Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, “Türkiye'de tarımsal üretim maliyetleri çok yüksek. Üretici fiyatına da baksanız, tüketici fiyatına da baksanız dünyanın ilk 5 ülkesindeyiz” diyor

Tarımda uzun vadeli planlar yapamıyoruz

NAMIK ALKAN

Koronavirüsün en çok etkilediği alanların başında gıda geliyor. Tarım ekonomisinin olumsuz etkilenmesinin yanı sıra gıda fiyatları da bu süreçte oldukça yükseldi. Prof. Dr. Gökhan Özertan, Türkiye’de sebze-meyve fiyatlarının yüksek olmasının tarımsal üretim maliyetlerinin çok yüksek olmasından kaynaklandığını söyledi. Tüketimin de maliyetli olduğunu ve orada da yapısal sorunların varlığını dikkat çeken Özertan, tarım sektöründeki sorunların bir kısmının tarım öznelinden, bir kısmının da genel ekonomik gidişattan kaynaklandığını anlattı.

Koronavirüs salgınının tarım ve hayvancılığa etkileri neler oldu?

Covid-19 Çin'de başladığı zaman karantina sürecinde tarım ve gıdada bir kaç noktada problemler yaşandı. Filmi biraz geriye sarmak gerekiyor. Çin bir süredir domuzlar konusunda hastalık yaşıyordu. 2019 yılında çok ciddi miktarda domuzu itlaf ettiler. Bundan sonra da koronaya yakalandılar. Koronayla birlikte karantina uygulanmaya başlayınca kanatlı hayvan sektöründe sorun yaşadılar. Nakliye yasaklandı, kesimhaneler kapatılınca bir sürü üreticinin elinde kanatlı hayvanlar kaldı ve onları satamaz hale geldi. Sistem öyle bir şok yedi. Aynı zamanda lojistik konusunda da sıkıntı yaşanınca bu da tüketiciye yansıdı. Tüketici ürüne ulaşmak istiyor ama ortada bir ürün yok. Üreticinin ürettiğini gönderememekten, tüketicinin de ürüne ulaşamamasından dolayı tedarik zincirinde çok ciddi sorunlar yaşadılar. Benzeri Avrupa ve Amerika'da da oldu. Karantinayla beraber ürünler marketlerdeki raflara ulaşmamaya başladı. Avrupa ve Amerika kendi tedarik zincirini çalıştıramadı. Çin'de karantina başlayınca limanlar kapatıldı ve bütün gemiler kapalı kaldı. Tedarik zincirini Çin öyle bir kilitledi ki, normal zamanda aklımıza gelmeyecek sorunlar yaşandı.

Türkiye’de nasıl bir gelişme gösterdi?

Türkiye'de bunlar yaşanmadı. Avrupa'da ve Amerika'da bütün raflar boşaldı ama Türkiye'de temizlik ürünleri ve gıda ürünleri dahil hiçbir sorun yaşanmadı. Koronavirüsün ilk etkileri yaşanmaya başladığı andan itibaren Bakanlık gıda perakendecileriyle çok yakından çalışmaya başladı. Sürekli toplantılarla ilişki içinde oldular. Tedarik zincirinin aksamasını engellediler. Madalyonun bir yüzü bu şekilde. Diğer tarafında ise fiyatlar çok ciddi oranda arttı. Nisan ayı enflasyonunda görüyoruz bu durumu.

Gıda fiyatları neden artıyor?

Türkiye'de tarımsal üretim maliyetleri çok yüksek. Üretici fiyatına da baksanız, tüketici fiyatına da baksanız dünyanın ilk 5 ülkesindeyiz. 10 senedir gıda fiyatları zaten sürekli yükseliyor. Bu da üretim maliyetinden dolayı yüksek. Çünkü biz ülke olarak girdilerimizin ya da hammaddenin önemli kısmını ithal ediyoruz. Maliyetlerin yüksek olduğu ve döviz kurlarına karşı kırılgan olunan bir ortamda, üreticiler çok zor koşullarda üretim yapıyor. İnsanlar tarımdan uzaklaşıyor ve tarlalarını satıyor. Tarım eskiden olduğu kadar cazip bir sektör değil. İşin diğer tarafında ise yapısal sorunlarımız var. Araziler küçük ve çok parselli. Çiftçilerin finansal okuryazarlığı ve eğitim seviyesi düşük. Bütün bu etkiler birleştiği zaman üretici tarafında zor bir tablo karşımıza çıkıyor. Bir de tabii biz 2018'in ortalarından beri çok zor bir dönemden geçiyoruz. Yüksek döviz kurlarıyla mücadele ederken bir de üstüne korona geldi. Finansal zorluk bir de salgınla birleşince bu iyice tepe noktasına ulaştı.

