İktidarın pek sevdiği Taş Yapı, aldığı iki hastane ihalesinden bir hastane kadar parayı nasıl cebe atmış. Bakın, bir lavabo parasından başlayıp devasa hastaneyi yutacak kadar bir maliyeti kamuya nasıl yüklüyorlar?

Taş Yapı bir hastane parasını nasıl yuttu?

Düzeltme ve Cevap

16.03.2022 tarihinde BirGün gazetesinde "2 tane yaptı 1 tane yuttu?" başlıklı yazı hukuka aykırıdır. Söz konusu yazıda, Okmeydanı ile Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanelerinin yeniden inşası işi için

düzenlenen ihaleleri Emrullah Turanlı’nın, "yandaş" olduğu için kendisine imkan tanınarak HAKSIZ ve hukuksuz yere aldığına, kanununa aykırı bir şekilde usulsüzlük yaparak rüşvet verdiğinden de bahsedilmektedir. Haberin "Hastane parasını nasıl yuttular?" başlığı tamamıyla gerçek dışı, karalayıcı ve hedef gösterici mahiyettedir. Taşyapı Şirketi’nin çalışanlarının ve yönetim kurulu başkanı Emrullah Turanlı’nın saygınlığını ağır bir şekilde sarsmakta ve itibarsızlaştırmakta, müvekkil şirketin bir bütün olarak çalışanlarını, yöneticilerini, destekçilerini, çalışma ve inşaat faaliyetlerini kriminalize eden ağır ithamlar iddia edilerek kamuoyuna yalan ve yanlış bilgi verilmektedir.
Söz konusu yazı bakımından basın özgürlüğünden yahut haber alma hakkından bahsetmek mümkün değildir. Çünkü ne yazık ki bu yazı, gerçek dışıdır ve kamuoyunun yararına yahut bilgisine konu teşkil edebilecek nitelikte değildir. Temelden yoksun, ispata muhtaç ve muğlak ifadelerle kamuoyunu yanıltma ve Taşyapı İnşaat Şirketi’nin itibarını ağır bir şekilde sarsma amacı gütmektedir.
16.03.2022 tarihli BİRGÜN Gazete Haberinde, Taşyapı İnşaat Şirketi’nin birçok çalışmasından biri olan Okmeydanı ile Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanelerinin yeniden inşası işi projeleri özel olarak hedef alınmaktadır. Söz konusu yazıda, müvekkillerimin Kamu ihale Yasası’nı ihlal ederek devleti maddi zarara uğrattığı ve "haksız kazanç sağlama" amacıyla suç işlediğini iddia eden haber muhabirlerinin iddiaları mesnetsizdir.
Sözleşmeye aykırılık teşkil eden herhangi bir haksız kazanç bulunmamakta olup süreçler usulüne uygun bir şekilde onaylanmıştır. Müvekkil şirketin, haber içeriğinde yer verilen asılsız bir çok yöntem ile yapmış olduğu uygulamalar ve tamamı hayal ürünü bu uygulama iddiaları haberde gerçekmiş gibi anlatılmıştır. Bu nedenle, kamuda haksız kazanç algısı yaratmanın hiçbir şekilde objektif ve somut dayanak teşkil eden bir haber değeri taşımamaktadır.
Haberde belirtilenin tam aksine bu projelerde kamu zararı oluşmamış, müvekkil Taşyapı Şirketi, işin yapım sürecinde yaşanan global ekonomik dalgalamalar, darbe girişimi vb. bir çok olaydan dolayı bu işlerden önemli ölçüde zarar etmesine ragmen Hastane inşaatlarını tamamlamıştır. Her iki kamu hastanesi de COVİD-19 salgınının başlangıç dönemi tamamlanıp açılmış, bu kritik dönemde önemli bir sağlık yükünü üstlenmiştir. Bu durum hem İstanbul hem ülkemiz açısından da çok büyük önem teşkil etmektedir. Ancak bu durum işbu haberde müvekkil şirketin haksız yere kural dışı işler yaptığı kamuya duyurulmuş ve bu yanlış algının mil·y· onlara ulaşması şirketimizi çok ciddi zararlara uğratmıştır. Haberde eleştiri boyutu aşılmış olup kural, mevzuat ve kanun dikkate alınmadan yapılan hastane projelerindeki milyonların vekilime Sayın Cumhurbaşkanı tarafından sağlandığı yazılarak Sayın Cumhurbaşkanımız, Bakanlar Kurulumuz, Diğer Kamu Kurumları ve Kamu Görevlileri de haberde suçlanarak hedef gösterilmektedir.
Müvekkillerimiz aleyhinde basında gerçeğe aykırı haberler yapılmak suretiyle müvekkillerimizin kamuoyunda ticari itibarı zedelenmekte ve küçük düşürülmektedir. Bu haber ile de müvekkillerimiz kamuoyu nezdinde, hırsızlık ve yolsuzluk yapan, rant sağlayan bir iş adamı konumuna sokulmak istenmektedir.
TAŞYAPI İnşaat; Şirketinin başarısı rakiplerinin müvekkile karşı cephe alması, müvekkili ve şirketlerini itibarsızlaştırmak amacı ile pek çok hukuk dışı haber yapma yoluna başvurmasına neden olmaktadır.
Taşyapı İnşaat Şirketi inşaat sektörüne ve Türkiye’nin inşaat sektöründe dünyadaki yerine katkı sağlamaktadır. Bu birikimi "Hastane parasını nasıl yuttular?" tanımıyla kriminalize etmek, karalayan, hedef gösteren suçlamalarla itham etmek hukuken, etik ve politik olarak kabul edilemez. Böylesi bir yayın, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak bir yana dursun ancak ve ancak halkı kin ve nefrete teşvik maksatlı olabilir ve içinden geçtiğimiz böylesi bir dönemde bu yanlışın derhal düzeltilmesi gerekliliği ortadadır.
Netice itibariyle, birgun.net internet sitesi eliyle yapılan kriminalize edici haber, müvekkilimi itibarsızlaştırmak ve etkisizleştirmek amacına yöneliktir. Cevap düzeltme konusu yazının derhal yayından kaldırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerden dolayı müvekkilim adına kişilik haklarının ihlalinden ve hukuka aykırı her türlü saldırıdan dolayı yasal yollara başvurma hakkımız saklıdır. Müvekkilimin şeref, haysiyetini zedeleyici ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan gerçekdışı haber yapılmıştır. Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.

