Google Play Store
App Store

Öztürk ailesi, anne-baba olma heyecanını yaşadığı sırada ‘yenidoğan çetesiyle’ gündeme gelen Reyap Hastanesi’nde ikizlerden birinin yaşamını yitirmesiyle yıkıldı. Aile ‘‘Bebeğimiz öldürüldü mü?’’ diye sordu.

Taburcu olacaktı, cenazesi verildi
Sibel Bahçetepe
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net

Kamuoyuna ‘yenidoğan skandalı’ olarak yansıyan olayın ardından benzer durumda olan aileler hukuki sürece dahil olmaya başladı. Bu ailelerden biri de çete lideri olarak bilinen Dr. Fırat Sarı’nın hastalarından Öztürk ailesi. Tüp bebek tedavisinin ardından ikiz bebekleri olacağını öğrenen ve gebelik sürecinde hiçbir sorun bulunmayan bebeklerden biri doğumdan sonra yoğun bakıma alındıktan 1 ay sonra yaşamını yitirdi. Baba Ozan Öztürk, ‘‘Biz bugüne kadar bebeğimiz öldü diye düşünüyorduk, şimdi öldürüldü diye düşünüyoruz. Hukuki mücadele başlattık’’ dedi.

Ozan Öztürk, 2019 yılında eşinin özel bir merkezde tüp bebek tedavisi gördüğünü ve ardından hamile kaldığını belirterek, yaşadıklarını BirGün’e anlattı. Baba Öztürk, ‘‘Hamilelik gayet sağlıklı geçti. Eşim 10 Nisan 2019’da İstanbul’daki Esenyurt’taki Özel Reyap Hastanesi’nde doğum yaptı. Doğumdan sonra 1 saat içinde bir kız bir erkek olan bebeklerimin benim yanımdan küvöze götürüldü’’ diye konuştu.

ÖNLEM İÇİN DENİLDİ

Öztürk, şöyle devam etti: ‘‘İki bebeğim de yoğun bakıma alındı. Doğumu gerçekleştiren ve takip eden doktora sorduğumda önlem amaçlı almış olabileceklerini, doğumun gayet normal olduğunu, çocukların da iyi olduğunu bana söyledi. Yoğun bakım sorumlusu Dr. Fırat Sarı’ya durumu sorduğumda ‘akciğerinde sorun olabilir, nefes alamıyor, belki su kaçmıştır, belki başka sorun vardır’ dedi. Çocuklar erken doğmamıştı. Kızım 2 kilo 250 gram, oğlum ise 2 kilo 450 gram olarak dünyaya gelmişti. Bu süreçte kızımı hiçbir şekilde etkin bir tedaviye tabi tutmadılar, topuk kanı dışında bir iğne izi bile yoktu.

11. günde dayanamayarak kızımızı ve oğlumuzu yoğun bakımdan almak istedik. Oğlumuzun durumunun kötü olduğunu, kızımı da imza karşılığında alabileceğimizi söylediler. Kızımızı yoğun bakımdan çıkardık. Oğlumun kalbinde sorun olabileceği belirtilerek, çocuk kardiyoloji uzmanı önerdiler. Doktor hiçbir sorun olmadığını söyledi. Gebelik sırasında tüm testler renkli ultrasona varana kadar her şeyi yaptık, sorun olsa çıkardı. Ardından da oğlumun durumunun iyiye gittiğini, haftasonuna kadar taburculuk düşünüldüğü söylediler. Mutlulukla hastaneden ayrıldık. 2-3 gün sonra Fırat Sarı, oğlumun durumunun kötü olduğunu ve biraz daha yoğun bakımda tutmaları gerektiğini söyledi. 24. günde sabaha karşı hastaneden aradılar ve çocuğumun durumunun kritik olduğunu, hastaneye gelmem gerektiğini söylediler. Bir iki gün önce oğlumu görmüştüm ve hiçbir şeyi yoktu. O gün yaşamını yitirdi. Fırat Sarı çocuğumun öldüğü gün hastanede yoktu ama ölüm belgesinde imzası vardı. Bebeğimiz ölünce İstanbul Esenyurt’tan Kocaeli’ne taşındık. Her şeyi geride bırakmak istedik. Hep doğal bir ölüm diye düşündük. Ta ki geçen haftaya kadar...’’

