Bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygulamalarıyla ilgili yüzlerce haber, onlarca yazı yazdık ama böyle büyük bir rezalete tanık olmadık…

Bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygulamalarıyla ilgili yüzlerce haber, onlarca yazı yazdık ama böyle büyük bir rezalete tanık olmadık…

Olayları buraya aktaralım; skandal mı, rezalet mi, yoksa bu bakanlık için sıradan uygulamalar mı, bir de siz karar verin. Biliyorsunuz, okullar parasızlıktan kan ağlıyor. Kısıtlı bütçeyle giderlerin karşılanması mümkün değil.
Bakanlık, geçen yıl bu duruma çözüm için ilginç bir yöntem buldu: Okullar birer işletmeye çevrilecekti. Bunu, okul aile birliklerinin yapmasına karar verildi. Bu doğrultuda, Milli Eğitim Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile geçen yıl nisan ayında bir protokol imzaladı. Buna göre okul aile birliklerine; okullardaki kantin, yemekhane gibi birimleri ve ders saatleri dışında her türlü alanı işletme veya işlettirme hakkı veriliyordu. Bir okulun işletilmesinden elde edilecek gelirin yüzde 70'i yine o okula verilecekti.
Bununla yetinilmeyerek 2004 Kasım ayında Milli Eğitim Temel Yasası değiştirildi. Çünkü o zaman yürürlükte olan yasanın gerekçesinde, okul aile birliklerinin kesinlikle parayla ilgili işlere karıştırılmamasının hedeflendiği yazılıyordu. Tahmin edeceğiniz gibi bizden başka, "o halde yasaya aykırı bir protokolü nasıl imzalamıştınız?" diye soran olmadı.
Ama bakanlıkta bunun yanıtı vardı: Protokolün, 20 yıl önce çıkarılan, devlete ait taşınmazların satılması ve kiralanmasıyla ilgili bir yönetmeliğe göre imzalandığı ileri sürülüyordu.

Buraya kadar işin bilinen yönlerini anlattık. Ama perde arkası daha da ilginç: Sayıştay Başkanlığı 2004 Mayıs ayında bir rapor hazırlıyor. Özetle şöyle diyor: "Bu yönetmeliğe dayalı olarak il özel idarelerine bağlı okulların işletmesi kimseye verilemez. Çünkü o yönetmelik hazineye ait malları düzenler. Yasaya göre bu okulları da ancak il özel idareleri işletebilir."
Milli Eğitim Temel Yasası'ndaki değişiklik ise Sayıştay'ın bu raporundan 6 ay sonra yapılıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de bu yasayı onaylıyor.
Aylarca raporun gereğini yerine getirmeyen bakanlık, 2005 Ocak ayı itibariyle ise Sayıştay'ın raporu doğrultusunda karar almak zorunda kalıyor. İl özel idarelerine bağlı okullara gönderilen yazılarda, Danıştay Başkanlığı'nın raporu doğrultusunda okul aile birliklerinin açtığı ihalelerin feshedildiği bildiriliyor! Bundan böyle bu okullardaki alanları il özel idarelerine bağlı birimler işletecek, gelirin yüzde 65'i idarelere, yüzde 35'i okullara bırakılacak. Bir düşünün: Okullara yüzde 70 gelir vermekle yola çıkan bakanlık, yüzde 35'e razı oluyor.

Acaba Milli Eğitim Bakanlığı, konuyla ilgili yasayı çıkarırken, Sayıştay Başkanlığı'nın olumsuz raporundan haberdar mıydı? Bizce bunu biliyorduysa TBMM'yi, Cumhurbaşkanı Sezer'i ve tüm kamuoyunu aldatmış olduğu ortaya çıkar. Yok eğer haberdar değildiyse, o zaman biz de soruyoruz: Kendisiyle ilgili bir raporu bile alamayan bakanlıkta işler nasıl yürüyor? Sayıştay'ın görüşüne katılmıyorsanız, neden şimdi o doğrultuda karar alıyorsunuz?
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'i bu konuda bir açıklama yapmaya çağırıyoruz.