17 sanıklı Gezi davasının yarın görülecek duruşması öncesi bir basın açıklaması yapan Taksim Dayanışması, davadan sadece beraat kararı çıkması gerektiğine dikkat çekti. Yapılan açıklamada, "Ne yaparlarsa yapsınlar Gezi’nin haklılığına kara çalamayacaklar. Yargılanması gereken arkadaşlarımız değil, gece yarısı çadırları ateşe verenlerdir, çocuklarımızın ölümüne neden olanladır" denildi.

Taksim Dayanışması: Gezi davasından sadece beraat çıkmalı

Umut Can Fırtına

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozmasının ardından yeniden görülmeye başlanan 17 sanıklı Gezi davası, yarın İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Tek tutuklu sanık, iş insanı Osman Kavala ve Mimar Ayşe Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet, 6 kişinin 20’şer yıla kadar hapsi talep edilen davada yarın karar çıkması bekleniyor. Taksim Dayanışması tarafından Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi’nde yapılan açıklamada, “Gezi davası her çıkan sese, her hak aramaya gözdağıdır” denildi.

Basın toplantısına dava kapsamında yargılanan Taksim Dayanışması Üyeleri Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Nazmi Algan ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Gezi Direnişi’nin, siyasi iktidarın yaşatmak istediği Türkiye’ye karşı ilk büyük isyan olduğunu söyledi ve “Eşitlik için, adalet için, özgürlük için hayatın her alanında yaşadığımız ayrımcılığa karşı, milyonların itirazını ortaya koyduğu direnişin adıdır Gezi. Bugün Gezi’nin suçlulaştırılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. Taksim Dayanışması’nın bir bileşeni olarak Gezi’nin yargılanamayacak kadar umut, gelecek olduğunu söylüyoruz. Gezi’nin yargılanamayacağını söylemek için buradayız” dedi.

'MASUMİYETE KARA ÇALAMAZLAR'

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Emin Koramaz ise Gezi Direnişi’nin üzerinden 9 yıl geçtiğini ancak siyasi iktidarın Gezi korkusunun bitmediğini anımsattı. Koramaz, şmyle konuştu: “Demokratik bir halk hareketinin, tümüyle barışçıl bir eylemin parçası oldukları için arkadaşlarımız düzmece iddialarla defalarca yargılandı, yargılanıyorlar. Siyasi iktidar siyaseten yüzleşemediği Gezi’yi suçlulaştırmaya çalışmaktadır. Bu dava bir adalet utancına, bir hukuk skandalına dönmüş durumdadır. Firari bir savcının hazırladığı, şu anda cezaevinde olan emniyet mensuplarının uyduruk delillerini tekrar tekrar ‘kıymetlendirrerek’ tekrar tekrar yargılama yapıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar Gezi’nin haklılığına, masumiyetine kara çalamayacaklar. Bizler arkadaşlarımızın mücadelesinin kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz. İçerisinde milyonların olduğu Gezi direnişinin bir parçası olmaktan onur duyuyoruz. Yargılanması gereken arkadaşlarımız değil, gece yarısı çadırları ateşe verenlerdir, çocuklarımızın ölümüne neden olanladır.”

'BERAAT ÇIKMASI GEREKİYOR'

İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Nazmi Algan, “Gezi davasında yargılanan arkadaşlarımızı suçlu çıkarmak için ellerinden geleni yaptılar. Gezi, hakim sınıfları çok korkuttu, o nedenle bu bir intikam alma davasıdır. Biz başından beri İstanbul Tabip Odası olarak sürecin içerisindeydik. Orada yaralıları tedavi ettik. Oradaydık, yarın da duruşmada olacağız. Nasıl bir karar çıkacağını kestirmek zor ancak hukuken çıkması gereken karar beraattır” diye konuştu.

'ARKADAŞLARIMIZI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ'

Taksim Dayanışması adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen, şunları söyledi: “Müebbet hapis cezasının ne demek olduğunu biliyor musunuz? Ya da hiçbir somut delil, gerekçeli iddia, inandırıcı suçlama olmadan 5 yılı cezaevinde geçirmenin nasıl bir his olduğunu? Tahliye kararı ile aynı gün bir başka akıldışı suçlama ile tutukluluğun devam etmesinin insanı nasıl etkilediğini? Aynı suçlama ile açılan iki davadan beraat eden meslek odası yöneticileri ve avukatlarının yine aynı bu kez el yükseltircesine “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezası talep etmenin ne demek olduğunun farkında mısınız? Uzun tutukluluk ve ağırlaştırılmış müebbet cezalarını bu kadar kolay istemenin, iddianamelere yazmanın; ülkemizde çıkacak her itiraza, işini ekmeğini talep eden işçilere, ürünü elinde kalan köylülere, erkek cinayetlerine kurban olmayacağız diyen kadınlara, demokratik özerk üniversite talebini dillendiren gençlere, biz de varız diyen LGBTİ+’lara, satış yapamayan esnafa, geçinemiyoruz ve barınamıyoruz diyen yoksullara ve Gezi özelinden kent ve doğa yağmasına karşı çıkan mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına ve beraberlerinde “Taksim Dayanışması” olarak bu itirazı büyüten DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve onlarca siyasi parti, köy derneği, çevre, kültür sanat inisiyatiflerine kadar demokratik bir ülkede yapması gereken itiraz ve sorgulama hakkını kullanan tüm kurum ve kişilere verilmek istenen gözdağı olduğunu biliyor ve görüyoruz. Defalarca söylediğimizi bir kez daha yineleyerek devam edelim; mutlaka bir suçlu aranacaksa ilgili kurulların ve mahkemelerin durdurma - iptal kararlarına rağmen ve on bin kişinin imza ile, milyonlarca yurttaşın sokaklardan protesto ederek karşı çıktığı bu girişimi hayata geçirebilmek için polise biber gazı fişeklerini ölümcül biçimde kullanma yetkisini verenler, uyguladıkları şiddetle; Ethem Sarısülük’ün, Medeni Yıldırım’ın, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Ahmet Atakan’ın, Hasan Ferit’in, Mehmet Ayvalıtaş’ın ve Berkin Elvan’ın ölümüne neden olanlar bu somut suçlardan mevcut görüntüler, ifadeler, beyanlar, tanıklıkları içeren deliller üzerinden yargılanmalı ve suçları sabit görülenler en ağır cezayı almalıdır. Başta Gezi parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, doğasına, kaynaklarına sahip çıkacak demokratik bir ülke mücadelesinden vazgeçmeden delillere dayanan objektif ve tarafsız yargılama yapan bir adalet sistemi kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı yalnız bırakmayacağız!”