İstanbul’da bir tarihi bina daha yok olmanın eşiğinde. Arkeolog Yavaşçay yıkılmak üzere olan tarihi Kazlıçeşme Dokuma Fabrikası’nın önemine değindi.

Tarihi fabrika yıkılıyor
Fotoğraf: BirGün

Umut SERDAROĞLU

İstanbul Zeytinburnun’da yer alan tarihi Kazlıçeşme Dokuma Fabrikası, diğer adıyla Yedikule Pamuk İpliği Fabrikası yıkılmanın eşiğinde. 1800'lü yılların sonunda açılan ve 1970’li yılların sonuna kadar faaliyet gösteren fabrika korunmadığı için yıkılmış birkaç duvardan ibaret durumda. Tarihi fabrikanın içler hacısı son halini BirGün’e anlatan Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, bina korumaya alınmadığı takdirde Türkiye’nin önemli bir değerinin daha yok olacağını söyledi.

BÜTÇE AYIRMIYORLAR

Fabrika’nın İkinci Abdülhamit tarafında yapıldığını söyleyen Ömer Faruk Yavaşçay, “Fabrikanın yapımı 1890 yılında aslen İzmirli olan İngiliz ve Fransız iki aile tarafından gerçekleşti. Fabrika, hazırlık işlerinin ardından 1890 yılında imalata başlıyor. Fabrikada 1970’li yılların sonuna kadar yılda 200 bin paket kadar iplik üretiliyor. Ancak kapatılmasının ardından fabrika ortada kalıyor. Zaman içinde fabrika çevresel etkiler nedeniyle de yavaş yavaş yıkılmaya başlıyor. Şu an fabrika sadece baca ve birkaç duvardan ibaret” dedi.

Bu tür tarihi yapıların korunmasında ülkede belirli zorluklar yaşandığını dile getiren Arkeolog Yavaşçay şöyle devam etti:

“Bazı tarihi yapılar mal sahibinde olduğu için sıkıntılar çıkabiliyor. Hem satmayıp hem de oranın dokunulmasına izin vermeyebiliyorlar. Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ayrılan bütçenin de diğer bakanlıklara göre çok az alması bu tür yapıların yok olmasına neden olabiliyor. Türkiye’de restore edilmesi gereken yüzlerce hatta binlerce yapı var ancak bunların restorasyonlarını sağlayacak ya da bu yapıları satın alabilecek bir bütçe yok.”

Ömer Faruk Yavaşçay, Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, Arkeolog

RESTORASYAN SORUNU

Bazı tarihi eserlerin de yanlış restorasyon nedeniyle tarihi dokusunu kaybettiğinin vurgulayan Yavaşçay, “Bazı firmalar restorasyon yaparken tamamen eski haline çevirmeye çalışıyorlar. Bu çok yanlış çünkü eser yıllar içinde değişim geçiriyor ve bu yüzden ilk günkü haline getirilemez. Yıllar içinde değişen şeklinin korunması lazım. Renk tonu ellenmemesi lazım, eğer ellenirse yeniden yapılmış bir binadan farkı kalmaz. Örneğin İstanbul’daki surlarda restorasyon sürecinde daha fazla yıkımın önüne geçilmesi lazım öncelikle. Ardından hangi taşlar kullanıldıysa yine onlar kullanılmalı. Ancak bazen fiyatı yüksek olduğu için farklı taşlar kullanılabiliyor” dedi.