlık, krallığa 30 milyar dolar kazandıracaktı. Suudiler’in yüzde 86’sı su ve elektrik yardımlarının devamını istiyor. Kaybetmeye hazır olmadıkları bu yardımı bir hak olarak görüyorlar. Enerji zengini bir ülke neden vatandaşlarına neredeyse bedava enerji sağlamasın ki, diyorlar.

Suudi Arabistan’ın hazinesi, gelirin yüzde 90’ının sağlandığı petrol satışlarına dayanıyor. Nüfus vergi ödemiyor, yani tek kaynak petrol. Petrol varil fiyatı 100 dolardan 30 dolara düşünce, krallığın petrol gelirleri çöktü.

Suudiler, geçen yıl petrol kârı beklentisinden 390 milyar dolar kaybetti. Bütçe açığı 100 milyar dolara ulaştı. Bu, ülke tarihindeki en büyük açık. 1991’den beri ilk defa özel finans kuruluşlarından beş yıl vadeli 10 milyar dolar kredi aldı.
Bir ülke krize girince ne yapar? Danışmanlık firması McKinsey’i arar. Suudiler de bunu yaptı. Firma sıkı analistlerini yolladı. Aralık 2015’te neo-liberalizmin tüm klişelerini barındıran bir rapor yazıldı: Ekonomi yönetimini hükümetten alıp pazara ver, yardımları kes ve ödemelere transfer et ve geçişi finanse edebilmek için hükümetin varlıklarını sat. Rapor; kamu çalışanlarından ve üç milyon, düşük gelirli yabancı işçiden kesintiye gidilmesini istiyordu.



Fakat Suudi Arabistan’ın tüm politik ekonomisi ve kültürü, vatandaşlar için kamu işçiliğine ve misafir işçilerden gelen ucuz hizmete dayanıyordu. Bu iki ayağın değişmesi, monarşinin hayatta kalabilmesi için sorun oluşturdu. McKinsey açıkça, petrolsüz Suudi Arabistan, monarşisiz Suudi Arabistandır, demeliydi.

McKinsey’in dönüşümü ne getirir? Gayretli bir analist, “Üretim odaklı dönüşüm Suudi Arabistan’ın üretimini ikiye katlayıp, 2030’da altı milyon kadar yeni iş olanağı yaratır” dedi. Kralın oğlu Muhammed Bin Salman (MbS), McKinsey’e inandı. Raporu kopyaladı ve kendi ‘2030 Vizyonu’na yapıştırdı. Prens MbS’nin açıklamasının çok azı McKinsey’in önerisinden farklılık gösteriyordu. Prensin hevesi deneyimsizliğini kanıtlıyordu.

Naomi Klein’ın ekonomik dönüşüme geniş çaplı saldırı niteliğindeki ‘Şok Doktrini’ kitabını okumuşa benzemiyordu. Duff McDonald’ın, McKinsey modelinin içini deşen The Firm’ini (Firma) de okumamış olmalıydı. Ülkenin tüm geleceğini McKinsey raporuna bağlamak pervasızca görünüyor. Fakat Prens MbS, başka pervasızlıklar da yaptı. Yemen’e savaş açtı. Kuveyt’te yapılan barış görüşmeleri beklemede. Suudilerin Yemen’de hiçbir kazanımı olmadı. Suudilerin ekonomik dönüşümünün sorumlusu, ülkeyi Yemen’de küçük duruma düşüren kişi mi olmalıydı? Ama prensin yetenekleri halk tarafından değil Kral tarafından ölçülüyor.

Prens’in 2030 Vizyonu nedir? Petrol pazarında istikrar yaratma girişimlerine rağmen, petrol fiyatlarının yakın zamanda güvenli seviyelere çekileceğiyle ilgili hiçbir gösterge yok. Eğer petrol varil fiyatı 50 doların altında kalırsa, Suudiler kendi ekonomik paketlerini revize etmek zorunda kalacak. Petrol ekonomisinden endüstri-turizm-finans ekonomisine geçiş, büyük oranda yatırım gerektirir. Bu yatırım için, devletin petrol firması ARAMCO’nun bir kısmını satmayı planlıyorlar. Plan, bu ve bunun gibi satışlardan 2 trilyon dolarlık fon elde etmek.

Fon, petro kimya, orta ölçekli imalat, finans ve turizm gibi yeni endüstriyel sektörler geliştirmek için kullanılacak. Yabancıların mülk sahibi olmasına izin verilecek ve girişimcilik devlet tarafından desteklenecek. Bütün bunlar 2030’a kadar nasıl gerçekleşecek? Suudiler nasıl olacak da petrol geliriyle tatmin olan nüfusunu güvensiz bir pazar alanındaki işçilere dönüştürecek? Suudi ailesi bu değişimden kaynaklanan öfkeyle baş edebilecek mi?

IMF’nin Ortadoğu ve Orta Asya Direktörü Mesud Ahmed, geçişin iyi olacağı kanısında. Ancak Ahmed, McKinsey planının çok fazla gösterişsiz olduğuna inanıyor. Suudiler’in yapması gereken, diyor Ahmed, daha fazla özel yatırımı çekmek. Bu özel yatırım nereden gelecek? Belki, Suudiler’le büyük (2.48 milyar dolar) bir nükleer anlaşma imzalayan Çin’den. Krallık, Çin’in en büyük petrol tedarikçisi. Çin’in Sinopec, PetroChina ve Yunnan Yuntianhua kuruluşları, krallıkta ve Çin kıyılarında rafineriler inşa etmek için ARAMCO’yla yakın çalışıyor. Çinli inşaat firmaları Mekke ve Medine’yi bağlayacak Harameyn tren yolunu inşa ediyor. Çinli inşaat firmaları Suudi Arabistan’da yeni altyapı inşaa etmeye hazır.

Washington, eğer dikkat ediyorsa, eski dostunun gidişatını görüyor olmalı. İstikamet ya sosyal kaos ya Çin’in yörüngesi. Başka alternatif yok.


Çeviri: Ömür Şahin Keyif