Avrupa’da gerçek bir değişimin yaşanması da, SYRIZA iktidarının başarısı da daha fazla ülkenin SYRIZA’nın yolunu izlemesine bağlı. Yola ilk İspanyol Podemos girecek gibi…

SYRIZA tamam, sıra Podemos'ta

Alexis Çipras sadece SYRIZA için değil, bütün Avrupa Solu için seçim kampanyası yürüttü. Hem Çipras, hem de Avrupa Solu, Yunanistan’dan doğan umudun bütün Avrupa’ya yayılmasını istiyor. Çünkü SYRIZA iktidarının korunması da, diğer ülkelerde benzer iktidarların kurulması da bu umudun yaşamasına bağlı.

SYRIZA’nın yolunu izleyecek izlenimi veren ülkelerin başında önümüzdeki sonbaharda genel seçimlerin olduğu İspanya geliyor. Çipras, başbakan seçilmeden 2 gün önce, 23 Ocak tarihinde, İspanya’nın en büyük gazetesi El País’te başlığı “Yeni ve umutlu bir yol” diye çevrilebilecek bir yazı yayınladı. Çipras, Avrupa’da yeni bir yolun bulunması gerektiğini anlattı haliyle. Çipras, bir anlamda “Biz yolu biliyoruz, bizi takip edin” diyor.

İspanya’da SYRIZA’nın belli anlamda karşılığı olan Podemos (Yapabiliriz) Genel Başkanı 37 yaşındaki Pablo Iglesias da bu yazının El País’te yayınlandığı gün zaten Çipras’ın seçim çalışmalarına destek vermek için 3 gündür Atina’daydı.  Çipras’ın Yunanistan başarısı, İspanyol yoldaşların sanki seçiminin yarısını alması gibi görülüyor.     

Avrupa Solu kendini mücadelede tanımladı
Avrupa’da bugün Çipras ve Iglesias bir yanda, Almanya Başbakanı Merkel, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF diğer yanda. Kıta bu denli büyük bir değişimin eşiğine en son Doğu Avrupa reel sosyalizmleri ve Sovyetler Birliği yıkıldığında gelmişti. Avrupa, o tarihten bu yana, sosyal devletin tasfiyesi ve neoliberal kapitalist politikalar izledi.

Bu politikaların sonuçları yoksullara içirilen acı reçete, krizinin faturasının yoksullara ödetilmesi, güvencesizlik, yolsuzluk ve adaletsizlikler biçiminde geniş kitlelere yansıdı. Avrupa’da sosyal devletin tasfiyesine ve ardından gelen ekonomik krize karşı meydanlardaki direniş, Avrupa’yı sarstı ve mücadele içinde oluşan direniş gücü, Yunanistan ve İspanya’da iktidara yönelecek kadar bir genişliğe ve güce sahip oldu.

Şunun altını bir kez daha çizmek gerekir ki, Avrupa’nın hemen her ülkesinde örgütlü radikal solun sokakta olması, sokak eylemlerine öncülük etmesi ve eylemci çizgiden vazgeçmemesi hem hareketin büyümesini hem de sürekliliğini sağladı. Yeni sosyalist hareketler aslında sokakta biçimlendi. Daha önce Avrupa soluna hâkim olan parlamentarizm, sendikalizm ya da sadece sokak hareketleri gibi ayrı kanallarda yürüme anlayışı yeni sosyalist arayışlar içine girildiği sokakta birleşti. Avrupa solu, hem gençleşti hem de kendinden önceki bütün mücadele deneyimlerini de içine alan yeni mücadele biçimleri geliştirdi.

İspanyol solunun tarihsel mirası
SYRIZA, Doğu Avrupa reel sosyalizmlerinin yıkılmasından sonra, sokakta kapitalist talana karşı mücadele verilirken bir yandan da yeni sosyalizm arayışları içinden çıkmış ve gücü dağıtmadan iktidara taşıyabilmiş en tipik örnek.  Podemos da benzer bir tarihe ve gelecek perspektifine sahip. Podemos bir yıllık parti olsa da, arkasında İspanyol radikal solunun, İspanyol Komünist Partisi’nin hatta BASK bölgesi sosyalistlerinin yıllarca süren mücadelesi ve “öfkeliler” hareketinin sokak birikimi bulunuyor. Kaldı ki, diğer bir radikal hareket olan İspanya’daki Birleşik Sol da (Izquierda Unida) 2011 seçimlerinde yüzde 6,9 oyla 11 milletvekili çıkardı. Podemos bugün İspanya’nın en güçlü partisi olarak görülüyor ve kamuoyu yoklamalarında  yüzde 30 sınırını zorluyor. Podemos, kuruşundan birkaç ay sonra girdiği Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 8 oy aldı ve 5 milletvekili çıkardı.

Podemos’un kazanma olasılığı şimdiden Avrupa kapitalizmini rahatsız etmeye başladı. Bunun en güzel örneği ise, İspanya hükümetinin iktidarı Podemos’a kaptırmamak için Avrupa Birliği’nin acı reçete politikasını uygulamaktan bile vazgeçeceği sinyalleri vermeye başlaması. Sağcı Başbakan Mariano Rajoy ve İspanyol hükümeti, yapısal dönüşümleri ertelemeyi göze alıp alamayacağını tartışıyor. Mariano Rajoy’u tek bir şey kurtacak: Yunanistan’da SYRIZA’nın başarısız olması. 

