Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nden (BÜKAK) Zeynep Nisan Günç ve Ezgi Karadayı, Dokuz Eylül Üniversite’nden Nazlıcan Özdemir ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğrencisi Dilan Özek ile üniversitelerde son dönemde artan taciz vakalarını ve kampüs güvenliğini konuştuk. Öğrenciler, önleyici birimleri kurmanın ve arttırmanın, bu birimlerde toplumsal cinsiyet bakış açısına sahip akademisyenlerle karar almanın ve üniversitenin […]

Tacize karşı dayanışma yöntemlerini üniversiteliler anlatıyor: Kadın dayanışmasını ve önlemi konuşmak şart

Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nden (BÜKAK) Zeynep Nisan Günç ve Ezgi Karadayı, Dokuz Eylül Üniversite’nden Nazlıcan Özdemir ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğrencisi Dilan Özek ile üniversitelerde son dönemde artan taciz vakalarını ve kampüs güvenliğini konuştuk.

Öğrenciler, önleyici birimleri kurmanın ve arttırmanın, bu birimlerde toplumsal cinsiyet bakış açısına sahip akademisyenlerle karar almanın ve üniversitenin tüm bileşenleri ile birlikte hareket etmenin önemine vurgu yaparak, “önleyici mekanizmalar ve kadın dayanışması sihirli sözcük” diyor

Altı yıl boyunca mücadele edilmiş

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Zeynep Nisan Günç ve Ezgi Karadayı, üniversitelerinde Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu(CİTÖK) bulunduğunu aktif ve önleyici mekanizmaları gözeterek çalışıldığını, kampüste düzenli olarak farkındalık etkinlikleri yapıldığını söylüyor. Fakat bu süreç hiç de kısa sürmemiş, 2006 yılına cinsel tacize karşı kurumsal politikaların eksikliğini fark edip başlayan çalışma 6 yıl sonra meyvesini verebilmiş ve komisyon kurulmuş.

Öğrenciler komisyonun önemini şu sözlerle anlatıyor: “Artık kampüsümüzde cinsel tacize dair sürekli olarak çalışma yürüten, tacize maruz kalan kişilerin direkt başvurabileceği ve komisyonun organizasyonunu sağlayan bir koordinatörümüz de var.”

Başvurular iki katına çıktı

Günç ve Karadayı son dönemlerde artan şiddet vakalarının her yere sirayet ettiğini söyleyerek,“ Şu bir gerçek ki artık insanlar cinsel tacize dair daha fazla bilgi sahibi. Bu şiddete maruz bırakılanlar artık bunun adını daha rahat koyabiliyorlar ya da bu konu daha fazla tartışılıyor. CİTÖK kurulduğundan bugüne kadar alınan başvuru sayısı ikiye katlanmış durumda. Bu komisyonun kurulması ve düzgün işlemesi, kampüste bu konuya dair farkındalığın artmış olmasıyla oldukça ilgili” diyor.

Vakalar hasır altı ediliyor

9 Eylül Üniversite’si Fen Edebiyat Fakültesi’nden Nazlıcan Özdemir ise okulunda taciz ile ilgili her hangi bir birim bulunmadığını söyleyerek, “Olayların üstüne gidilmemesi ve hasır altı edilmeye çalışılması ve belki de en önemlisi tacizci zihniyete karşı yaptırım gücü olan araçların geliştirilmemesi en önemli problem. Kendi okulum özelinde genel olarak, öğretim üyelerinin göreve gelişlerinde bile liyakatsizliğin, torpilin bu kadar yoğun olmasının, niteliksiz kadrolar tarafından eğitilmemizin de tacize karşı oluşturulacak önlemleri engellediğini düşünüyorum” diye konuşuyor.

“Tedirgin hissetmek zorunda değilim”

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğrencisi Dilan Özek ise üniversitesinde yaşananları şu sözlere anlatıyor:

“Üniversitemde yaşanan olayı duyduğumda kendimi oldukça güvensiz bir yerde hissettim. En özgür olmamız gereken üniversitelerde tedirgin ve tetikte hissettirmeye kimsenin hakkı yok. Günümün oldukça fazla bir bölümü geçen yaşam alanı olan üniversitemde tacizci hoca istemiyorum”