SYRIZA Yunanistan’daki kemer sıkma politikalarını durdurmayı başaramadı. Muhalif SYRIZA üyelerinin ve diğer kemer sıkma politikaları karşıtı güçlerin oluşturduğu Halk Birliği bu hoşnutsuzluğa kurumsal bir ses getirme umuduyla yola çıktı. Halk Birliği önderliğinin üyelerinden Stathis Kouvelakis ile yapılan bu röportajda anti-memorandum programının oluşumunu, Avrupa dışında nasıl müffetikler bulunabileceğini ve yaklaşan seçimlerde Halk Birliği’nin amaçladığı başarılarını konuştuk.

SYRIZA’dan sonra

Halk Birliği’ne giden süreçte SYRIZA ne zaman geri dönüşü olmayan bir noktaya geldi?

13 Temmuz’da anlaşma imzalandığı zaman. Çatlak çok önceden, referandumdan çıkan ‘hayır’ ‘evet’e dönüştüğünde, Yunan hükümeti Brüksel’deki görüşmelere gittiğinde görünür olmuştu; çünkü bu kemer sıkma politikalarını kabul ettikleri anlamına geliyordu.

Ancak SYRIZA’nın ayrışma sürecini, daha doğru konuşmak gerekirse çözülmesini başlatan Alexis Çipras’ın anlaşmayı imzalaması oldu. Sonra parlementoda anlaşmadan çıkan iki paket ve memorandum üzerine iki farklı oy çıkması bu ayrışmayı doğruladı. Çipras hükümeti SYRIZA’nın iç kuruluşlarının iznini almadan memorandumu imzaladı. Çipras ona bu yetkiyi veren tek bir metin, tek bir karar bile gösteremez. Partide farklı akımlar ve hassasiyetler olabilir, ancak memorandum karşıtlarının ve destekçilerinin aynı partide bir arada durması imkânsızdı.

Memorandum karşıtı tüm SYRIZA milletvekillerini bünyenizde mi topladınız?

Halk Birliği’nin bir parti değil, bir düzine farklı unsuru hakerete geçiren bir cephe olduğunu unutmamak gerekir. Bazıları SYRIZA’dan geldi, diğerleri geçmişte SYRIZA’nın parçasıydı ve bazıları Antarsya koalisyonu gibi radikal soldan gelmektedir. Temel olarak Halk Birliği SYRIZA’nın 2013’e kadar ki haline oldukça yakındır.

Halk Birliği programının anahtar unsurları nelerdir?

En kararlı olduğumuz nokta memorandum ve kemer sıkma politikalarıyla tamamen ilişkiyi kesmek. SYRIZA’nın söz verdiği gibi, biz de memorandumları iptal etmek istiyoruz.

Siyasetimiz borç ödemelerini en kısa zamanda durdurmak üstüne kurulu: borcun büyük bir kısmının iptali için görüşmelere gideceğiz, ama sadece bunun için görüşmelere gideceğiz! Yunanistan bu borçları ödemeye devam ettikçe asla kendine gelemeyecek.

SYRIZA hükümetinin en büyük hatalarından biri de borç ödemeye devam etmesiydi: Kamu sandıklarından alınarak Ocak ve Haziran arasında ödenen 7 milyon avro ile kasaları tamamen boşaldı.

Dahası, bu ilişki kesme programının avro çerçevesiyle uyumla olacağına dair hiçbir yanılsamaya da sahip değiliz. Eğer kurumsal uzlaşamıyorsa, Avrupa Merkez Bankası likiditeye ulaşımı sınırlıyorsa, ulusal para birimimize döneceğiz. Bu dönüşüm süreci zorluklar yaratacaktır, ancak ekonomiyi tekrar canlandırmamıza, sosyal ve çevresel adaleti sağlayacak ekonomik bir politika yaratmamıza da fırsat tanıyacaktır.

Kurumlara “uzlaşmaz” dediniz. Halk Birliği’ndeki herkes Avro’dan çıkış konusu üzerinde anlaştı mı?

Evet, Avro’dan çıkmaya hazırlanmamız gerekiyor. Bu apaçık ortada!

