Dış ticaret açığı ağustosta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 159,9 artarak 11,2 milyar dolara ulaştı. Böylece aylık bazda tarihin en yüksek açığı verilmiş oldu. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre açık korkutucu düzeyde.

Tarihi dış açık
Fotoğraf: Depophotos

Ekonomi Servisi

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "düşük faiz-yüksek kur" söylemi ihracatta umulan artışı sağlamazken, ülke tarihinin en büyük dış ticaret açığının oluşmasına neden oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ağustos ayına ilişkin dış ticaret istatistiklerine göre dış ticaret açığı ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 159,9 artarak 4,31 milyar dolardan 11,2 milyar dolara yükseldi. Böylelikle aylık bazda tarihin en yüksek dış ticaret açığı kaydedildi.

‘Yeni ekonomik model’ ile yükselen kurla birlikte ihracatın artıp döviz bolluğuna sebep olacağı, bunun da enflasyonu düşüreceği bekleniyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Kur yükseldiği halde ithalat daha hızlı arttı ve cari açık da büyüdü.

İhracat 2022 yılı ocak-ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,2 artarak 165 milyar 608 milyon dolara çıktı. Aynı dönemde ithalat ise yüzde 40,7 artarak 239 milyar 43 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Ağustos döneminde dış ticaret açığı yüzde 146,3 artarak 29 milyar 817 milyon dolardan, 73 milyar 435 milyon dolara yükseldi.

İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Ağustos döneminde yüzde 82,5 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 69,3’e geriledi.

ENERJİ İTHALATI FATURASI İKİYE KATLANDI

Artan döviz kurunun etkisiyle, Ocak-Ağustos döneminde enerji ithalatına harcanan para, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100 arttı. Türkiye’nin 2021 yılı Ağustos ayında ödediği 4 milyar 368 milyon 373 bin dolarlık enerji ithalatı faturası bu yılın aynı ayında 8 milyar 734 milyon 486 bin dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı ağustos ayında 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ağustos ayında Almanya’ya yapılan ihracat 1,7 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla 1,5 milyar dolar ile ABD, 1,3 milyar dolar ile Irak, 1,1 milyar dolar ile Birleşik Krallık, 949 milyon dolar ile Rusya takip etti.

İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,3’ünü oluşturdu.

Ocak-Ağustos döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 13,8 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla11,4 milyar dolar ile ABD, 8,6 milyar dolar ile Irak, 8,6 milyar dolar ile Birleşik Krallık, 8,4 milyar dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,6’sını oluşturdu.

tarihi-dis-acik-1070067-1.

RUSYA’DAN 6,3 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT

İthalatta Rusya ilk sırayı aldı. Ağustos ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 6,3 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 4,1 milyar dolar ile Çin, 2,5 milyar dolar ile Almanya, 1,7 milyar dolar ile İsviçre, 1,3 milyar dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 47,9’unu oluşturdu. Ocak-Ağustos döneminde de ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Rusya’ya yapılan ithalat 38,4 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 28,3 milyar dolar ile Çin, 15,3 milyar dolar ile Almanya, 10,3 milyar dolar ile ABD, 9,1 milyar dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 42,3’ünü oluşturdu.

***

SÜSLÜ CÜMLELER GERÇEKLE ÖRTÜŞMÜYOR

İlk kez 11,2 milyar gibi korkutucu düzeyde bir dış ticaret açığıyla karşılaşıldığını ifade eden İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “Ağustos’ta ihracat artış yüzde 18,2 olarak açıklandı. Dünyada görülen enflasyon göz önüne alınıp yüzde 10 varsayılırsa Türkiye’nin ihracatı çok sınırlı diyebiliriz. İthalatın ise yüzde 40’lık bir sıçramayla 32 milyarın üzerine gittiği görülüyor. Endişe verici gelişme ihracat ve ithalatın birbirlerini karşılama oranlarının yüzde 65,6’ya kadar düşmesi. Türkiye’de ekonomi, ihracat ve ithalatın birbirini karşılama oranı yüzde 65’lere düştüğünde ödemeler dengesi açısından sıkıntıya düşer. Bu oran yüzde 80-85’lere geldiğinde göreceli olarak hafiflemiş demektir. Bir kere daha denge kaynaklı krize sürüklendiğimizi söyleyebiliriz” dedi.

CARİ AÇIĞI FİNANSE ETMEK ZORLAŞACAK

Kozanoğlu, dış ticaret açığının yılsonunda 100 milyar doları aşacağını ve bunun Orta Vadeli Plan’da da 105 milyar olarak öngörüldüğünü kaydederek, “Cari açık da 50 milyar dolara dayanacak. Kredi risk priminin (CDS) 784 puan ile yüzde 8 olduğunu da düşünecek olursak dünyada faizlerin hızla arttığı göz önüne alınınca borçlanma maliyeti yüzde 11-12’lere sıçrar. Bu da cari açığı finanse etmenin daha yavaş ve maliyetli olacağı anlamına gelir” şeklinde konuştu.

Dış ticaret açığı gündeme geldiğinde ekonomi yönetiminin enerji fiyatlarından bahsetmeye başladığını aktaran Kozanoğlu, “Türkiye’nin sadece enerji ve altında değil, bunların dışında da ithalatı artıyor. Bu artış ağustosta yüzde 16’lara ulaştı. Yalnızca enerji ürünleri ve altının dışındakilere bakılsa bile 1,8 milyarlık bir açık var” diye konuştu.

YARATICI YIKICILIKTAN SÖZ EDİLMESİ GÜLÜNÇ

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin önceki gün yaptığı konuşmada Avusturyalı iktisatçı ve siyaset bilimci Schumpeter’in ifadelerini kullanarak yaratıcı yıkıcılıktan bahsettiğini dile getiren Kozanoğlu, “İhracata baktığımızda yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki payı yüzde 2,92’a kadar düştü. Türkiye’nin ihracattaki bir numaralı kategorisi düşük teknoloji haline geldi. Bunları üzüntüyle gözlemliyoruz. Nebati’nin ucuz emek gücüne dayalı ekonomide yenilikten ve yaratıcı yıkıcılıktan söz etmesi gülünç” ifadelerini kullandı.

Kozanoğlu, “Dış ticaret açığı ve cari açığın artması döviz sıkıntısı getirir ve Türk lirası değerini kaybetmeye devam eder. Türk lirasının değer kaybetmesi haliyle enflasyonu çok etkiliyor ve halkın alım gücü düşüyor. Türkiye ekonomisi büyük ölçüde ithalata bağlı olduğundan cepler yanmaya devam edecek. Bu verileri günlük hayattan bağımsız düşünemeyiz” diyerek geçim sıkıntısının daha da artacağına işaret etti. Bakan Nebati’nin sözlerinin peşinden gelen verilerin ekonominin yavaşladığını, sanayi üretiminin ve perakende satışın düştüğünü, kredi artış hızının zayıfladığını kanıtladığını ve bunların durgunluk içinde enflasyona neden olacağını söyleyen Kozanoğlu, “Çözüm yerine entelektüel kalibrelerinin ispat etmeye çalışıp ünlü ekonomistlerden alıntılar yaparak ‘ben bu işi bitireceğim’ imajı vermeye çalışıyorlar. Ancak süslü cümleler gerçeklerle örtüşmüyor” dedi.