Tarih yazan ‘normal’ biri

Eren TUTEL

“Bu yaşta parasız bir hayat çöp
gibi. İşe ihtiyacım var”

Rekordan rekora koşan Liverpool’un başarısında başrolü paylaşanlardan biri olan Andrew Robertson yedi yıl önce sıkıntılı bir anında Twitter hesabından üstteki paylaşımı yaparak içini dökme ihtiyacı hissetti. Şu sıralar 25 yaşında olan Robertson aradan geçen yedi senede muhtemelen aklına gelemeyecek kadar çok para kazandı. Paradan daha da önemlisi İskoç sol bek henüz kariyerinin başında olmasına rağmen arkasında çok önemli bir miras bırakmış durumda.

Robertson (takım arkadaşı Trent Alexander-Arnold’la beraber) kazandığı kupaların yanında şimdiden futbolun modern tarihinin önemli bir figürü. Yaptıklarıyla kanat bek tanımını değiştiren İskoç oyuncu, ciddi bir sakatlık geçirmediği takdirde futbolseverlerin gözlerinin pasını silmeye uzun yıllar boyunca devam edecek.

Peki Robertson’ı ve Liverpool’u bu kadar özel kılan ne? Kırmızılar son yılların kusursuza en yakın takımını oluştururken neleri doğru yaptı? Bu sorulara cevap ararken zamanı biraz geriye sarmamız gerekiyor. Çoğu Liverpool taraftarı için artık ‘kutsal’ bir tarih olan 8 Ekim 2015’e gidiyoruz. O tarihte Brendan Rodgers’la yollarını ayıran Liverpool, takımın başına getirdiği Jürgen Klopp’la beraber yeni bir döneme adımını attı.

GODOT’YU BEKLERKEN...

Borussia Dortmund’u küllerinden zirveye taşıyan Alman menajer, yine uzun süredir başarıyı Godot’yu bekler gibi bekleyen bir kulübün başındaydı. Geçmişi şampiyonluklarla ve şaşalı zaferle dolu büyük bir kulübün uzun süren başarısızlığı ve bir önceki sezon dramatik şekilde kaçan şampiyonluk sonrası yaşanan travma Klopp’un ne kadar zor bir görev aldığının kanıtıydı. Zaman zaman zorlansa da bu görevi an itibariyle bir destana çeviren tecrübeli antrenör, aradan geçen dört seneye; 1 Şampiyonlar Ligi, 1 Süper Kupa ve 1 Kulüpler Dünya Şampiyonluğu sığdırmayı başardı. Bu sezon Premier Lig’de oynadığı 21 maçın 20’sini kazanan yenilmez bir takım ortaya çıkaran Klopp, olağanüstü bir durum olmadığı takdirde Kırmızılar’ın 30 yıllık şampiyonluk hasretine de son verecek. Özetle, Alman teknik adam yine başardı; hem de tarihin en görkemli takımlarından birini oluşturarak…

Kendini sürekli yenileyen, taktisyenliği tartışılmaz bir seviyede olan Klopp’u benzersiz kılan ise futbolcularıyla kurduğu iletişim. Özelikle modern çağda antrenörlerin en büyük problemi olan Z Kuşağı’nı anlayamama durumu onun için çocuk oyuncağı gibi.

O, sürekli gülen yüzüyle, pozitifliğiyle ve kocaman gözlükleriyle X’ten Z’ye her kuşağın sevdiği bir figür. Bu yüzden oyuncuların onun tedrisatında en üst seviyeye adım atmasını doğal karşılıyoruz. 18 yaşında parasızlıktan yakınan Andrew Robertson, yetenekli ama dikiş tutturamayan Mohammed Salah, Trent Alexander Arnold, Sadio Mane, Roberto Firmono, Robert Lewandowski, Marco Reus ve diğerleri... Hepsini zirveye taşıyan kendi deyimiyle ‘The Normal One’ (Normal Biri) Klopp oldu.

KEATİNG GİBİ

O, kült film Ölü Ozanlar Derneği’nde Robin Williams’ın canlandırdığı John Keating karakteri gibi. Öğrencileri onu o kadar seviyor ki onun için her zaman daha iyi olmaya hazırlar. Her ne kadar kendine ‘normal’ dese de Klopp’u bu kadar özel kılan ve futbol tarihinin sayılı teknik adamlarından biri yapan da bu.

Son olarak, en zor durumlarda bile pozitif bir ortam yaratabilen Klopp, işleri çirkinleştirmeden, rakibini aşağılamadan, bağırarak değil güler yüzle de başarılı olunabileceğinin canlı kanlı bir kanıtı. Hayatın birçok alanında olduğu gibi futbolda da hamasetten ve olumsuzluktan beslenen bizler için örnek alınması gereken bir model.