Halk Birliği’nin programı tamamlandı ve kısa zamanda sonra yayınlanacak. Avro Bölgesi’nden çıkmaya hazırlanmak çok önemli bir nokta. Bu sorunun birkaç farklı boyutu var. Birincisi, devletin neoliberal güçlerin kutsal ittifakıyla yüzleştiği bir ortamda siyasi bağımsızlığın geri kazanılması. İkincisi, ekonomiyi canlandırmak, likidite akışını garantilemeyi mümkün kılması. Dahası, borç konusunda da çok önemli bir avantaj sağlıyor: Ulusal para birimine geri dönüğümüzde borç ödenemez hale gelecek çünkü kimse borcun ulusal para birimiyle ödenmesini kabul etmeyecek. Bu da bizi daha güçlü bir konuma sokacak.

Peki programınızda Avrupa Birliği’nden çıkmak var mı?

Hayır yok. Bu soru gündeme gelebilir ama Avro Bölgesi’nden çıkma kararıyla otomatik olarak gündeme gelmedi. Ne de olsa avro kullanmayan 10 tane AB ülkesi bulunuyor. Eğer bu güçlerle yaşadığımız yüzleşme bizi bu noktaya kadar getirirse programımızda da bulunduğu gibi, referanduma gidebiliriz.

Bir devalüasyon yaşanırsa, borç üzerinde yaratacağı etkilerle beraber, kendinizi bu saldırılardan nasıl koruyacaksınız?

Syriza hükümetinin deneyiminden çıkardığımız sonuç; onların gösterdiği düzeyde kararlılığı bizim de göstermemiz gerektiği oldu.

SYRIZA hükümeti tam da bu noktada hüsrana uğradı: özsavunma için hiçbir önlem almadı. Bu durum çerçevesinde ulusal para birimine dönmeyi teklif ettik. Halkın demokratik bir şekilde tekrar egemen olduğu bir çerçeve de ekonomik bağımsızlığımızı geri kazanmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Burada bahsettiğimiz halkın egemenliğini milliyetçi bir anlayışla kendi içimize dönmek değil. Yaklaşımımız oldukça enternasyonalisttir. SYRIZA’nın yaptığı gibi hikâyeler anlatmıyoruz: Diğer Avrupalıları ikna edeceğimizi söylemiyoruz ya da Hollande ve Renzi’nin bize yardım edeceğine dair illüzyonlarımız yok. Bunun yerine Yunan halkının seferberliğine, Avrupa’nın toplum bilincine ve tüm dünyadan sosyal hareketlerin dayanışmasına güveniyoruz. Bizim esas müttefiklerimiz onlar!

Avrupa’da kurumsal müttefikleriniz olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Hayır, Avrupa’da yok! Başka bir yerde bulabiliriz. Bu bambaşka bir soru.

Bu bağlamda, Yunanistan’ın para kaynağı ile ilgili ihtiyaçlarını karşılamak için Avrupa dışındaki devletler güçlü ilişkiler kurmak istiyor gibisiniz. Ama bugün bile Çipras hükümeti bu yönde girişimlerde bulunduklarını, ancak bu girişimlerin hiçbir yere gitmediğini söyledi.

Öncelikle, SYRIZA hükümetinin yaptığı her şeyin kötü olmadığını söylemekle başlayayım. SYRIZA hükümetinin yanlış stratejisi sayesinde Yunan halkının büyük bir kısmı Avrupa Birliği’nin gerçekte ne olduğunu gördü. Referandum mücadelesi güçlü bir halk hareketi sağladı ve bu da SYRIZA’ya borçlu olduğumuz bir şey. Hepsi yenilgiyle sonuçlandı; ama buraya kadar alınan yolun da farkında olmalıyız. Hükümetin yaptığı girişimlerde de durum böyle. Başka ülkelere açılan kapılar oldu, ama yarı yolda kaldık. Özellikle Rusya’ya karşı kararsız bir tavır sergilendi: bazı adımlar atıldı, ancak en can alıcı anda SYRIZA hükümeti üzerine düşeni yapmadı.

Hangi an oluyor bu tam olarak?

Kritik dönüm noktası olan referandumda. Ruslar Yunanlıların ne istediğini anlamadılar. Yunanistan’ın attığı adımları Avrupa kurumlarıyla görüşmelerinde bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanacaklarına dair bir izlenimleri olduğundan aşırı derecede güvensizdiler. Putin ile çekilen fotoğraflar bir baskı gücü olarak kullanıldı, ancak çok yüzeysel kaldı ve bu adımların sağlam bağlılıklarla devam etmeyeceğinin farkına vardılar. Oyuncak gibi oynanmaları hoşlarına gitmedi.

Yani Yunanistan Avro bölgesinden çıkarsa, AB dışında yeterli para kaynağı bulabilecek misiniz?