Ekonomik gidişattan kaynaklanan sorunlarımız yok mu?tarimda-uzun-vadeli-planlar-yapamiyoruz-731172-1.

Sorunların bir kısmı tarım sektöründen bir kısmı da genel ekonomik gidişattan kaynaklanıyor. Üretici ham maddelerin bir kısmını dövizle satın alıyor ve verimsiz üretim yapıyor. O yüzden maliyet bu kadar artıyor. Üretim bu kadar maliyetli ama tüketim ne kadar maliyetli derseniz orada da yapısal sorunlar var. Kuvvetli bir çiftçi örgütünün olmadığı ortamda çiftçiler aracılara ve tüccarlara mahkûm oluyor. Çiftçiler formal krediye erişimde teminat, dosya masrafı gibi sebeplerle sorun yaşıyor. Aracı, tüccar ise hızlı şekilde enformel kredi sağlayabiliyor. Dolayısıyla aracıları eleştirsek de bu şekilde bir rolleri de var. Çiftçi örgütünün zayıf olması ve ürünlerde pazar payının olmamasından dolayı tüketici tarafında perakende ile rekabet yok. Avrupa ve ABD’de üretici örgütleri birçok üründe önemli pazar payına sahip.

Tedarik zinciri çok uzun oluyor. Çok farklı faktör işin içine girince bütün bu fiyatlar şişiyor. İkinci problem de işçilik tarafı. Türkiye'de tarımsal üretimin önemli bir kısmı hala işçi gücüyle yapıldığı için orada da başka bir sıkıntı oluyor. Arazi küçük olduğu için mekanize olunmuyor çünkü ölçeklendirmede problem yaşanıyor. Mevsimlik işçiler tarafında da başka bir problem var. Geçen hafta sosyal medyada fotoğraflar paylaşıldı. İnsanları korunmasız, tedbir alınmadan oradan oraya arabaların kasasında götürüyorlar. Aynı sorun dünyanın her yerinde oldu. Gelişmiş ülkelerde de iş gücünde sıkıntı yaşamaya başladılar. Türkiye'de ortalama çiftçi nüfusu 60 yaşında. Bu yaşlı nüfus koronavirüse karşı kırılganken bir de kısıtlanınca iş gücü bulmada da sorun oldu.

Korona büyük bir problem ama ondan daha büyük bir iklim değişikliği. Esas bizim temel derdimiz iklim değişikliği olmalı. Bundan sonra etkilerini çok daha ciddi boyutlarda göreceğiz.

Tarım sektöründe uzun vadeli planlar yapabiliyor muyuz?

Biz uzun vadeli plan yapmamanın sonuçlarını yaşayacağız. Sadece tarım sektörünün değil, biz hemen hemen her sektörde kısa vadeli yaşıyoruz. O kadar fazla problemi çözmekle hayatımız geçiyor ki biz planlayamıyoruz. Devlet bunu uzun vadeli planlayamıyor. Devlet de günlük yaşıyor aslında. Almanya ve İngiltere uzun vadeli planlar yapıyor mesela ama biz Türkiye'de 2020 yılının Eylül, Ekim ayını bile göremiyoruz. Uzun dönemli planlara dönmediğimiz sürece hep bu kısır döngüde kalıyoruz.

Salgın sürecinin daha da uzaması ne gibi sıkıntılara yol açar? Üreticilerin dayanma gücü var mı?

Biz birçok üründe dışa bağımlı değiliz. Üretim tarafında önemli bir aksaklık olmazsa çok ciddi etkileri olmaz. Yakın dönemde bizi bekleyen çok ciddi tehlike yok ama çözülmesi gereken problemler var. Mesela işçi tarafından bahsettim. Yeteri kadar işçimiz olacak mı? O insanların sağlık durumu ne olacak? Tarlada bazı ürünler kaldı. Çiftçinin bir yerde canına tak edebilir. Üretmezse gıdada sıkıntı yaşayabiliriz. Fiyatlar çok ciddi şekilde yükselmiş durumda. Döviz kurlarını görüyoruz zaten çok kırılgan bir yapıya sahip. Petrol fiyatındaki düşüşü çiftçi yaşamıyor. Hala yüksek maliyetle alıyor.