Taşınacak gazın 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’ye satılacaktır. Bu boru hattını inşa etmek için Türkiye ve Azerbaycan arasında ikili bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma uyarınca yatırımı yapmak ve boru hattını işletmek üzere kurulan şirkette SOCAR’ın payı yüzde 58, BP’nin yüzde 12, BOTAŞ’ın ise yüzde 30’dur

TANAP dedikleri…

Oğuz Türkyılmaz - TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı

Pipeline-Anadolu Transit Boru Hattı) projenin, Azerbaycan (Hazar Denizi)-Eskişehir bölümüne gaz verilmesi nedeniyle, Temmuz ayı içinde yapılması planlanan etkinliğin tarihi, iktidarın talebi üzerine öne çekildi. Ülkeler arası bir doğalgaz boru hattı inşaatının bir bölümünün sonuçlanması, seçim öncesi kamuoyuna iktidar temsilcilerinin kendilerinin özel bir başarı hikayesi olarak sunmaya çabaladığı, gösterişli bir müsamereye dönüştürüldü . Törene katılan Azerbaycan ve K. Kıbrıs Cumhurbaşkanları, Sırbistan ve Ukrayna Devlet Başkanları, bakanlar, Azerbaycan’ın petrol şirketi SOCAR ve TANAP’ın ve enerji şirketlerinin yöneticileri ile üst düzey bürokratlar resmi büyüttüler.

TANAP nedir?
TANAP Azerbaycan’da çıkarılan doğalgazın, Avrupa’daki tüketicilere ulaşabilmesi ve satışı için inşa edilen, Gürcistan-Türkiye üzerinden Yunanistan’a ulaşan, Türkiye’deki uzunluğu 1850 km olan bir doğal gaz boru hattıdır. TANAP’la, Yunanistan-Türkiye sınırına gelecek doğalgaz, TAP (Trans Adriatic Pipeline-Trans Adriyatik Boru Hattı) isimli başka bir boru hattı ile İtalya’ya ulaşacaktır.

TANAP, başlangıçta 16 milyar metreküp gazın taşınması için kullanılacaktır. Ancak hat, 31 milyar metreküp gazın taşınmasına imkan verecek şekilde tasarlanmış olup, önümüzdeki yıllarda Azerbaycan’ın çıkardığı doğalgazın artması halinde, ilave 15 milyar metreküp gazın daha ihracatına imkan sağlayacaktır. Taşınacak gazın 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’ye satılacaktır. Bu boru hattını inşa etmek için Türkiye ve Azerbaycan arasında ikili bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma uyarınca yatırımı yapmak ve boru hattını işletmek üzere kurulan şirkette SOCAR’ın payı yüzde 58, BP’nin yüzde 12, BOTAŞ’ın ise yüzde 30’dur.

Projeye yönelik itirazlar
1. TMMOB Makina Mühendisler Odası, uzun yıllardır yabancı ülke ve şirketlere verilecek boru hattı tesis ve işletme haklarının, ileride ülkemizin egemenliğine müdahale gerekçeleri doğurabileceğine işaret etmekte ve bu nedenle,
-Ülkemizin egemenlik haklarını ve iletimdeki BOTAŞ tekelini zaafa uğratacak olan hiçbir uluslararası transit boru hattı projesine izin verilmemeli,

-TANAP, TURANG ,Türk Akımı vb. projeler yeniden ele alınmalı,

-BOTAŞ ortak da olsa, başka bir devlete, o devletin ulusal ve çokuluslu kurumlarına ve ulus ötesi şirketlere, ülke toprakları üzerinde boru hattı tesis ve işletme hakkı verilmemeli.

demektedir.

MMO’ya göre, başka ülkelerdeki üreticilerin gaz ve petrolünü, ülke çıkarlarına uygun olması ve ETKB ve BOTAŞ’ın uygun görmesi halinde, BOTAŞ’la yapılacak bir işbirliği kapsamında, BOTAŞ tarafından mevcut ulusal gaz ve boru şebekesi üzerinden taşıma bedeli karşılığı taşınabilir. Ancak Türkiye, taşınacak gaz ve petrolün tamamını veya kayda değer bir bölümünü de tercihli ticari şartlarda satın alma ve ulusal ihtiyaçların karşılanmasında kullanmanın yanı sıra ihraç etme imkânına da sahip olmalıdır.