Düzeltme ve Cevap
talep eden
Av. Ece Yükselsen
***
İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.05.2022 tarih 2022/4249 D. İş sayılı düzeltme ve cevap kararına karşı itirazımızın İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 02.06.2022 tarih ve 2022/4885 D. İş sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine yayınladığımız düzeltme ve cevaptır.

********

Yeter ki kamunun parasını yemek isteyin; ya bir yol bulunur, ya bir yol açılır. AKP’nin her ikisinde de mahir olduğu muhakkak. Her gün karşımıza yeni yeni yollar, türlü türlü hileler çıkarabiliyor. Birazdan okuyacağınız hikâye de neredeyse bütün ihalelerde geçerli bir yöntemi anlatıyor. Nasıl oluyor da ihale fiyatı ile inşaatçıya ödenen nihai miktar arasında devasa farklar oluşuyor? İşte kamu zararının tanımı tam olarak o farkta gizli.

Taş Yapı iktidarın en sevdiği inşaatçılardan. Özellikle İstanbul rantı denildiğinde akla ilk gelen isimlerden birisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın ilişkisi bulunan Emrullah Turanlı.

tas-yapi-bir-hastane-parasini-nasil-yuttu-991956-1.
Taş Yapı’nı sahibi Emrullah Turanlı, Erdoğan’a yakınlığıyla tanınıyor.

Taş Yapı’nın ihalesini alıp tamamladığı iki önemli proje, Okmeydanı ile Göztepe Eğitim ve Araştırma hastanelerinin yeniden inşasıydı. Okmeydanı’nın ilk fazı tamamlandı ve Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe ise Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi adıyla hizmete girdi. İhaleleri İstanbul’da depreme hazırlık amacıyla dönüşüm projelerini yürüten İstanbul Valiliği’ne bağlı İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) gerçekleştirildi. Taş Yapı ile 2013 ve 2014’te sözleşmeler imzalandı.