Avrupa merkezli bir görüşe sahip değiliz. Avrupa AB’den ibaret değil, Rusya ve Türkiye’de Avrupa’nın bir parçası. Avrupa, diğer dünya ülkelerine karşı olan bu neo-kolonyalist ve emperyalist tutumunu bırakmalı.

Ve elbette Güney’deki, özellikle Latin Amerika’daki, ilerici hükümetlerle ilişkiler kurmak istiyoruz. Bu Halk Birliği’nin stratejik bir seçimi. Tabii ki bunları Yunan halkının çıkarlarını gözeterek yapacağız. Rusya ve Çin ile ilişkilerimizi geliştirmek tam olarak buna tekabül etmiyor.
Çin ticaret ve işletme gibi alanlarla ilgileniyor. Çinlileri çekmek için özelleştirmeler yapmak istemiyoruz. Rusya ise tamamen farklı bir konu. Rusya’nın ekonomik ilişkileri jeopolitik manzaraya bağlı. Ayrıca, Rusya ile ilişkilerimizin olması Putin’in bize siyasi ya da ideolojik olarak yakın olduğu anlamına gelmez. Bu uluslararası ilişkilerin alanına giren bir konu.

Programınızla ilgili bir başka soru: Özelleştirmeleri nasıl durdurmayı düşünüyorsunuz?

Kilit noktalarımızdan biri dört etkin bankayı da kamulaştırmak. Bu çok basit bir şey, ve SYRIZA’nın programının da güçlü unsurlarından biriydi. Dört bankanın üçünün büyük bir kısmı kamu hisselerinden oluşuyor, ama banka üstündeki hakları Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) tarafından dayatılan yeniden sermayelendirme koşulları altında boğuldu ve pasifleştirildi. Bu kurallara başkaldırma taraftarıyız, ve böylece bu bankaların kontrolünü ele geçirebiliriz.

Avrupa’nın ilk radikal sol hükümetine duyulan bu kararlı düşmanlığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu çok açık bir şekilde cezalandırmaya yöneliktir. SYRIZA’yı dağıtarak kemer sıkma politikalarına karşı atılan her adımı engellemek istediler. Aynı zamanda, kapitalist krizin sona ermediğinin de farkına varmalıyız. Yönetici sınıflar kemer sıkma politikaları derinleştirmek için gerekli olan her şeyi yapmaya hazırlanıyorlar.

Şimdi Yunanistan siyasi zeminine girmek üzeresiniz, yaklaşan seçimlerde amaçladıklarınız nedir?

SYRIZA’nın korumak istediğimiz tek bir yönü varsa, bu da çoğunluğun anlayabileceği bir dilden konuşmaktır. Basit ama radikal olan, insanların isteklerine ve acil sorunlarına cevap veren bir program etrafında çoğunluğu toplamak ve uygulanabilir alternatif sunmak amaçlarımızdır.

Alexis Çipras ve SYRIZA’nın seçimleri kazanması yüksek bir ihtimal. Ancak alternatif senaryolara başvurmadan, mutlak bir çoğunluk sağlayamacaklarını söyleyebiliriz. Eğer Halk Birliği meclise girerse, SYRIZA ile birlikte hükümeti yönetebilecek misiniz?

Memorandumlar gaddar bir tanrı gibidir, çok daha büyük fedakârlıklar talep ederler. Zaten SYRIZA’dan önce iki hükümeti yok ettiler. Yunanistan halkı içinde SYRIZA’dan çok daha sağlam kökleri olan Pasok’u yok ettiler. Yeni Demokrasi’yi de yok ettiler.

Halk Birliği ile birlikte yeni bir dönem başlıyor, memorandum karşıtı halk tabakalarının ve sosyal hareketlerin siyasi arenada kendini ifade ettikleri bir dönem. Bu bakımdan, stratejimiz Podemos’unkinden pek de farklı değil.

Başarılı bir çıkış yapmak, siyasi zemini tamamen değiştirmek ve SYRIZA’nın 2012-2015 arasında temel olarak yaptıklarını yapmak istiyoruz. Onlardan çok daha kötü bir konuma sokulacağımızı düşünmüyorum, sonuçta bizde ‘onlardandık’!

https://www.jacobinmag.com/2015/08/greece-grexit-popular-unity-SYRIZA/

Röportaj L’Humanité gazetesinden Thomas Lemahieu tarafından yapılmıştır.