Taksim Dayanışması: Gezi'nin yıldönümünde her yerdeyiz!

OLGU KUNDAKÇI olgukundakci@birgun.net

Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nin ikinci yılında TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu’nun açıkladığı programa göre 31 Mayıs Pazar günü saat 13.00’te Gezi Parkı’nda, saat 15.00’te ise Abbasağa Parkı ile Özgürlük Parkı’nda atölye, forum ve konserlerin yapılacağı bir buluşma gerçekleşecek. Yapılan basın açıklamasında Gezi Direnişi’nde hayatını kaybedenler anılarak “Ethem, Ali İsmail, Abdocan, Mehmet, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet ve Berkin’in adlarının anıldığı ve suretlerinin yansıdığı her yerdeyiz” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu ülkenin tarihinde ender rastlanacak halkın o kendi olduğu, kendini bulduğu, parkından, meydanlarından yola çıkarak bedenine, yaşamına, ülkesine, geleceğine sahip çıktığı o tarihi anların, Gezi’nin suretini tarihe aksettirdiği o takvim yaprağının yıldönümünde; bedenimizle, ruhumuzla; kaybettiklerimiz ve sonsuza kadar yaşatacaklarımızla; aşkımız ve direngenliğimizle her yerdeyiz. İstanbul’da ve ülkenin dört bir yanında şehirlerin parklarında ve meydanlarındayız. Gezi’yi yaşadığımız ve anımsadığımız yerde ve her yerdeyiz.”

‘TALEPLERİMİZDEN VAZGEÇMEDİK'
Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Gezi Direnişi’nin tüm dünyaya mal olmuş bir direniş olduğunu ve Gezi sürecinin bitmediğini belirterek ilk günkü taleplerinden vazgeçmediklerini dile getirdi. Yapıcı, “Yitirdiğimiz canların mahkemeleri devam ediyor. Duruşmalarda hukuksuzluk ve cezasızlık yaşanıyor. Sistem, katilleri meşru, mağdurları suçlu ilan etmektedir” diye konuştu. Ali Çerkezoğlu ise “Gezi sürecini darbeden ihanete kötülüklerle yansıtmaya çalışanların çabaları boşuna. Hiç kimse Gezi’yi yüklediği misyonla tarihe yazdıramaz” dedi.

DAVID HARVEY: GEZİ'DEN ÇIKILMASIYLA GEZİ SÜRECİ BİTMEDİ

Basın toplantısına dünyaca ünlü sosyal bilimci Prof. Dr. David Harvey de katıldı. Harvey yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Gezi protestolarıyla ilgili ilginç olan nokta bir parkın korunması için başlayan bir protestonun tüm Türkiye için başka bir şeye dönüşmüş olması. Dünyayı gezen bir kent bilimci olarak Gezi protestolarının küresel anlamda eşsiz olduğunu düşünüyorum. Bu protestoların farklı kökenleri olsa da ortak noktaları vardı. Bu katılımcı demokrasi talebi ile protestoların karşısındaki polis şiddeti ve bu şiddetin büyüklüğüydü. Demokratik katılım eksikliği ve polis şiddetini bir araya koyduğumuzda kentlilerin yaşamının ne kadar kötüye gittiğini görebiliyoruz. Aklımızdaki soru şu: neden siyasi iktidarlar demokratik protestoları istemiyor ve bu protestolara polis gücüyle karşılık veriyor. Bu soruya yanıt verebilmek için sermayenin bu şehirlerde ne yaptığına bakmak gerekiyor. Sermayenin kentlerde mülksüzleştirme süreçlerinde aktif olduğunu ve şehirlerin zenginlerin yatırım araçları haline geldiğini görüyoruz. Gezi, son derece yabancılaşmış bir ortamda birbiriyle yabancılaşmamış bir yaşam formu yaratma çabasıydı. Savunma hattından yeni bir yaşam biçimi kurmaya geçmemiz gerekiyor. Politik taleplerimizi dile getirebileceğimiz kamusal alanlar yaratmak zorundayız. Gezi parkından çıkılmasıyla, Gezi süreci bitmiş değil. Başka bir sürecin başlangıcına gidilmiştir.”

Fotoğraf: @meldaonur