Tarihin en büyük işçi kırımı

EMEK SERVİSİ

İstanbul Kadıköy’de açıklama yapan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, eylülde en az 177, bu yılın ilk dokuz ayında ise en az bin 493 işçinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Süreyya Operası önünde yapılan açıklamada, eylül ayına ilişkin iş cinayetleri raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre;


♦ Eylül ayında çalışırken hayatını kaybeden işçilerin 6’sı çocuk, 7’si kadın, 5’i göçmendi. Göçmen işçilerin 3’ü Suriyeli, 2’si Afganistanlıydı. Eylülde ölen işçilerin yalnızca 4’ü sendikalıydı.

♦ Koronavirüs yine ölüm nedenleri arasında ilk sıradaydı. 46 işçi koronavirüs, 38 işçi trafik/servis kazası, 25 işçi ezilme/göçük, 20 işçi kalp krizi ve 11 işçi yüksekten düşme nedeniyle can verdi.

♦ En çok ölümün meydana geldiği işkolları sıralamasında önemli bir değişiklik yaşandı. Sağlık, inşaatı bile geçerek sıralamada ikinci sıraya yerleşti. Tarımda 38 işçi, sağlıkta 30 işçi, inşaatta 28 işçi, ticaret/büroda 23, taşımacılıkta ise 17 işçi yaşamını yitirdi.

♦ En çok iş cinayeti Ankara’da gerçekleşti. Ankara’da 12, Konya’da 10, Bursa’da 9; Antalya, İzmir, İstanbul, Adana ve Denizli’de ise 7’şer işçi hayatını kaybetti.

KORONA EN AZ 274 İŞÇİYİ ÖLDÜRDÜ

Raporda, ilk resmi vakanın bildirildiği 11 Mart gününden bu yana en az 274 işçinin koronavirüs nedeniyle öldüğü ifade edildi.
İSİG Meclisi,

♦ Covid-19’un sağlıkçılar için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmasını,

♦ İşyerlerinde gerekli tüm İSİG önlemlerinin alınmasını,

♦ Kronik hastalığı olan ve yaşlı işçilerin idari-ücretli izne çıkarılmasını,

♦ İşten atmaların yasaklanmasını ve tek taraflı ücretsiz izin uygulamasına son verilmesini,

♦ Çalışma saatlerinin ücretlerde kesintiye gidilmeden azaltılmasını,

♦ İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmasını, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmesini talep etti.

***

ÜLKE ÇAPINDA DİRENİŞ VE DAYANIŞMA HATTI

İSİG Meclisi’nin raporunda, şu değerlendirmeler de yer aldı: “Salgından ölenlerin büyük bir çoğunluğunun işçi sınıfından olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortadadır. Türkiye tarihin en büyük ‘işçi kırımı’ ile karşı karşıyadır. Bu süreçte çıkış noktalarımızı ve taleplerimizi bizzat işyerlerinde işçi komite, konsey ve meclislerimizi örgütleyerek hayata geçirilebiliriz. Birçok işyerinde işçilerin kendiliğinden mücadele deneyimleri başladı. Sınıf sendikalarına düşen görev ise bu deneyimleri sahiplenerek yön göstermek, kurumsallaştırmak ve ülke çapında bir direniş-dayanışma hattını oluşturmaktır."