Cafer Hergünsel, “Bugüne kadar yazdığım kitaplarımda halkın acıları, sorunları, hüzünleri, sevinçleri var… Halkımız da bu hikâyelerde kendisini bulduğu için kitaplarım çok sevildi” diyor.

Tamamı gerçek hikâyeler

KADİR İNCESU

Cafer Hergünsel ile Artshop Yayınları tarafından yayımlanan Geçmişten Geleceğe Emirgan (Anı-İnceleme), Benim Güzel İnsanlarım (Öykü) ve Sarı Zarf (Roman) adlı kitapları üzerine konuştuk.

40 yıldır yaşadığınız Emirgan’ın yapıtlarınıza yansıması nasıl oldu?

Olumlu etkiledi. Emirgan'a geldiğimde Kalfa isimli bir kitabım vardı. Doğanevler’e öğretmen olarak geldim. Abim Emirgan'da oturuyordu. Beşiktaş’a geçince ev ve Emirgan bana kalmıştı. Semtle ilgili peş peşe öyküler gelmeye başladı. Yaşam Sürgünlerini Verirken, Ara Beni Sesini Duyayım adlı kitaplarım geldi peş peşe. Hacı Baba, Necmi Usta, köse Eşref, pamuk helva satan doktor, çok sevdiğimiz Takoz Salih, Sakıp Sabancı hepsi öykü kahramanlarımdı. Öykü günleri de yaptık, Çınaraltı’nda kahramanlar konuştu. Doğan Hızlan karalama defteri ekibini yolladı. Öykü kahramanları ve benimle ilgili programlar yapıldı

Doğan abi şöyle demişti: “Artık Hergünsel ile Emirgan Sait Faik'in Burgaz Adası gibi yazarı olan semtler arasına girdi.”

Emirgan’ı Sevenler Derneği'nin de başkanıyım, Sarıyer, Emirgan, Bebek, Tarabya gibi diğer semtlerle birlikte ortak projelere imza atıyoruz. Emirganlılarla birlikte bir semtin hikâyesini birlikte yazdık.

Emirgan’ın sesi olarak adlandırılmanız ayrı bir sorumluluk yüklüyor mu?

Yüklemez mi? İdealist bir öğretmen yeni gelmiştir müzik sınıfı kuracaktır ve bizi bulur. İki üç gün içerisinde müzik sınıfı kurulur. Emirgan’ın iyi insanları ve okurlarımın katkılarıyla. Avustralya’dan haber gelir. Hasta kız ve hasta anne kimseye dertlerini anlatamazlar, gider buluruz dertlerine çare oluruz. Müthiş bir yardımlaşma ağımız var. Arsalarımızı otopark yapmak isterler, engelleriz. İstanbul’un en güzide okulları yüksek lisanslarını, bitirme ödevlerini Emirgan üstüne yazdığımız kitaplardan yapmak isterler. Bütün semt halkı adeta seferber oluruz ve onları ağırlarız. Muhtarlarımız ve belediye başkanımızla birlikte işbirliği halinde mutlu ve insancıl bir semt yarattık.

Her ne kadar Sarı Zarf roman olsa da yaşadığınız önemli bir dönemi anlatıyor. Neler var Sarı Zarf’ta?

Haksızlığa uğrayan bir öğretmenin öfkesi, direnci, adalet arayışı var. Özel okullardan bile daha başarılı olan bir devlet okulunun yok edilme isteği var. Bunun yanında yılmayan bir öğretmenin gittiği her yerde küllerinden doğup, mutlu ve çağdaş bir okul yaratması var. Velilerle ve halkla el ele verilerek yapılan çok güzel işler var. İdealist öğretmenlerin en güç şartlarda tiyatrolar, laboratuvar ve sera yapmaları var.

Bir yapıtın biyografik özellikler taşıması ve kurgu okuru nasıl etkiliyor?

Okur kitaplarımı sevdi, kendine yakın buldu. Örneğin Kalfa, Yaşam Sürgünlerini Verirken, Ara Beni Sesini Duyayım ve Kadriye’nin birçok baskısı yapıldı. Sarı Zarf, Benim İyi İnsanlarım ve Geçmişten Geleceğe Esintilerle Emirgan kitaplarımın da büyük kitapçıların raflarında olması beni sevindiriyor. Halkın acıları, sorunları, hüzünleri, sevinçleri var kitaplarımda. Halkımız da bu hikâyelerde kendisini bulduğu için çok sevildi. Kitaplarda da mizah olduğu için okunurluk oranı arttı. Çoğu kitap kurdu okurun bu öykülerin ne kadarı kurgu ne kadarı gerçek olduğu ikilemine düşmesi ayrıca sevindirdi. Oysa hemen hemen tamamı gerçek hikâyeler. Öğretici ama didaktikliğe asla kaçmadan… Akıcı bir üslupla sinema ve bilinç akımı tekniğinden faydalanma ve öz biçim dengesini kurma ile kurgu üzerine çalışmalar çok vaktimi aldı diyebilirim.

Pek çok yazar kitaplarını dağıtım ve yayınlatma sorunu yaşıyor. Siz neler yaşadınız?

İlk kitabımı çoğu yazar gibi kendi olanaklarımla bastırdım. Önceleri kitaplarımı koyacak yer bulamıyordum. Neredeyse dağıtımcılara bedava veriyordum. Sonra peş peşe önemli dergilerde öykülerim yayınlandı. İlk kitabım Kalfa’nın tanıtımı Milliyet Sanat ve Yazko Edebiyat’ta çıkmıştı. Dergilerde kitaplarım hakkında çok güzel tanıtım yazıları çıktı. Gazetelerde çıkan yazılar ve televizyon programları artık beni tanınır kılmıştı. Küçük ama hareketli yayınevleri ile çalıştım. Hatta Yaşam Sürgünlerini Verirken adlı kitabımı Fethi Naci ile birlikte hazırladık. Benim için her yer edebiyat her yer imza günüydü. Bugün Emirgan ve Taksim’deki Yazın Sanat, Sarıyer Edebiyat Günleri okuyucularla buluştuğumuz edebiyat vahaları. Bunlara Tüyap İstanbul Kitap Fuarı'nı da ekleyebiliriz. Edebiyatın ve sanatın önemini kitlelere anlatmaya devam edeceğiz.