Tanımak yetmez
Gazze’deki soykırıma karşı halkların artan tepkisi, Batılı ülkeleri ‘İsrail’e koşulsuz destekten’ Filistin Devleti’ni tanımaya itti. New York’taki BM Genel Kurulu’nda gündem, iki devletli çözüm. Giderek yalnızlaşan İsrail’e yönelik somut adımlar atılmadıkça Filistin’i tanımak, sembolik kalacak. ABD’nin desteğiyle tehdit saçan İsrail’in Gazze’deki katliamları ise tüm hızıyla sürüyor.

Dış Haberler Servisi
Filistin ve İsrail için dönüm noktası niteliğindeki Birleşmiş Milletler’in (BM) 80’inci Genel Kurulu ABD’nin New York kentinde başladı. Batı ittifakının önde gelen üyeleri Fransa ve İngiltere dâhil çok sayıda devletin tanıma kararının yankısı altında başlayan kurulda İsrail’in yalnızlığı daha da arttı.
İsrail işgali altında bulunan Filistin Devleti’ni, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) bağımsızlığını ilan ettiği 15 Kasım 1988’den bu yana Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülkeden 147’si tanıdı. İngiltere, Kanada, Avusturalya ve Portekiz’in genel kuruldan bir gön önceki tanıma kararıyla birlikte bu sayı 151’e yükseldi.
Genel Kurul’da Fransa ve Suudi Arabistan’ın girişimiyle “Filistin sorunun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanması” başlıklı uluslararası konferansta 6 ülkenin daha Filistin’i devlet olarak tanıması bekleniyor.
Bunlar arasında Fransa, Belçika, Lüksemburg, Malta, San Marino ve Andorra yer alırken Filistin Devleti’ni tanıyan ülke sayısı 157’ye yükselecek.
7 Ekim 2023’ten sonra listeye katılan ülkeler arasında Barbados, Jamaika, Trinidad ve Tobago, Bahama Adaları, İrlanda, Norveç, İspanya, Slovenya, Ermenistan ve Meksika yer alıyor.
Kanada, Filistin Devleti’ni resmen tanıyan ilk G7 ülkesi olurken Fransa ve İngiltere’nin de adımları sonrası BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında Filistin’i ülke olarak tanımayan tek ülke ABD kaldı.
MACRON’DAN ‘ŞART’
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York’ta Suudi Arabistan ile başkanlık edeceği “Filistin meselesine çözüm bulunması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi” konferansı öncesi, Hamas’ın Gazze Şeridi’nde tutulan esirleri serbest bırakmasının Filistin’de büyükelçilik açmanın “açık bir şartı” olduğunu söyledi.
ABD medyasına konuşan Macron, bunun “barış süreci kapsamında savunacakları bir dizi ön şartın ilki olacağını” belirterek “Filistin devletini tanımak, bugün bu duruma siyasi bir çözüm getirmenin tek yoludur” diye konuştu. İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını sert sözlerle eleştiren Macron, “Gerçekte olan şu: Çok sayıda sivil öldürülüyor ve insanların zorla yerlerinden edilmesi planlanıyor. Bu büyük bir hata” dedi.
Macron, Gazze Şeridi’ndeki tüm Filistinlilerin tahliyesini içeren muhtemel bir plana tepki göstererek, “Bunu ‘delilik’ olarak niteliyorum. Biz, böyle bir projeye, göz yummayacağız” diye konuştu. Netanyahu’nun Paris’i “antisemitizmi körüklemekle” suçlamasına yanıt veren Macron “Ben, antisemitizmi antisiyonizmle eşdeğer kabul eden ilk Fransız Cumhurbaşkanıyım” dedi.
HAMAS’SIZ GAZZE PLANI
İsrail’in Gazze’deki saldırıları ve işgali tüm hızıyla sürerken ateşkes ve rehinlerin serbest bırakılması müzakerelerinin defalarca başarısız olması, iki devletli çözüm umutlarını azalttı. Ancak iki devletli çözüme ilişkin BM’deki çalışmalar son dönemde hız kazandı.
Bu doğrultuda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın girişimiyle ilk toplantı 28-30 Temmuz’da gerçekleşti.
