Tahir Elçi Vakfı Yöneticileri, Elçi ailesinin avukatları ile eşi Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu bugün İstanbul’da gerçekleştirdikleri açıklamada, yargılama sürecinde yaşananları anlattı.

Tahir Elçi davası: Bu mahkemeyle gerçek ortaya çıkmaz

Dilan ESEN

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin Sur ilçesinde 29 Kasım 2015’te öldürülmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Elçi’nin katledilmesine ilişkin dava 4 buçuk yıl sonra usulsüzlük ve eksiklerle Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Üzerinden 3 duruşma geçen davada, avukatların talepleri sürekli reddedildi. Hem soruşturma hem de yargılama aşamaları eksikliklerle dolu.

Türkan Elçi, adalet arayışını bir yolculuğa benzettiğini belirterek bunun hak arayışı yolculuğu olduğunu aktardı. “Bu yolculukta mağdurun isteklerinin mahkeme tarafından karşılanmadığını en iyi bilenlerdenim” diyen Elçi, suçlunun yargılanması için yargıya olan ihtiyaca dikkat çekti.

Elçi, şunları dile getirdi:

“Çıktığımız bu yolda yarı yolda bırakıldık. ‘Bu yolculuğa çıkardan bunu bilmiyor muydunuz?’ diye sorabilirsiniz. Biliyorduk ama umutlu olmayı istedik. Duruşmalarda hiçbir talebimiz karşılanmadı ve salondan atılmakla tehdit edildik. Bir buçuk yıldır görülen duruşmalarda zırhlarla etrafımız sarıldı. İngiltere’de hazırlanan raporlar olmasaydı belki dava bile başlamayabilirdi. Gönül isterdi ki mahkeme heyeti de bizim kadar bu davayı önemseseydi. Engizisyon mahkemeleri gibi davranılarak davanın tarihin kara sayfalarına gireceğini düşünüyorum.”

"HAKİKATİ İSTİYORUZ"

Dava avukatlarından Orhan Kemal Cengiz de mahkemenin hep ‘mış’ gibi hareket ettiğini vurguladı ve, “Bizden de bu oyunda bir tür aktör gibi hareket etmemizi istiyorlar. Bizden de ‘mış’ gibi hareket etmemizi istiyorlar. Karanlığın içinden bir el çıkıp Tahir Elçi’yi vurdu. Tahir Elçi olsa ne isterdi? Davasında hakikatin ortaya çıkmasını isterdi. Bizim istediğimiz de budur. Hakikatin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Ana akım medya da Tahir Elçi’yi şeytanlaştırarak hedef haline getirdi. Bugün yargı Tahir’in karşı karşıya kaldığı tehdidi hâlâ bilmediğini söylüyor. Bu tehditlerden sonra 9 gün içerisinde Tahir Elçi hakkında bir soruşturma açıldı” dedi.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise savcıların ilk günden itibaren soruşturmanın açılmaması için hareket ettiklerini söyledi.

Bir baro başkanının her sokağın başında polisin olduğu ve her tarafta kameraların olduğu bir yerde vurulduğunu hatırlatan Eren, şunları söyledi:

“Bu soruşturmanın etkin bir şekilde yürümeyeceği ilk başlangıç göstermişti. İddianamede ortaya çıkan bir şey vardı. İki polis memuru öldürülmüştü ama buna ilişkin bir dava açılmadı. Tanıklar da vardı. Ama bu kişiler nasıl işkence gördüklerini, savcıların kendilerine hangi vaatlerle kandırıldıklarını duruşmalarda dile getirdiler. Tanıklardan biri bana mektup gönderdi. Bu mektupta savcıların nasıl vaatte bulunduğunu duruşma salonundan anlattığından daha ayrıntılı bir şekilde açıklamıştı. Bizler son duruşmada bu yönlü şikâyetimizi dile getirdik. Ama işkence iddiasını bile dikkate almadılar. Biz o celseden sonra bu savcılar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yine son davada dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun yargılanmasını istedik. Ama bu talebimiz de reddedildi. Bir buçuk yılda mahkemenin bu davayı götürmeyeceğini ve götürecek o cesareti göstermeyeceğini gördük. Maddi gerçeğin oraya çıkması için siyasi bir iradenin ortaya çıkması lazım. Aksi durumda bu mahkemeyle maddi gerçeğin ortaya çıkacağına inanmıyoruz.”