Ancak ,mevcut TANAP sözleşmesi,önerilen bu tasarımın tam aksi yönündedir.

2. TANAP Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun mu?
Türkiye’nin Azerbaycan’dan 2022’ye kadar geçerli olan yıllık 6,5 milyar metreküp bir gaz alım anlaşması vardır.
Öte yanda, ileriki yıllarda gaz ihracatının artması olasılığı gözetilerek, TANAP’ta boru hattı kapasitesi yüksek tutulmuştur.
Türkiye: Yıllık altı milyar m3 gaz alım tahsisi ile ilk dönemde taşınacak 16 milyar m3 gazın yüzde %37,5’ini, ikinci aşamada taşınacak 22 milyar m3 gazın yüzde %27,3’ünü, son aşamada ise taşınacak 31 milyar metreküp gazın yüzde %16’sını TANAP’tan çekebilecektir.

Diğer yanda, %30 ortaklık payından ötürü BOTAŞ, TANAP’ın tüm yatırım harcamalarında %30 yükümlüdür. Gelecekte olabilecek arzı karşılama düşüncesi ile yüksek tutulan boru hattının kapasitesinin Türkiye’ye ayrılan bölümünün yetersizliği kuşkusuzdur.

3. Taşıma fiyatlarının yüksekliği
TANAP kapsamında Azerbaycan’dan ithal edilecek gazın alış fiyatının, Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği benzer vasıftaki gazın alış fiyatından yüzde 12 daha ucuz olması öngörülmüştür.

Fiyatta sağlanan bu küçük indirime karşın, BOTAŞ’ın %30 ortağı olduğu bu şirketten satın alacağı her bin metre küp gaz için, Eskişehir tesliminde 78 dolar, Trakya’da teslim alması halinde ise 103 dolar, taşıma parası ödeyecektir.
Oysa, Türkiye’nin Azerbaycan ile yaptığı diğer cari sözleşme ile ithal edilen Azeri gazının, Türkiye girişinden tüketim noktasına taşıma bedeli, EPDK tarafından bin metre küp için 32 TL, yaklaşık 7.1 dolar olarak belirlenmiştir. Başka bir ifade ile TANAP’ın BOTAŞ’tan tahsil edeceği taşıma bedeli, BOTAŞ’ın kendi müşterilerden tahsil ettiği rakamın11-14.5 katıdır. Bu kayda değer bir dost kıyağı (!) olsa gerek.

Bu fahiş taşıma bedellerinin, Rusya’dan ithal edilen doğal gazdan %12’lik indirimle dengelenebilmesi için Rusya’nın Türkiye’ye doğalgaz satış fiyatının 567-767 dolar/1000 metreküp üzerine çıkması gerekecektir. LNG arzındaki artış ve fiyatlardaki genel seyir dikkate alındığında da, bu gerçekçi bir beklenti değildir.

Bu veriler bu işten kârlı çıkanların, ülkemiz ve insanları değil, gazın çıkarıldığı Şah Denizi’ndeki sahanın hissedarları ve SOCAR olduğunu ortaya koymaktadır. SOCAR’IN Türkiye’de giderek yoğunlaşan etkinlik ve ağırlığı da (PETKİM, Star Rafinerisi, gaz temin ve Ticareti vb) göz önünde bulundurulmalıdır.

Ne yapılabilir?
1. Türkiye-Azerbaycan ile TANAP başta olmak üzere enerji girdileri dış alım ve satışını yeniden tartışma ve görüşme konusu yapmalıdır.

2. Yüksek taşıma bedelleri düşürülmeli, alım fiyatları da gerçekçi ve makul düzeylere çekilmelidir.

3. Bu konularda mutabakat sağlandıktan sonra TANAP’tan alınacak gazın yıllık miktarının arttırılmasına, mevcut yıllık 6.5 milyar metreküplük dış alım sözleşmesinin ülke çıkarları gözetilerek uzatılmasına, gaz alım bedellerinin bir bölümünün mal ve hizmet ihracatıyla ödenmesine olanak tanınmasına ve Azerbaycan’ın Türkiye’nin gaz temini içindeki payının arttırılmasına ve Rusya ile İran’ın paylarının azaltılmasına çalışılmalıdır.

Yukarıda anlatılanlar bütün bu hatalı karar ve uygulamalardan sorumlu olan siyasi iktidarın; iddialarının aksine bu işleri bilmediğini, bu işin ehli değil acemisi olduğunu ortaya koymaktadır.