Yıllar önce, özel bir toplantıda, CHP’nin önemli isimlerinden biri, ciddi bir eksiklik sayarak; “MHP kurt işareti yapıyor, Erdoğan rabia, millet coşuyor. Bizim bir selamımız yok!” diye yakınmıştı. “Aslında var da kullanmıyorsunuz” demiştim, “Dünyanın pek çok yerinde sosyal demokratlar, yumruklarını havaya kaldırarak kitleyi selamlar.

Demirel elinde salladığı şapkasıyla, Özal iki elini başının üzerinde birleştirerek, Erbakan yumruk yaptığı elinin başparmağı ile gökyüzünü işaret ederek coşkulu duygusal bağlar kurardı.

Dünyanın her yerinde, büyük toplumsal değişimler ve mücadelelerle özdeşleşen, kimini çok iyi bildiğimiz, semboller simgeler oldu. Bazen bir yumruğu havaya kaldırarak, bazen parmaklarla V işareti yaparak duygu selleri yaratıldı.

Burkino Faso’da, 1987 yılında bir darbeyle iktidara gelen Compaoré’yi 31 Ekim 2014 yılında iktidardan uzaklaştıran, sokaklarda kadınların ellerinde sallanan “tahta kaşıklar” olmuştu. Kadınlar, göz yaşartıcı gaza ve şiddete karşın, ulusal yemekleri “”yu hazırlamakta kullandıkları büyük tahta kaşıklarla sokakları doldurunca; “Tahta kaşıklı kadınlar aslında devrim çorbası pişirdiler” denilerek “tahta kaşıklar”ın simgesel gücü vurgulanmıştı.

Bir siyasal öznenin kitlelerle kucaklaşması, güçlü duygusal bağlar kurması, yüzlerce sayfada anlatacağını tek bir hareketle aktarması, kitlelerin o özneyi kendilerinden sayıp onunla özdeşleşmesi gündelik hayatta kullanılan bir simgenin siyasal alana taşınmasıyla olabiliyor.

Erdoğan’ın “Benim adıma dikkat et, beni kendinle uğraştırma” sözleri ardından İYİ Parti kurşunlanıyorsa, birisi sokak röportajında kelle kesmekten söz ediyorsa, M. A. Ağca’lı toplantılarda kara giysililer “sokaklarda biz varız” diyorsa, sokak ustası S. Pekerseçimden sonra iktidarı terk etmek istemeyenler” olabileceğinden bahisle “Hakkınızı alana kadar evinize girmeyin” diyorsa, muhalefetin önümüzdeki birkaç hafta boyunca en azından simgeleriyle sokakta güçlü bir varlık göstermesi “elzem”dir!

Seçimli otoriter rejimlerde, muhalefetle özdeşleşen simgelerle sokakta görünür olmak ve etkili simgesel iletişim büyük önem taşır. Sokak muhalefete yasaklanıyor, demokratik protestolar şiddetle karşılanıyor, itirazın sonu cezaevi oluyor ve korkuyla hükmetmek isteniyorsa, korkuyu aşıp karşısına cesareti dikmenin de olası seçim hırsızlıklarından caydırmanın yolu da tüm gücünüzle sokakta görünür olmaktan geçer.

Allah belanı versin Edison!” yazan beyaz tişörtlü genç kadın, Kılıçdaroğlu’nun mutfağını zoom arka planı olarak kullanan üniversiteli, gönüllü ve aktif yurttaş katılımının somut örnekleriyle neye karşı ve neden yana olduklarını ilan ediyorlar.

Muhalefet, seçime kadar bu örnekler arttığı ve çarpıcı simgelerle sokakta görünür olduğu ölçüde başarıya yaklaşacak.

Ya Taliban rejiminden yanasındır ya da karşısında” diyerek bir üçüncü yol olmadığını vurgulayan SOL Parti seçimimizi epey kolaylaştırdı. “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk turda bitirmeyi ön plana alacak ortak bir sorumluluk dışındaki her türlü tavır, nedeni ne olursa olsun sonunda gerici iktidar cephesinin parçası olmak anlamına gelecek.

Türkiye tarihinin en karanlık, en gerici, en kadın düşmanı seçim ittifakına yapılan “Taliban” benzetmesiyle simgesel bir mesaj veriliyor. Simgeler, insanların kime ve neye oy vereceğini ya da vermeyeceğini göstermenin, muhalefetin tüm görünür olma yollarının kapatıldığı otoriter rejimlerde “varız” demenin en etkili yolunu oluşturur.

Taliban rejimi”ne karşı olabilirsiniz, ama ona geçit vermemek için gücünüzü sandıktan önce sokakta da göstermeniz gerekir! İster elde “tahta kaşıklar”la ister bilekte “marteniçka”larla!