Ülkemiz tarım ve hayvancılık için gerçekten çok uygun bir coğrafyaya sahip. Türkiye’nin neredeyse görmediğim yeri kalmadı. 1992’den beri gazeteciliğin bana verdiği en güzel avantaj bu oldu diyebilirim. Sadece gezmedim, insanlarımızla bol bol sohbet etme şansına da sahip oldum. Derslerde öğretilenlerin çok doğru olduğunu gözlerimle gördüm. Türkiye tam bir tarım ve hayvancılık ülkesi. Sanayi tabi ki […]

Tarımda dijitalleşme

Ülkemiz tarım ve hayvancılık için gerçekten çok uygun bir coğrafyaya sahip. Türkiye’nin neredeyse görmediğim yeri kalmadı. 1992’den beri gazeteciliğin bana verdiği en güzel avantaj bu oldu diyebilirim. Sadece gezmedim, insanlarımızla bol bol sohbet etme şansına da sahip oldum.

Derslerde öğretilenlerin çok doğru olduğunu gözlerimle gördüm. Türkiye tam bir tarım ve hayvancılık ülkesi. Sanayi tabi ki çok önemli. Tek şartla tarım ve hayvancılık arazilerine, turizm merkezlerine kurulmadığı sürece. Ülkemizde bu işin ayarı kaçmış durumda. Bunun pek çok sebebi var. En büyük etkenin devlet politikaları olduğu çok net. Bunu mevcut hükümet için söylemiyorum. 20-30 seneden beri memleketimizin efendisi köylülerimizin, çiftçilerimizin yüzü güldürülmüyor. Geçen yıl yapılan bir araştırma son durumumuz hakkında bize fikir veriyor.

DİJİTAL PLATFORM

Teknoloji sayfasında bu giriş kafanızı karıştırmış olabilir. Geçen hafta katıldığım bir toplantı dijital tarım ile verimliliği artırarak çiftçimizin daha çok kazanmasını sağlamak için başlatılan bir sosyal sorumluluk projesiyle ilgiliydi. Özel ilgi alanıma giren bir konu Türkiye’de tarım ve hayvancılık. Hatta ekonomimizin kurtuluş formülünün de bu alanda olduğunu düşünüyorum. ‘1000 Çiftçi 1000 Bereket’ başlığı altında başlatılan sorumluluk projesi kapsamında çiftçimizin yeni teknolojileri, finansal bilgileri, bilim insanlarıyla çalışmasını incelemişler. Aile yapıları, psikolojileri, yeni neslin eğilimleri gibi detay konulara bakmışlar. Çok çarpıcı ve genel durumumuzu gözler önüne seren sonuçlar çıkmış. Çukurova, Manisa ve Güney Marmara’da yaşayan 1100 çiftçiye mısır ekimi yapmadan önce eğitimler verilmiş. Dijital toprak analizi cihazı ile tarla analizleri yapılmış. Ziraat mühendisleri, çiftçilerimizi bilinçlendirmek için onları eğitmiş. Ne zaman, nasıl davranmalı gibi çok önemli bilgiler vererek topraklarından daha yüksek verim almaları için gerekenleri anlatmış. Dijital bir platform kurulmuş, çiftçiler bu platformu ister cep telefonlarından ister internet üzerinden girerek kullanmaları sağlanmış. Şimdi tüm bölgelerde ekimler tamamlanmış durumda, hasat zamanı sonuçlar alınacak. Bakalım ne olacak, geleceğe yönelik olumlu adımlar, sonuçlar çıkacak mı göreceğiz. Fırsat bulursam ben de hasat zamanı bölgeleri ziyaret etmeyi düşünüyorum. Gelişmeleri size gerek YouTube kanalımdan gerekse yazılarımı yazdığım mecralardan aktarmaya çalışacağım.

Gelelim araştırma sonuçlarına.

Başlıklar halinde durum özeti yapmaya çalışacağım. Araştırma sonuçlarının tamamını teknosafari.com sitemize yükleyeceğim. İlgilenenler, merak edenler detaylı bir inceleme yapabilir.

Finans konusunda epey zayıf çıkmışız. Muhasebe yapmayı pek bilmiyoruz. Banka ya da kooperatif kredisi alıyoruz ama ne kadar faiz ödeyeceğiz, iyi mi kötü mü bunun hesabını yapamıyoruz. Ciddi sorun.

Neredeyse Türkiye genelinde ziraat mühendisinden destek alma yarı yarıya. Toprağımızın durumu, verimliliği, hastalığı var mı? Nasıl tedavi ederiz? Bu konularda ya eskilerden öğrendiğimiz bilgiler ya da eş dost bilgisiyle iş yapmaya çalışıyoruz.

MALİYETLER BÜYÜK SORUN

Gübreleme ve ilaçlama yapacağımızda, teknik danışmanlık alma şeklimiz ve oranımız maalesef sorunların kaynaklarından biri olarak göze çarpıyor. Kimseye danışmayanların oranı bir hayli yüksek, bir kısmı il/ilçe tarım müdürlüğüne, büyük bir kısmı da bölgesinde bulunan gübre, ilaç satan bayiye danışıyor. Bu konuda aklıma hemen eczaneye derdini anlatarak ilaç yazdırmaya çalışan vatandaşlarımız geldi. Tarımda da benzer davranışlar gösterdiğimizi anlamış olduk.

Çiftçiliği büyük oranda biliyoruz. Tecrübemiz orada kendini göstermiş.

Yüksek maliyetler en büyük sorun. Mazot, ilaç, gübre, tohum, araç, gereç gibi maliyetler çiftçimizin belini bükmüş durumda.

Yeni nesil tarımla uğraşmak istemiyor. Geleneksel aile mesleğine devam şeklinde yapılan çiftçilik maalesef artık eskisi gibi rağbet görmüyor. Gençler bir an önce şehre gitmek ve farklı işlerde çalışmak istiyorlar.

Teknolojiyi kullanma oranı bir hayli düşük ya da sınırlı alanlarda kullanılıyor. Yeni neslin şehre gitmesi, tarımla uğraşanların teknolojiden de uzaklaşmasına neden oluyor.

Akıllı telefon kullanım oranı yüksek. Hava durumunu takip etmek için ve ağırlıklı olarak Facebook ve YouTube’a girdikleri görülmüş.

Gelelim sadede;

Çiftçilerimizin yüzde 45’i gerçekten mutlu değil!

Yüzde 19’u mutlu mu değil mi karar veremiyor!

Yüzde 41’i ise gelecekten umutlu!

Bu oranlar düşündürücü.

Sonuç; Al sana seferberlik ilan edilecek çok önemli bir alan! Elektrikli yerli araba, yerli telefondan önce çözmemiz gereken acil durum bu tarafta.

Teknolojide elbet gelişelim ama bizden 50 yıl ileride olan teknolojileri geliştirirken çok zamana ihtiyacımız var. Teknoloji alanında global pazarda var olmak istiyorsak geride olmadığımız bir alandan başlayabiliriz. Yazılım! Dünyanın en çok para kazanan en az yatırımla en büyük faydayı sağlayabileceğimiz alan kod yazan, uygulama geliştiren gençler.

Bize ilk başta bu alanda üretebilecek gençler lazım. Bu alanda yürüdüğümüzde donanıma da geçeriz ne olacak. Gerçek olan en önemli detayı unutmayalım! Dünya aç, dünya yemek yemek zorunda! Onlara gıda satalım. Üstelik onların bize sattığı teknolojiden çok daha fazla paraya gıda satabiliriz! Haydi seferberlik başlasın!