Ağustos ayında “yeni tarım modeli” başlıklı bir haber ortaya çıkmıştı[1]. “İlk kez Hürriyet açıklıyor” biçiminde duyurulan haberde kaynak olarak Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin AKP yönetimine yaptığı sunumdan bahsediliyordu. Buna göre “yeni dönemde” üretim planlaması için üretimden önce izin alınacak; çiftçiye ekim öncesi ayni, hasat sonrası ise fark ödemesi yapılacak; sözleşmeli üretimin artırılması hedeflenecek ve “çay, toprak koruma ve arazi kullanımı, su ve mera kanunu üzerinde çalışmalar hızlandırılacak.”

Aradan birkaç ay geçti, Ekim’de bu kez Milliyet gazetesinde “Kurallı, planlı tarım dönemi” duyuruldu[2]. Haberde Bakan Kirişci planlı tarım ve hayvancılığın “köşe taşlarından birini oluşturacak sözleşmeli üretim modelinin ilk örneği sözleşmeli besiciliği” başlatmak için gittiği Erzurum’da “yeni eylem planı”nı detaylandırıyordu. Bakan’ın “Başıboşluk bize bir şey kazandırmadı” diyerek anlattığı bu yeni planlı eylem modeli, ihtiyaç ve kaynakları temel alacak, sözleşmeli üretimi artıracak, ulusal ve bölgesel kotaları içerecek, izinlere tabi tutulacak, dijitalleşecek vb türden adımları içeriyordu. Tarım alanlarını 20 yılda yüzde 12,3 azaltan AKP iktidarı bu “yeni dönemde” iki yıl üst üste ekilmeyen toprağa el koymayı da öneriyordu.

***

Aradan birkaç ay daha geçti… 20 Aralık’ta bu kez Tarım Dünyası’nda “Tarım kanunu değişiyor, çiftçi bakanlıktan izin almadan üretim yapamayacak” haberi karşımıza çıktı[3]. “Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” son aşamaya geldiğini söyleyen bu haber ise sözleşmeli üretime mecbur bırakılacak çiftçinin ne üreteceğine bakanlığın karar vereceğini; izin almayan çiftçilerin uyarılacağını, izin almadan üretime devam edenlerin desteklerden men edileceğini ve idari para cezası uygulanacağını söylüyordu.

AKP’lilerin ilk günden “müjde” olarak sunduğu bu plana ilişkin bir dizi düzenlemeyi özetlemeye çalıştım ancak plan fazlasını içeriyor. Bu kadarı dahi planın ancak sermayedarlar için müjde olabileceğini gösteriyor. “Başıboş”luğun bir faydası olmadığını vurgulayan Kirişci’nin "Neyin, nereye, ne zaman ekileceğine karar veren bir sistemin ortaya konulması gerekiyor" vurgusu burada önemli bir yerde duruyor. Köylülüğün tasfiye edildiği, kırsalın yatırım aracına dönüşerek şirketlere peşkeş çekildiği bir düzlemde ortaya çıkan bu yeni tarım modelinde neyin, nereye, ne zaman ekileceğinde kırdan geçinenlerin söz ve karar hakkı olacak mı? Planda buna dair bir ize rastlanmıyor. Halbuki biliyoruz ki gıda sisteminin, bugün itibariyle açlığı derinleştirecek bir noktaya gelmesinde neyin, nereye, ne zaman ekileceği sorusunun yanıtında piyasa ihtiyaçlarının belirlemesi yatıyor. Bu durumda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, eğer bir planlama yapmak istiyorsa yüzünü krizin yaratıcısı piyasalara değil çiftçilere dönmesi gerektiği ortada. Gıda sisteminin karar vericileri sermayedarlar olarak kaldığı sürece toplumsal ihtiyaçların karşılanayamacağı da…

***

Model bu haliyle kırdan geçinenlerin iradesini görmediği gibi onları işçileştirmeyi hızlandıracak uygulamaları da öne çıkarıyor. Bu bakımdan en önemli maddelerin başında sözleşmeli üretimin zorunlu tutulması geliyor. Tayfun hoca sözleşmeli üretimi şu şekilde özetliyor: “... günümüzde ve çoktandır sözleşmeli tarım nerede ise tamamen şirketler lehine çalışan, çiftçiye hiçbir seçim şansı (tohum, gübre, bitki koruma vb. konularda) bırakmayan, ekolojiye düşman endüstriyel tarımı güçlendiren, çiftçiyi adeta köle durumuna indirgeyen bir uygulama olmuştur. Güçlü şirketler sözleşmeye uymayabilmekte, örneğin piyasada fiyatlar düştüğünde domatesi zamanında almayarak çiftçiyi sözleşmenin altında fiyatlarla ürün vermeye zorlamaktadırlar.”

***

Üretimin izne tabi tutulması, cezai yaptırımlar, ekilmeyen yerlere el konulması gibi süreçlerin eşlik edeceği bir sözleşmeli üretim zorunluluğunun sömürüyü mutlak kılmaktan başka bir şey amaçlamadığı açık. AKP iktidarının “yeni dönemde” bugüne kadar olduğu gibi neoliberal tarım politikaları sürdürerek tarımdaki yapısal sorunların derinleştireceğini gösteren bu eylem planına dört koldan itiraz edilmeli.

[1] https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/ilk-kez-hurriyet-acikliyor-iste-yeni-tarim-modeli-42115708

[2] https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/didem-ozel-tumer/kuralli-planli-tarim-donemi-6845660

[3]https://www.tarimdunyasi.net/2022/12/20/tarim-kanunu-degisiyor-ciftci-bakanliktan-izin-almadan-uretim-yapamayacak/

[4] https://www.karasaban.net/tarim-ve-orman-bakanligi-ciftcilere-direktif-mi-verecek-prof-dr-tayfun-ozkaya/