Bir başka açıdan darbelere bakmak istedim.

Güce tapanların coğrafyasındayız. Milliyetçilik ve İslamcılık darbeler tarihidir.

İlk darbe M.Ö. 209 yılında ilk Türk devlet adamı olan Asya Hun İmparatorluğu’nun kurucusu Teoman’ın hükümdarlığına son vermiştir. Darbeci oğlu Metehan’dır. Metehen 10 bin kişilik askeri güçle gerçekleştirdiği darbe ile babasını, üvey annesini ve üvey kardeşlerini de öldürdü! İmparatorluğu ele geçirdi.

İsmi gururla 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim ise Osmanlı döneminin ilk darbecisi olarak, öz babası II. Bayezid’ı darbe ile devirip onun tahtına oturduğunda tarih 24 Nisan 1512’yi gösteriyordu. Yavuz’da tıpkı Metehan gibi tahta oturmakla kalmadı. Babasını zehirleterek öldürdüğü rivayet edilir. Abisi Şehzade Korkut’u boğdurmuş ve kardeşi Şehzade Ahmet’i ise idam ettirmiştir.

FETÖ işte bu Türk İslam Sentezci darbe geleneğin devamıdır.

Tahtperestler tapınaklarını güç, şiddet ve darbe gösterisi üzerinden kurarlar. Onlar her şeyin “en büyük” olanını, “en güçlü” olanı, “en şiddetli” olanını severler. “Devletin bekâsı” argümanı ile kendi tahtlarını korumak için, halkın haklarını gasp ederler.

Üniformalı ya da cübbeli olsun, tüm darbeciler ABD, CIA ve Gladyo’nun yerli ve milli hücreleri ve taşeronlarıdır. Darbelerin stratejisini ve hedefini küresel akıl hocaları tarafından yazılır.

İddia edildiği gibi darbeler “devlete, parlamenter rejime karşı” değil, demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti, yurttaşlık hakları, güçler ayrılığı ilkesinin yerleşmesi ve kurumsallaşmasını engellemek için yapılır. Darbeler otoriter rejimlerin kurulmasına zemin hazırlamak için yapılır.

Darbelerin mağdurları bellidir: solcular, emekçi sınıflar, yoksul halk ve farklı kültürel kimlikler olur!

Yani iktidarperestler tahtlarını korumak için darbe yapar! Tahtların esaretinde olanların, babası, anası, dini ve imanı olmaz! Ama din ve iman bahane edilerek, taht uğruna baba, kardeş, dava arkadaşları ve halk helak ve katledilir!

Darbecilik Anayasal yurttaşlığı değil, dindar ve kindar nesli sever. 12 Eylül örneğinde olduğu gibi sola karşı din adamı yetiştirirler. Zira darbeciler emir eri ya da emir kulu sever. “Gör” yurttaş değil, “kör” kul ister! ABD ve NATO solun ve laiklerin “gör” aklına karşı, biat eden İslamcı ve milliyetçi “kör” aklı kullanır. Komünizme Karşı Mücadele Derneklerini bunlara kurdurmuştur. F. Gülen kuruculardandır. Ama yalnız değildi!

Yani “Darbelere, FETÖ’ye karşıyız” demek yetmiyor. Darbeciliği üreten, besleyen, kollayan zihniyeti ve İslamcı-milliyetçi kadrolaşmayı ve küresel güçlere taşeronluk siyasetini nasıl sonlandıracağız?

12 Eylül faşist darbe Anayasası ve Türk İslam Sentezinin ideolojik rehberliğinde inşa edilmiş mezhepçi rejimin kurumlarıyla darbeler tarihi sonlandırılabilir mi?

Darbecilik sağın ve Türk İslam sentezinin genetik kodudur!

Devlet yönetimlerine “gayri nizami usullerle” müdahale, Osmanlıdan devralınan gelenektir. Osmanlı mirası darbecilik cumhuriyet dönemine taşındı. Bu dönemde darbelerin aktörleri ve ideolojik gerekçeleri çeşitlendi. İki kutuplu dünya ve soğuk savaş koşullarında ABD ve NATO, Türkiye’de sosyalist harekete karşı sağcı cenahın toplamını oluşturan İslamcı, milliyetçi ve Liberal güruhları destekledi. Darbelerin kazananları, İslamcılar, liberaller ve milliyetçilerdir.

ABD ve CIA’nın “Our Boys dit it” diyerek övdüğü yerli ve milli sağcı, İslamcı, milliyetçi ve liberal çocuklar darbelerin askeri taşeronluk kısmını üstlenirken, darbelerin stratejik aklını oluşturmak ise “çocukları” ile gurur duyanlardı.

ABD destekli 1960 darbesi Türkçülüğün siyasal İslamcılığı frenlemesidir. Bu darbenin aktörleri, milliyetçilerdir. ABD’nin DP’den desteğini çektiği ve Menderes’in Rusya’ya yakınlaştığı bir dönemde darbe gerçekleşmiştir. Alparslan Türkeş’in darbe bildirisini okuması bu açıdan manidar değildi.

12 Mart 1971 Askeri Muhtırası, 6. Filo’yu protesto eden sola ve solun evrensel değerlerine karşı, 6. Filoyu kıble seçip tekbirlerle cihat namazı kılıp, “Kanlı Pazar”ı düzenleyen İslamcı MTTB’liler, Komünizme Karşı Mücadele Derneleri ve milliyetçi sağ grupların desteklediği darbedir.

12 Eylül Darbesi, Türk İslam Sentezine tabi olan milliyetçi ve İslamcı siyasi birlikteliği, liberalizmle buluşturmaktı. O nedenle 1 Mayıs 1977 Taksim, Çorum, Sivas, Kahraman Maraş katliamlarında yaşanan “can ve yaşam nöbetinde” Türk İslam Sentezci ittifak 12 Eylül darbesinin şartlarını hazırlamak için taşeronluk üstlendi.

28 Şubat siyasal “İslamcılara karşı” gösterilse de, sonuçları AKP’ye yaramıştır. ABD ve Gülen cemaati 28 Şubat’ı desteklenmiştir. AKP ise 2002’de Gülen cemaati, liberaller ile ittifak kurmuştur.

27 Nisan Muhtırası ise AKP’ye yüzde 10 oy artışı sağlamış, manidar şekilde dönemin darbecilerine dava açılmadı. Aksine Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt’a üstün hizmet madalyası verildi.

Özetle, tüm darbeler ideolojik, rant ve stratejik olarak İslamcıları, liberalleri ve milliyetçileri dopinglemiştir. Bu dopinglerden biri de merkez sağın AKP’ye yaklaşması ile AKP’nin merkez İslamcı ve milliyetçi sağın adresi olmasını güçlendirmiştir.

Darbeler Türk İslam Sentezine ve liberallere kan verirken, halktan ve soldan can ve hak almaya devam ediyor.