∗∗∗

İHMALİ OLAN YARGILANMALI

Öztürk ailesi, o günden sonra psikolojik olarak da yıkıldıklarını anlattı. Baba Öztürk, ‘‘Bugüne kadar çocuğumuzun öldüğüne üzülüyorduk fakat artık öldürüldüğüne üzülüyoruz. Eşim psikolojik olarak kötü, haberleri dahi izlemiyor. Yenidoğan çetesi haberlerini gördükten sonra avukatımla görüştüm, bu hususta adı geçen herkes hakkında suç duyurusunda bulunup gerekli adli işlemleri başlatacağız. İhmali olanlar ve sorumlular yargılanmalı’’ diye konuştu.

∗∗∗

AYNI HASTANEDE 6-7 BEBEK DAHA ÖLDÜ

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 1,5 yıl önce Özel Gebze Yüzyıl Hastanesi’nde erken doğumla dünyaya gelen Ediz Yekta bebek, prematüre ve solunum sıkıntısı sebebiyle kuvöze konuldu. Bebek, yoğun bakımda henüz 73 günlükken hayatını kaybetti. Sevk taleplerine rağmen bebeklerinin yoğun bakımda tutulduğunu ve yüksek dozda potasyum verilerek kalbinin durduğunu iddia eden Birgül ve Deniz Oturak çifti, ihmal olduğu iddiasıyla hastane ve doktor M.F.Ş’den şikâyetçi oldu. Ancak soruşturma izni verilmedi. Anne Birgül Oturak, bebeğinin tedavisi sırasında beyin kanaması geçirdiğini öğrendiğini belirterek, ‘‘Beyin kanamasını öğrendiğim zaman ise ‘Ufak çaplı, önemli değil’ gibi şeyler denildi. Farklı doktorlara sordum, bebeğimi oradan almazsam öleceğini söylediler. Bebeğimi almak için 112’ye müracaat ettim. 5-6 saat sonra bebeğimin ölüm haberi geldi. Ben M.F.Ş’nin yenidoğan çetesi ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Ne olur artık başka bebekler ölmesin. Biz bu hastanede 6-7 bebeğin daha öldüğünü biliyoruz’’ diyerek yaşadıklarını dile getirdi.

∗∗∗

SAĞLIK DA EĞİTİM DE KAMULAŞTIRILMALI

Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) yaptığı açıklamada, sosyal devletin temel ilkesi eğitim, sağlık başta olmak üzere en temel hakların tüm yurttaşlar için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmas gerektiğine dikkat çekti. Açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: "Yaşama geçirilen politikalarla eğitim hakkı, sağlık hakkı; tüm kamusal haklarımız hak olmaktan çıkarıldı, alınıp satılabilir bir meta haline getirildi. Yenidoğan çetesi ile birlikte sağlığın ticarileştilirmesinin en acı sonuçlarına tanıklık ediyoruz. Sağlıkta yaşanan bu tablo, eğitimin de paralılaştırılması ile biz velileri, çocuklarımızı her geçen yıl daha da artan sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakıyor. Özel okulların kamu okullarına oranı ülkemiz tarihinin en yüksek seviyesine yüzde 24’e ulaştı. Kamu okulları ile özel okullar arasındaki eşitsizlik her geçen gün derinleşiyor. Eğitim, sağlık en temel kamusal haklardır, yaşamsal haklardır. Parayla alınıp, satılamaz. Tüm özel okullar, özel hastaneler kamulaştırılmalıdır."