12 Haziran 2011 genel, 30 Mart 2014 yerel, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın elinde tablet vardı. 15 Haziran 2015’te tabletin yerini Kuran aldı. Öyle görünüyor ki iktidarın seçmenine vaadini sembolize eden bu iki ikna aracı hükmünü yitirdi ve önümüzdeki seçimlerde ‘artık sizin için yapabileceğim bir şey yok’un sembolü silah kullanılacak. Seçim meydanlarında kalabalıklar üzerinde uçurulan yerli ve milli SİHA’lar görürseniz şaşırmayın.

FATİH projesi topluma eğitim hamlesi olarak sunuldu, tablet de sembolüydü. Projenin odağındaki imam hatip öğrencileri seçim meydanlarına getiriliyor Erdoğan’ın elindeki tableti izlemeleri sağlanıyordu. Tablet salladıkça alan dalgalanıyordu. Erdoğan için eğitim artık geleceği inşa etmenin değil, geçmişi yaşatmanın yolu. Bu nedenle seçim meydanlarında “AK Parti gençliğinin elinde tablet bilgisayar, kalem, kitap var; bu böyle biline!” diye haykırmayacak bundan sonra.

Tablet, sadece teknolojiye verilen önemi sembolize etmiyordu; internet, akıllı tahta ve tabletle yazılım dehaları çıkarıp, yazılım bağımlılığından kurtulacaktık. Projenin hayata geçmesi için seferberlik ilan edildi. Sürecin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi için ihale yasası değiştirildi. 20 milyar dolarlık dijital altyapı iki yıl önce (2016’da) tamamlanmış olacaktı, olmadı! Çünkü bilgisayarın dili, eğitim dili yapılmaya çalışılan Arapça, bilgisayarın vaat ettiği hayat da böyle yaşamalısınız diye müfredata eklenen Peygamber’in hayatı değildi. Tabletle Kuran’ın aynı amaç için birlikte kullanılamayacağı kısa sürede anlaşıldı; sonunda olması gereken oldu ve FATİH projesi çöktü.

Tabletin vaat ettiği bu dünyaya ilişkin beklentinin gerçekleşme olasılığı ortadan kalkınca Erdoğan, Haziran 2015 seçimlerinde kürsüye elinde Kuran’la çıktı. Kuran, eğitimden umudunu kesen toplumun huysuzlanma ihtimaline karşı, sıfır maliyetli ve ancak ölümle ulaşılacak bir hayata şiddetsiz rıza üretecekti. Fakat ne yazık ki insanlar, öteki dünyayı bekleyecek kadar sabırlı değil. Rüyasında Peygamber’le konuştuğunu söyleyen din âlimi bile öte dünyaya cenneti buradan taşıma telaşı içinde terlik pazarlarken vatandaş neden sabretsin ki!

Umutlarını öte dünyaya erteleyenlerin gözünün önünde bu dünyanın talan edilmesini hoş gören kimi dindarların, sıra öte dünyanın pazarlanmasına gelince “Peygamber dinine dönelim” dediklerine tanık oluyoruz. Enflasyonun, işsizliğin, cari açığın, dövizin düşmesine; eşitsizliğe, adaletsizliğe çarenin dinde olamayacağı kanaati saf dindarlar arasında da yaygınlaşıyor. Bu da, haliyle kutsal kitabın seçim malzemesi olarak kullanılmasını zorlaştırıyor. Bu durumda İslamcı parti sadece muhaliflerini değil, çevresindekileri de ikna edecek başka ve etkili yeni bir araç bulmak durumunda.

Önümüzdeki üç seçimin sembolü silah olacak; olmak zorunda... Bir milyon olan tuvalet ücretinin altı sıfır atınca bir lira olarak okunması, geliri aynı oranda düşen adama milyon katlık refah artışı olarak anlatılmak zorunda kalınmışsa söz bitmiş demektir. Silah, sözün bittiği yerde girer devreye...

Seçim mitingi havasında gerçekleşen her il kongresinde, TSK’nin öldürdüğü düşman sayısının, günlük kazancını hesaplayan borsa yatırımcısı gibi anlatılmasından anlıyoruz ki önümüzdeki seçimlerin ilham kaynağı korku olacak! Yaratandan ötürü sevdiği insanların ölümünü bu denli şehvetle anlatan kişiden herkes korkar...

Tabletin yerini silaha bırakmış olması, şu kısacık sürede başka bir paradigma değişimine işaret ediyor. FATİH projesini ve sembolü tableti pedagoji içinde eleştirirdik. Savaşı, silahı, ölümü yücelten; çocukları savaşa hazırlayan bu yeni eğitim anlayışına pedagojiden yanıt bulmak mümkün değil. Ancak silah, kullanıcısının elinde bile patlama ihtimali olan iyi bir araç değil diyebiliriz.