Şimdi yeni anayasa vakti” sözlerinin bir gün öncesine kadar “Türkiye, anayasa sayfasını kapattı; artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS)’ni pekiştirici düzenlemeler zamanı; bunlar ise, TBMM İçtüzüğü, Siyasal Partiler Yasası ve seçim yasaları” deniyordu.

Aynı çevreler, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” (GPS) söylemi ile “demokratik hukuk devleti”ne dönüş için Anayasa değişikliği hedefini öne çıkaran partilere, “unutun bunları, halk 16 Nisan’da Anayasa oylaması yaptı ve bu sayfa kapandı” yanıtını veriyordu.

Ne var ki, 1 Şubat akşamı, ayaküstü açıklama, AKP-MHP ekseninde bir anda “anayasa gündemi” oluşturmaya yetti.

Bu çıkış, birçok çelişki ve çarpıtmayı da ortaya çıkardı. ’Bu ortamda anayasal kamuoyu oluşturulamaz’ rahatlığına kendimizi bırakamayacağımıza göre, bu konuda tarihsel sorumluluğun, başta CHP gelmek üzere GPS’yi savunan bütün siyasal partilere düştüğü açık.

ÇELİŞKİLER SARMALI…

İlk çelişki, iki genel başkanın yeni anayasa söylemi arasında:

Anayasa yeni olmalı ve çalışmasına bütün siyasal partiler katılmalı; kırmızı çizgi öne sürmemeli…” (AKP).

CBHS, kırmızı çizgimizdir; HDP kapatılmalı” (MHP)..

İkinci ana çelişki, darbe anayasası söylemine ilişkin: 12 Eylül Anayasası ve 15 Temmuz Anayasası karşılaştırmasında, 1982’nin ilk metninden uzaklaşılalı çok oldu; ancak 15 Temmuz metni, aynen duruyor. Güncel olarak darbe anayasası, 2017 değişikliğidir.

Üçüncü çelişki ise, değiştirilemez kurallara ilişkin: 2017 değişikliği, “demokratik hukuk devleti” şeklinde özetlenebilecek değişmez maddeleri zedeledi. Bunun failleri, şimdi “değişmez maddeler kırmızı çizgimiz” pişkinliğini sergileyebiliyor.

Anayasal bilgi kirliliği” ise, AKP-MHP söyleminin ortak paydası.

KİRLİLİK

Üç düzlemde yaratılmakta:

-Dün: 1921 Anayasası, 100 yıllık anayasa tarihini karalamak için kullanılıyor.

-Bugün: CBHS, güncel anayasal ve siyasal gerçekleri örtbas için kullanılıyor.

-Yarın: Anayasa söylemi, Demokratik muhalefetin savunduğu GPS hedefini perdelemek için kullanılıyor.

KAMUOYU YARATILAMAZ

Eleştirel düşünce ve ifade özgürlüğünün bastırıldığı, barışçıl toplanma özgürlüğünün cezalandırıldığı, covid-19 önlemlerinin yanlı bir biçimde uygulandığı, siyasal partilerin eşit koşullarda yarışamadığı bir dönem ve ortamda, serbest anayasa tartışması olanaksız; nitekim yapılamamakta. Haliyle, anayasal kamuoyu oluşamaz.

GPS SAVUNUCULARI NE YAPMALI?

1 Şubat’a kadar, anayasa gündem tekeline sahip olan ve hedefleri doğrultusunda yürümek durumunda bulunan GPS yanlılarının görevleri ikiye katlandı:

Şimdi, kendi anayasa çalışmalarını yürütürken, anayasal bilgi kirliliğine karşı da mücadele vermek durumundalar. Sadece yol haritası yetmez; “yasama+yürütme+yargı” başlıklarına ilişkin anayasa metin önerilerini de ortaya konulmalı. Böylece, yaratılan anayasal bilgi kirliliğini, “anayasal kamuoyu” ereğinde aşmak için seferber olmalılar.

KAPATILMASI GEREKEN PARANTEZ

2008’de, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak AYM’nin sıraladığı AKP’yi kapatma nedenleri, son on yılda büyük ölçüde uygulamaya konuldu. Bunlar, “Cumhuriyet parantezi” olarak da özetlenebilir. TBMM’nin 100. Yılında Ayasofya camiye çevrilerek laiklik karşıtı eylemlere ivme kazandırıldı: Diyanet İşleri Başkanı kılıçla namaz kıldırdı; CB, namaz çıkışı siyasal demeçleri eksik etmedi; imamı ise, laikliği Anayasa’dan çıkarmayı önerdi (…)

Böylece, 1921 Anayasası’nın 100. Yılında, “laik Cumhuriyet” parantezini kapatma girişimini Devlet’in en üst katlarına taşıma çabasındalar.

Bu durum karşısında demokratik muhalefet için, değişmez maddeleri Türkiye’nin siyasal ve anayasal tarihi ışığında okuyarak;

-anayasal bilgi paylaşımı,

-bu yolda dayanışma,

-aynı erekte siyasal faaliyet cesareti yaşamsal bir önemde.

Eğer muhalefet, 1 Şubat’ta başlatılan yeni operasyon karşısında bile, bütün gücünü kullanamaz ve ‘Cumhuriyet parantezi’ yanlılarına anayasa değişikliği için geçit verir ise, ‘CBHS parantezi’ ni kapatmak bir yana onun meşrulaştırma tarihsel sorumluluğunu da üzerlerinde taşır.