Toplantıda kabul edilen ve “iki devletli çözüm için yol haritası” olarak görülen “New York Deklarasyonu”, Gazze’de acil bir ateşkesi, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılmasını ve egemen bir Filistin Devleti’nin tanınmasını öngörüyor. Deklarasyon, Gazze’de acil bir ateşkesin yanı sıra re Hamas’ın silahlardan arındırılması, Hamas’sız bir Filistin yönetimi ve İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ile toplu güvenlik garantileri verilmesi çağrısı yapıyor.
SEMBOLİK KALACAK
Filistin Devleti’nin tanınmasına yönelik adımlar, bir dönüm noktası olarak görülse de özellikle Batı ülkelerinde artan tepkileri dindirmeye yönelik “sembolik” kalacağı endişeleri sürüyor. Filistin’in tanınmasına kısa vadede İsrail’in soykırımını derhal durduracak, uzun vadede ise eylemlerinin hesabını vermesini sağlayacak pratik eylemlerin eşlik etmesi gerekiyor.
Ancak Batı başkentlerini İsrail’e yönelik” koşulsuz destekten” Filistin Devleti’ni tanımaya götüren bu süreç, meydanlarda yankılanan boykot ve yaptırım çağrılarının hayata geçirilmesi için yasal zemini sağlamlaştırıyor.
Hafta Başında BM’ye bağlı bir soruşturma komisyonunun İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı “soykırım gerçekleştirdiğini” belgelemesi, İsrail’e yönelik uluslararası baskının artacağının bir işareti olarak öne çıkıyor.
WASHINGTON ARKASINDA
Ancak tüm bu çabalar, İsrail’e askeri, siyasi ve diplomatik desteği süren ABD, Filistin Devleti’ni tanımadıkça büyük oranda sembolik kalmaya devam edecek.
Gazze’deki soykırıma karşı binlerce kez sokaklara inen halkların baskısı Filisitin’i tanıma kararı alan Batılı güçlerin sürece yeni bir soluk getirmeyi umarken ABD’nin desteğini arkasına alan İsrail hükümeti misilleme sözü verdi.
Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasp eden ve 7 Ekim sonrasında bölgeye yönelik şiddetini iyice artıran İsrail hükümeti, söz konusu ülkeleri Filistin’i tanıma kararından alıkoymak için Batı Şeria’yı ilhakla karşılık verebileceği mesajlarını yineliyor.
İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Danny Dannon da “sirk” olarak nitelendirdiği pazartesi günkü konferansı hem İsrail’in hem de ABD’nin boykot edeceğini söyledi.
‘MİSİLLEME’ SÖZÜ
ABD’nin desteğiyle İngiltere, Kanada ve Avustralya’ya meydan okuyan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Filistin Devleti’nin tanınması girişimlerine karşı koyacaklarını söyledi. Netanyahu, bu hafta ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme sonrası yanıt vereceğini söyleyerek “Bekleyin ve görün” sözleriyle Batı Şeria’yı ilhak tehdidinde bulundu.
Trump’ın desteği olmadan, Netanyahu’nun İsrail’in nasıl karşılık vereceğine dair pek az seçeneği var. Ancak Netanyahu, tek ihtiyacı olduğunu düşündüğü ve açıkça sahip olduğunu işaret ettiği bu destekle, hemen her şeyi yapabileceği görüşünde.
ABD’NİN ETKİSİ AZALIYOR
Netanyahu’nun artan tehditlerine yol açan Filistin Devleti’nni tanınması, ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin boyutunun yanı sıra Washington’ın müttefiklerine yönelik sınırlı etkisini de gözler önüne seriyor.
Dışişleri Bakanı Marco Rubio, geçen hafta İsrail ziyaretinde Avrupa hükümetlerini ve diğer ülkeleri, Filistin’i tanıma adımı konusunda “uyardıklarını” belirterek, bu ülkelerin Netanyahu hükümetinden “sert karşılık alabileceklerini” söylemişti. Ancak söz konusu hiçbir ülke karardan geri adım atmadı.
