Artan girdi maliyetleri ve yaşanan kuraklığın olumsuz etkilediği tarım ve hayvancılığa, yaşanan deprem daha da büyük bir yara açtı. ZMO Başkanı Suiçmez, “Bütüncül bir destek şart” dedi.

Tarım için ciddi adımlar atılsın
Fotoğraf: AA

Berkay SAĞOL

Artan maliyetler ve yaşanan kuraklıktan sonra tarımsal üretimi deprem de vurdu. Ülkeyi sarsan ve 11 ili enkaza çeviren deprem sonrası tarımın yüzde 15,5’nin yapıldığı, toplam hayvan varlığının ise yüzde 15’inin bulunduğu bölgede üretim riske girdi. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı bölgede yaklaşık 270 bin üretici bulunuyor. Bu rakam ise Türkiye genelindeki çiftçilerin yüzde 13’üne karşılık geliyor.


Köylerin de depremde hasar alması ve traktör gibi üretim araçlarının enkazların altında kalmasıyla beraber barınma sorunu da çiftçileri göç etmeye itti. Bölgede tarımsal üretimin risk altında olduğu belirtiliyor.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Suiçmez, depremlerin ardından özellikle hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin bölgeden ayrılamadığını belirtti. Suiçmez, “Bölgede acil yem ihtiyacı devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir sefere mahsus olmak üzere vereceği büyükbaş için 500 TL, küçükbaş için 50 TL’lik yem desteği bu sorunu çözemez. Tarım alet makinalarının ve traktörlerin enkaz altında kaldığı biliniyor ama hasarın boyutu net olarak açıklanmadı. Öte yandan ÇKS sistemine kayıtlı çiftçilere verilen mazot ve gübre desteğinin bölgedeki çiftçilere nakdi olarak verilmesi gündeme geldi ama çiftçilerin yarısı özellikle küçük üreticiler bu sisteme kayıtlı değil. Sisteme kayıtlı olup olmasının dışında etkilenen tüm üreticilere destek verilmeli. Tohum, gübre, ilaç ve yem dahil olmak üzere bütüncül bir destek paketi açıklanması gerekir” dedi.

Deprem bölgelerindeki sulama ve elektrik borçlarının ötelenmesi veya silinmesi gerektiğine vurgu yapan Suiçmez, “Özellikle küçük çiftçiler üretime devam edebilmek için tarımsal kredi kullanıyor ama sağlanan kredi kolaylığı yetersiz. Çiftçilerin kredi nedeniyle, tarım alet makineleri ve traktörlerindeki hasarlar nedeniyle üretimden çekilmesi engellenmeli. Deprem illerindeki tarla ve bahçelerde parsel sınırı kaymaları yanında, 1-5 metre genişliğinde ve çeşitli derinliklerde fay kırıkları kaynaklı büyük alanları etkileyen yarıklar ve tümsekler oluştu. Bu alanlardaki hasar miktarı hızlı bir şekilde belirlenerek bakım için bilimsel ve teknik çalışmalar yapılmalı. Kırsala dönüş için bütüncül bir tarım planına ihtiyaç var. Şu ana kadar açıklanan önlemler yalnızca parçacıl, bütünü kapsamıyor. Bölgedeki çiftçiler için pozitif ayrımcılık yapılmalı ve uzun vadeli somut ekonomik destekler açıklanmalı. 3 veya 6 aylık dönemsel önlemlerle üretici tekrar tarlasına dönmez” diye konuştu.

BARINMA ÇOK BÜYÜK BİR SORUN

ZMO Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek de bölgede yaşanan yıkımın ciddi boyutta olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: “Kırsal alanda birçok hayvan varlığı yok oldu. Bitkisel üretim açısından birçok alet ve makineler enkaz altında aldı. Malatya’da yaygın olan kuru kayısı da enkaz altında kaldı. Tam olarak kalan miktarı henüz bilmiyoruz ancak çiftçinin sermayesi yok oldu. Ayrıca bu aylarda tarımsal üretim açısından bahçe bakım çalışmalarının başladığı bir süreç. Çiftçilerin çoğu barınma sorunu nedeniyle göç etti. Özellikle Akçadağ, Doğanşehir ve Yeşilyurt bölgelerinde aksama söz konusu. Sultansuyu Barajı’nın gövdesinin zarar görmesiyle tahliye edildi. Bu baraj 8 bin hektarlık araziyi suluyordu. Çalışmalar üretim dönemine yetişmezse bölgede sulama sorunu yaşanabilir. Belirsizliğin devam etmesi durumunda gerek iş gücü anlamında gerek üretimin çeşitliliğini azaltması konusunda endişelerimiz var.”

Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi İkizce ve Cafana köylerinde üreticilik yapan Ekrem Öztürk, “Biz zararımızın ne olduğu hala tam olarak bilmiyoruz. Bölgede sondaj kuyuları ve su yatakları var. Bu su yatakları ne durumda onu bilmiyoruz. Sulama kanallarında sorun var mı onu da bilmiyoruz. Bize 1 ay oldu hala bir destek gelmedi. Gelecek mi veya gelmeyecek mi onu da bilmiyoruz. Tam bir belirsizlik var. Şu anda bekliyoruz. Zirai ilaç ve gübre temin edebilirsek belki çok büyük zararımız olmayabilir ama ağaçlardaki fiziki kırılmalarda ne derece kaybımız var onu da tespit etmemiz gerekiyor. Başka köylerde daha büyük sorunlarda var” dedi.

Öztürk, şunları dile getirdi: “Traktörünü ve tarım aletlerini kaybeden arkadaşlarımız var. Onların zararları çok ciddi olacak. Kayısı ağaçları dışında ekili tarım alanlarımızda da ciddi zararlar var ancak onunda boyutunu tam olarak bilmiyoruz. Aylarca yağmur ve kar bekledik. Kar depremler beraber geldi ancak yağan kar bize mutluluktan çok eziyet verdi gibi bir durum oldu. Kış şartlarından dolayı hasar gören köylere ulaşılamadı. Bu sebepten dolayı da zararların boyutu bilinmiyor. Şu anda üreticilerde tarımsal üretim yapmak için psikoloji yok. Herkesin ilk dertleri çok farklı.”