Hepimizin malumu; ülkemizin önde gelen sanatçılarından Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e “Cumhurbaşkanına hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme” nedeni ile soruşturma açıldı. İki büyük sanatçıya denetimli bir yaşam biçildi. Ve Yurtdışına çıkışlarına yasak konuldu. *** Bu olay, bazı şeyleri yeniden düşünmek ve tartışmak zorunluluğunu ge Her ne kadar rejim değişti ve hükümet etme […]

Hepimizin malumu; ülkemizin önde gelen sanatçılarından Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e “Cumhurbaşkanına hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme” nedeni ile soruşturma açıldı. İki büyük sanatçıya denetimli bir yaşam biçildi. Ve Yurtdışına çıkışlarına yasak konuldu.

***

Bu olay, bazı şeyleri yeniden düşünmek ve tartışmak zorunluluğunu ge Her ne kadar rejim değişti ve hükümet etme yetkisi tek elde toplanmışsa da eski Anayasa maddelerinden kalan bazı ayrıcalıklar mevcut Anayasa’nın temel maddelerine uymuyor!..

***

Örneğin anayasanın 10. Maddesi’nde; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket eder” denmesine karşın bugün ülkeyi tek başına yönetme yetkisini alan Cumhurbaşkanı tam dokunulmazlık korumasına alınmıştır.

***

Nasıl mı?

Cumhurbaşkanı vatana ihanetten başka suçla yargılanamaz!.. Ve; Cumhurbaşkanı’na “hakaret suçlamasıyla” herkese karşı çok güçlü bir zırh içerisindedir!.. Hakaret suçunu düzenleyen genel hükümlerden ayrı olarak TCK 299’da özel bir madde şeklinde düzenlenmiştir. Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu bu durumu; “Cumhurbaşkanına hakaret suçu, uygulamada eleştiri niteliğindeki söz ve davranışların da hakaret olarak cezalandırılmasına neden olduğundan ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı bir düzenlemedir” şeklinde değerlendirmektedir. Devamla; “Genel hakaret suçu; herkes için TCK md. 125’te düzenlenmiş olduğundan TCK Md. 299’da ayrıca Cumhurbaşkanına hakaret suçuna özel bir yer verilmesi hukuka aykırıdır” diyerek nokta koymaktadır!…

***

Aslında tüm karışıklık müthiş bir kalkan tarafından korunan Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda bir parti genel başkanı olmasıdır.

Tarafsızlık ilkesinin yok edilmesidir!.. Yani siyasetin tam içinde diğer parti genel başkanlara ve yurttaşlara verilmeyen tek bir hakka sahip olmasıdır. Bu durum Anayasa’nın başta eşitlik ilkesine ve ona bağlı yasalara aykırıdır! Alenen birey ve toplumsal hakların gaspıdır!.. Ve siyasi yönetimleri hukuk dışına itmektedir… Keyfilik ön plana çıkmakta, toplumsal barış büyük zarar görmektedir. Partili Cumhurbaşkanı’nı güçlendiren bu yapı, demokrasiyi yok sayan, otoriterlikten totaliterliğe evirilen bir düzenin başlangıcıdır…

***

Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in araştırması ülke gidişatındaki kötü sonucu ortaya koyuyor… Akdeniz; Son 7 yılda “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla 12 bin 893 dava açıldığını ilan etti… Davaların 12 bin 305’inin Recep Tayyip Erdoğan zamanında olduğunu belirtti…

***

Görüldüğü gibi önceki Cumhurbaşkanlarının uygulamadığı bir anlayış bu dönemde tüm hızla devam etmekte… Her sözü hakaret sınıfına sokan Cumhurbaşkanlığı ve parti avukatları, hukuka aykırı ve de adaleti yok eden bu uygulamayı, düşünceyi sansürlemek, siyaset arenasını baskı altına almak ve toplumu korkutmak adına kullanmaktadır. Amaçlarının halkı sindirmek olduğu açıktır!..

***

Cumhurbaşkanı özellikle siyasilere, sanatçılara, muhaliflere hatta istediğini yapmayan yurttaşlara bile hakaret edebilmektedir. Herkese, her türlü sözü söyleyebilmektedir… Kin ve nefreti arttıran, halkı ayrıştıran, rakip parti başkanlarını aşağılayan sözleri çekinmeden edebilmektedir! Bu durum, hukukun yok olduğunun göstergesidir… Laik demokrasi, toplumsal barış ve anayasal eşitliğe kavuşmak istiyorsak “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu üzerinde vakit geçirilmeden bir tartışma başlatılmalıdır!..