Tarımda hasat döneminin yaklaşmasıyla mevsimlik tarım işçierinin de mesaisi başlıyor. Çiftçi-Sen Başkanı Ali Bülent Erdem “Çok zor koşullar altında, ücretlerinin bir kısmını dayıbaşılara vererek çalışmak zorundalar” dedi. Yenişehir Çevre Platformu’ndan Erkan Erdem ise “Çocuklar maalesef doğal işçi” diye konuştu.

Tarım işçilerinin bitmeyen çilesi

EMEK SERVİSİ

Tarımda hasat zamanı geliyor. Çeşitli tarım ürünlerinin nisan ayında başlayacak olan hasatları kasım ayına kadar devam edecek. Tabi ki tarlalardaki ürünlerin soframıza kadar uzanan yolculuğunda en büyük emeği mevsimlik tarım işçileri verecek. Tarım işçilerinin çalışma koşulları ise insanlık şartlarının dışında. Tarım işçileri tarlalara kurdukları çadırlarda konaklayacaklar. İhtiyaçlarını yine tarlalarda el yordamıyla kurdukları alanlarda giderecekler. Sağlıksız, hijyenik olmayan ortamlarda yaşayacaklar. Güneşin altında, ağır koşullarda çalışacaklar. Ulaşımı traktör arkasına bağlanan römorklarda ya da küçük servislere onlarca kişi sığmaya çalışarak sağlayacaklar. Yollarda meydana gelen kazalarda yaşamlarını yitirecekler, kimileri yaşayacak. Saatlerce çalışıp, düşük ücretler alacaklar. Çocuklar okullarından mahrum kalacak. Ancak iktidar tarım işçilerinin sorunlarının çözümüne dair hiçbir politika üretmiyor.

Köyler terk ediliyor

Çiftçi-Sen Başkanı Ali Bülent Erdem ise tarımdaki sorunları şöyle değerlendirdi: “Tarım işçilerinin dönemi henüz başlamadı. Türkiye’de uygulanan tarım politikalarıyla birlikte kırlar, köyler hızla boşalıyor. Gençler köyleri terk ediyor. Kentlere yeni iş bulmak için gidiyor. En güvencesiz işlerde çalışmaya başlıyorlar. Böyle olunca köylerdeki yaş ortalaması yükseliyor. Köylerde yaş ortalaması 55’in üzerine çıkmaya başladı. Küçük aile tarımı yapanlar, geçmişte hiç mevsimlik tarım işçisi kullanmazlarken şu anda mevsimlik tarım işçilerine ihtiyaç duyuyorlar. Bu anlamda mevsimlik tarım işçilerinin çalışma alanları giderek çoğalıyor.”

Sağlıkları güvende değil

Tarım işçilerinin sağlıklarının salgın nedeniyle daha çok tehdit altında olduğunu aktaran Erdem “Sağlıklarını güvence altına alacak, çalışma iş yaşamlarını güvence altına alacak uygulamalar da söz konusu değil. Çok kötü koşullarda çok düşük ücretlerle çalışmak zorundalar” dedi. Mevsimlik tarım işçi sayısının da Suriye’den ya da Gürcistan’dan gelen göçlerle arttığına değinen Erdem şu ifadleeri kullandı: “Karadeniz bölgesinde Gürcülerin tarım işçisi olarak gelmesi, Suriyelilerin tarım işçisi olarak çalışması fiyatları gittikçe düşürüyor ve mevsimlik tarım işçileri çok uygunsuz koşullarda düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Tarlalara hiç güvenli olmayan araçlarla gittikleri için de çok fazla da kazalar meydana geliyor. Mevsimlik tarım işçilerinin ölüm haberlerini alıyoruz.”

Örgütlenmek Şart

Tarım işçilerinin çalışma koşulları gereği örgütlenemediğine değinen Erdem: “Sorunlardan bir diğeri de sendikalaşamamaları. Çünkü bu insanlar bir işyerinde görünmüyorlar. Yani bir yerde 15 gün çalışıyorlar gidip başka bir yerde 10 gün daha çalışıyorlar. Sigortasızlar, iş güvenceleri yok, çok zor koşullar altında, ücretlerinin bir kısmını dayıbaşılara vererek çalışmak zorundalar. Örgütlenmiyorlar. Aslında örgütlü olmaları gerekiyor” dedi.

Bir kampta 150 kişi

Bursa Yenişehir Çevre Paltformu’ndan Erkan Erdem Yenişehir’de bulunan tarım alanlarında mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını aktardı. Bezelye, biber gibi tarım ürünlerinin hasadının yapılacağını aktaran Erdem şöyle konuştu: “İşçiler henüz gelmedi. Dayıbaşı Nisan 15’den sonra tarım alanlarının işçilerle dolmaya başlayacağını 100-150 işçi geleceğini söyledi.” En büyük sorunun çadır yetersizliği olduğunu aktaran Erdem şunları söyledi: “Çadır sayısı az ve eski. Aslında çok büyük sıkıntılar var. Tuvalet, sağlık, hijyen, çocukların yaşadığı travmalar, tacizler, çocuk işçiliğinin legalize edilmesi, aile mahremiyetinin olmaması, Dayıbaşılarin işçileri sömürmesi… Dayıbaşılar işçilerin yevmiyesinin en az yüzde 10’unu alıyor.”

Çocuklar doğal işçi

İşçilerin yaptıkları yolcukların da tehlikeli olduğuna değinen Erdem: “1500 km yol yaparak geliyor işçiler. Yollarda kazalar yaşanıyor. Araç güvenliği yok. Kalabalık şekilde binmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca pandemi dolayısıyla her an enfekte olabilecek ortamlar. Tarla ve bahçe sahiplerinin bu işçilere ihtiyacı olduğu halde onları hırsız yerine koyması, horlanmaları, yerli halkın sevmemesi ve dışlaması söz konusu. Gelen işçiler elektrik ve su paralarını kendileri ödüyor. Dayıbaşı’nın dediğine göre sezonda 40 ile 50 bin arası elektrik faturası geliyor. 15 ile 20 bin arası da su faturası. Belli bir yaşın üstündeki çocuklar maalesef doğal işçi. Daha küçükler kampta kalıyor. Eğitim yok. Kamptaki yaşlılar bakıyor muhtemelen. Ve her türlü tacize açıklar maalesef” diye konuştu.
2020 yılında en çok iş cinayeti tarım, orman işkolunda gerçekleşti. Bu işkolunda en az 442 emekçi iş cinayetinde yaşamını yitirdi.2018-1029 yıllarında da iş cinayetlerinin işkollarına göre sıralamasında tarım, orman 1’inci sırada yer aldı. 2018 yılında bu işkolunda 457 emekçi, 2019’da ise 442 emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

***

2016 yılı tarım işkolu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçi sayısı: 389

2017 yılı tarım işkolu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçi sayısı: 385

2018 yılı tarım işkolu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçi sayısı: 457

2019 yılı tarım işkolu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçi sayısı: 442

2020 yılı tarım işkolu iş cinayetinde yaşamını yitiren emekçi sayısı: 442