***
‘TERÖRİST’ COLANİ’DEN BM KÜRSÜSÜNE
Suriye’de yönetimi ele geçiren cihatçı HTŞ’nin lideri Muhammed Colani (Ahmed Şara), BM Genel Kurulu için ABD’nin New York kentine ulaştı. Bu, 1967’den bu yana bir Suriye liderinin ilk kez Genel Kurul’a katılımı olarak kayda geçti. Şara’nın birçok devlet başkanı ve heyetle ikili görüşmeler yapması bekleniyor. Ziyaretin en kritik başlıklarından biri, Suriye’ye yönelik yaptırımlar. Washington yönetimi, Trump döneminde başkanlık yetkileriyle bazı yaptırımları hafifletmişti.
***
BM NE İŞE YARIYOR?
Filistin topraklarının devlet statüsü kazanmak için en iyi yolun uluslararası tanınma olduğu savunuluyor. Bunun uygulanabilmesi için, her ne kadar İsrail’in son iki yılda yaptıklarıyla otoriteyi tesis edemeyen ve küresel krizleri engelleyemeyen işlevsiz bir yapı olduğunu ortaya koysa da en etkili platform olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkan Batılı ülkelerin liderliğinde “uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması” amacıyla oluşturulan BM öne çıkıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD’nin vize vermeyi reddetmesi nedeniyle 80’inci Genel Kurul’a gidemeyecek. Ancak BM, Abbas’ın video konferans yoluyla konuşma yapmasına izin verdi.
Filistin Özerk Yönetimi’nin BM’ye “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü için yaptığı başvuru 2012 yılında kabul edildi. Filistin’in tam üyelik için Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD’den oluşan BMGK’deki 5 daimi üyenin onayına ihtiyacı var. ABD son dönemde bu yönde yapılan tüm girişimleri reddetti.
***
ADIM ATILMAZSA BOŞ BİR JEST OLARAK KALACAK
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), İngiltere hükümetinin Filistin Devleti’ni tanıma kararının, Gazze'deki İsrail soykırımına ve onlarca yıldır süren işgaline son vermek için somut adımlarla desteklenmediği takdirde “boş bir jest” olacağını söyledi.
Af Örgütü'nün kriz müdahale yöneticisi Kristyan Benedict tanınmanın önemli olduğunu ancak “sadece sözlerin vahşeti durdurmayacağı” uyarısında bulundu. İngiltere'yi İsrail'e silah ihracatını durdurmaya, savaş suçlarına karışan yetkililere yaptırım uygulamaya, yerleşim yerleriyle ticareti kesmeye, İsrail'i kıtlıkla mücadele eden Gazze'ye uyguladığı ablukayı kaldırmaya ve apartheid sistemini yıkmaya çağırdı. “Tanıma, gerçek hesap verebilirliğe bağlanmalı” diyen Benedict, herhangi bir siyasi çözümün insan haklarına ve uluslararası adalete dayandırılması gerektiğini vurguladı.
***
FRANSA’DA 21 BELEDİYE FİLİSTİN BAYRAĞI ASTI
Fransa’da Fransa İçişleri Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen 21 belediye, Sosyalist Parti lideri Olivier Faure’nın çağrısıyla binalarına Filistin bayrağını astı. Paris yakınlarındaki Saint-Denis Belediye Binası’nın önünde, Fransız ve Avrupa Birliği bayraklarının yanında Filistin bayrağı dalgalandı.
***
SOKAKLARDA AMBARGO TALEBİ
İtalya’da, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımı protesto etmek için ulaşımdan eğitime birçok alanda çalışanlar ve öğrenciler genel greve gitti. Protestolarda Gazze’de derhal ateşkes sağlanması talep edilirken İtalya hükümetine İsrail ile tüm ilişkileri kesme çağrısı yapıldı. Gösteride İsrail ablukasını kurmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu’na destek mesajı verildi. İspanya’nın Malaga kentinde bir araya gelen yüzlerce kişi, İsrail’in Gazze’ye yoğunlaşan saldırılarını kınayarak İsrail’e silah ambargosu uygulanmasını ve ticari ilişkilerin kesilmesini talep etti. Fransa’nın Toulouse kentinde ise sol parti Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) çağrısıyla Gazze ile dayanışma gösterisi yapıldı.


