Çıkar, neden çıkmasın? İspanya devleti en zengin bölgesini Katalanlara bırakacak kadar aklını yitirmiş değil. İspanyol sermayesi de. Ülkenin “birlik ve beraberliği” gibi sihirli bir ilkeyi söyleye söyleye Katalan topraklarına asker çıkarabilir. Nasılsa Anayasası buna izin veriyor, Avrupa Birliği arkasında, İtalya’nın, Fransa’nın desteğini kazanmış durumda. Destek daha da çoğalabilir.

Katalan liderler elbette bağımsızlık kararı ile bunun ilanının ne tür sonuçlar doğuracağının farkındaydılar. Katılım az da olsa referandumda oy kullananların yüzde 90’ının desteğini aldılar. Faşist Franco döneminde gasp edilen kültürel haklar başta olmak üzere kimi haklarının 73 anayasası ile “demokrasiye” geçildikten sonra yeniden verilmesi bile Katalanların kendilerini İspanyollardan ayrı görmelerini engellemedi. Sanıldığı gibi sadece zengin bir bölge oldukları için ayrılmak peşinde değiller Katalanlar. İspanyol milliyetçilerinin ciddi anlamda hışmına uğradılar. Çok basit bir örnektir ama Katalanların ünlü içkileri Cava’yı İspanyol milliyetçileri “bölücü içkisi” diyerek içmezler hiçbir zaman. Katalanlar başından beri kendilerine “millet” statüsü verilmesini istedi. Kendi, limanlarını işletmek, vergi toplamak, dolayısıyla toplanan vergileri diledikleri alanda kullanmak gibi talepleri oldu. Yargıda da daha fazla bağımsızlık istediler. Bu taleplerin hiç birisi aslında ayrılma amaçlı değildi. İspanya eski Başbakanı Zapatero bunun farkında olan bir politikacıydı. Bu talepleri yerinde bulduğu için Meclis’te tartışılmasını önermişti . Ama bu öneri bile İspanyol milliyetçilerinin büyük tepkisini çekmişti.

Mesele dışarıdan bakıldığı gibi değil. Yereli merkeze tabii kılmaktan ibaret bir sorun olarak görülemez bu. Kendisini ayrı bir millet olarak kabul ettirmek isteyen bir topluluğun etnik aidiyetine saygı başta olmak üzere, bu aidiyetten kaynaklanan hakların tanınması çabası var ortada. “Özerklik verdik bununla yetinin” demek gerçekçi değil. Yukarıda özetlediğim talepler de yerine getirilmesi halinde merkezi hükümete çok şey kaybettirecek talepler olarak görülemez. Katalanların asıl yakınması şu: bölgenin zenginliğini Madrid alsın, ama aldığı kadarının karşılığını bölgeye versin. Madrid’in bunu yıllardır yapmadığını biliyoruz.

Tanklar yürümesin elbette ama bir müzakere zemini bulunmazsa o tanklar yürüyecek. Çünkü İspanyol egemen devletinin Katalanlara boyun eğmesi durumunda Avrupa’da oluşturulmuş “ulus devletler” kendi içlerindeki birliğin dağılması konusunda kötü bir örnekle karşılaşacaklar. İtalya, sembolik olarak değerlendirilen, iki bölgesiyle ilgili referandumu atlattı, ama Fransa şimdilik dondurulmuş Korsika sorunuyla bu kez silahlı değil ama referandum yoluyla yeniden karşı karşıya kalabilir. Kendi geleceği konusunda zaten ciddi kaygılar taşıyan Avrupa Birliği’nin Katalonya’nın bağımsızlığını tanımayacağını krizin hemen başında ilan etmiş olması da “dağılma” korkusunun bir yansımasıdır kuşkusuz.

Avrupa sanıldığı gibi ulus devlet sürecini bitirmiş bir kıta değil. Ulus devlet öncesi sorunları hala yaşayan ülkeler var bünyesinde. Bu ülkelerde asimile edilmiş ya da istekleri dondurulmuş toplulukların taleplerin ne zaman patlak vereceği belli olmuyor.

Anayasasının ordusuna müdahale hakkı verdiği İspanya Katalonya’ya asker çıkarabilir. Ekonomisi zaten çok kötü olan ülke, en zengin bölgesini kaybetmeyi göze alamaz. Katalonya burjuvazisinin de İspanya burjuvazisiyle çıkar birliğinin bölgenin bağımsızlığına engel teşkil ettiğini unutmamak gerek. Katalonya burjuvazisinin Madrid tanklarına destek vereceği de kesindir.

Avrupa, bir kez daha savaşa tanık olabilir. Eski kıta sanıldığı gibi, hiç bir zaman “barış” coğrafyası olmadı. İspanya, eğer tanklarını yola çıkarmazsa bu bir dahaki savaşa kadar sakin kalacağı anlamına gelecektir kıtanın. Ama İspanya ordusu Katalonya yerel hükümet binalarına el koymak için çoktan yola çıkmış da olabilir.