Bunun için seçimlerde İspanyol Başbakan Rajoy da Yunanistan’a gidip SYRIZA karşıtı çalışma yürüttü. Franco diktatörlüğü sonrası kurulan 2 partili İspanyol siyasi sistemi, iflas etmiş ve Podemos sıranın başına geçmiş durumda.

İspanya ekonomisi sanılandan daha büyük
İspanya’nın Avrupa Birliği ve uluslararası kapitalist sistemden kopması, en azından bu sistemleri tamamen desteklememesi bile kıtayı sarsacak durumda. Çünkü İspanya sanıldığı gibi Avrupa’nın güçsüz ülkelerinden biri değil tam aksine Kıta Avrupası’nın dördüncü büyük ekonomisine sahip.

OECD rakamlarına göre, İspanya son krizden en çok etkilenen ve gelir dağılımı eşitsizliğinin en yüksek orana çıktığı ülke oldu. İspanya’da en yoksul yüzde 10 içinde olanlar en çok kaybetti. En zengin yüzde 10 içinde olanlar ise, en az kaybetti.  Podemos’u sadece yoksullar değil, krizin yoksullaştırdığı beyaz yakalılar, yoksullaşan ya da yoksullaşma korkusu içinde olan orta sınıf da destekliyor.

Podemos’un seçmenleri, Podemos’un kendisinden daha solda değil, hatta bir kısmı hiç solda değil. İyi eğitimli, işi olan, kentli seçmenin de partisi Podemos. Sadece bu zamana kadar kendilerini yönetenlerin artık yönetemez olduğunu düşünüyor ve bu zamana kadar kendilerini yöneten “yukarıdakileri” bile artık yenilerin yönetmesini istiyor.     

Podemos büyüdükçe daha az sorguluyor
Podemos’un “mülkiyeti sorgulayıp sorgulamayacağına” dair bir belirsizlik zaten vardı.  Podemos’un büyüdükçe, daha az mülkiyeti sorgular hale geldiği gözlemleniyor. Podemos, kavram olarak Amerika Birleşik Devletlerindeki Hispanik Hareket’in sloganı “Sí, se puede!” (Evet, yapılabilir) Ya da Obama’nın “Yes, we can!” sloganlarının her ikisini de kapsıyor. Belki Birleşik Sol’un Podemos’a mesafesinin altındaki en büyük neden de bu her iki tarafa yakın olma hali.    

Podemos, ispanya borçları için “meşru değil” derken şimdilerde bundan bahsetmiyor. Iglesias, daha önce Avro’dan çıkmayı tartışırken şimdilerde Avro’dan çıkma konusu da kapanmış durumda. Elbette Yunanistan başarısından ya da başarısızlığından sonra bu konularda son sözü söylemesi daha “politik” olabilir. Podemos ve dolayısıyla Iglesias’ın vakti var. 20 Kasım’a kadar yapılması planlanan İspanya seçimlerine kadar hem Yunanistan’a destek anlamında Podemos sokaklarda meydanlarda olacak hem de SYRIZA’nın kazanımları Podemos’un kazanımları sayılacak. Bu süreçte Podemos’un kendi dışındaki Birleşik Sol ve Ciudadanos hareketleriyle de cepheyi genişleteceğini beklemek mümkün. Arada sırada “Madrid yürüyüşü” gibi, 15 Mayıs 2011 tarihindeki ilk büyük öfkeliler kitlesel gösterisi gibi gövde gösterileri düzenleyeceğini de şimdiden kestirmek zor değil.

Genç komünistler geliyor
Biraz da Çipras ile Iglesias arasındaki benzerliklere bakalım. Podemos fikri, Madrid Complutense University Profesörü 35 yaşındaki Pablo Iglesias’tan çıktı. Iglesias Madrit’in bir işçi semtinde büyüdü, annesi sendikacıydı. Çeşitli ülkelerde eğitim alan Iglesias, aynı Çipras gibi Komünist gençlik örgütlerinden geliyor.

En son  “öfkeliler” hareketinin önemli bileşenlerinden olan “Geleceği olmayan gençlik” inisiyatifinin kurucusuydu. Kendisi gibi profesör olan Juan Carlos Monedero ile birlikte öfkeliler hareketinin beyni haline geldi. Zaten 2008 yılında kurdukları akademik çevreleri kapsayan “eleştirel düşünce” inisiyatifini birlikte yürütüyorlardı. (Juan Carlos Monedero, aynı zamanda Venezuela ve Ekvador hükümetlerinin danışmanı. Dünyada hiçbir şey tesadüf ve tek başına değil. )

Yunanistan Avrupa’yı değiştirebilir mi? Bana sorarsanız değiştirmeye başladı bile. Hatta muhalefetteyken değiştirmeye başlamıştı. SYRIZA Yunanistan’da başarılı olursa, kardeş partiler tüm Avrupa’da başarılı olacak. Bu başarı, SYRIZA’ya da kalıcı başarı sağlayacak.