Şimdi iki projeye dair ciddi bir yolsuzluk iddiası gündemde. Bir mimarlık şirketi temsilcisi delilleri hem savcılığa hem de projelerin sahibi İstanbul Valiliği’ne sundu. Dosyaya bakılırsa kamudan alınan iki hastanenin inşaatından, bir hastane daha yapacak kadar para inşaatçının cebine girmiş!

İş Bitirme Belgesi’ne göre hastane için ilk sözleşme bedeli 391 milyon 530 bin 574 lira 49 kuruş. Toplam sözleşme bedeli 473 milyon lira. Projenin bitiminde inşaatçıya ödenen miktar tam 750 milyon 487 bin 749 lira 81 kuruş.

Ne olmuş da kamudan çıkan para ikiye katlanmış? Gelin Okmeydanı Hastanesi üzerinden adım adım inceleyelim…


BİR LAVABO FİYATI HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİR

Şirketlerin ihaleyi aldıktan sonra artan maliyetleri gerekçe göstererek fiyat farkı talep etmesi yaygın bir durum. Burada kamunun sıkı denetimi şart. İhale Kanunu’nu yazanlar “inşaatçıya güven olmaz” diyerek bazı önleyici mekanizmalar getirmişler. En önemlisi de müşavirlik hizmeti. Kısaca açıklayalım.

İnşaat ihalelerinde üç ana aktör görürsünüz: İşveren, yüklenici, müşavir. Burada işveren kamu, işi alan inşaatçı. Müşavirlik hizmeti veren şirketler ise kamu adına ‘a’dan ‘z’ye her şeyden sorumludur. Onayları olmadan tek çivi çakılamaz, değişiklik yapılamaz. Kısaca kamunun parası müşavire emanettir. Gelin görün ki iktidar bu hizmeti de yandaş ağına çevirdi. İnşaatçı yandaş, onu denetleyecek şirket yandaş olursa, oradan kamunun hayrına iş çıkar mı?

Okmeydanı ihalesinde müşavir firmamız Yüksel Proje. İmza attığı bazı önemli işleri sıralarsak kimliğini kolayca anlarsınız: İstanbul-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul-Ordu-Giresun-Rize-Muş havalimanları, Ankara-İstanbul ve Ankara-Sivas Hızlı Tren Yolu, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri… Bir de 35 milyon liraya ihalesini aldığı Kanal İstanbul etüt projesi tabii.

Taş Yapı da ihaleden kısa süre sonra maliyet artışını bahane ediyor. Sonrasında normal prosedür şu: Müşavirlik firması kendisi ile sözleşme yapmış taşeronlardan fiyat toplanmasını ister. Sözleşmeli taşeronlar, sözleşmelerinde yazılı fiyatların üzerinde ve enflasyon vs. dikkate alınarak yapılan artışlar dışında keyfi fiyat veremez. Müşavir firma fiyatları karşılaştırır, gerekli düzeltmeleri yapar, kamu adına en uygun olanlara onay verip hakkediş ödemesi için işveren kuruma gönderir.

Taş Yapı böyle yapmamış. Sözleşmeli 85 firma dururken, gidip 60 başka firmadan fiyat almış. Müşavir de buna göz yummuş. İyice fahiş olanları az biraz düzeltip İPKB’ye göndermiş. Oysa sözleşmeli firmaların fiyatları ile onaylanan fiyatlar kıyaslandığında, kamunun göz göre göre zarara uğratıldığı ortaya çıkıyor.

Mesela; bir firmadan alınan akrilik tezgahın fiyatı, inşaatçıya yapılan kesin hakkediş tablosunda 784 lira 34 kuruş olarak yazılı. Buna karşın aynı ürünü imal eden sözleşmeli firmanın fiyatı 365 lira 38 kuruş. Aradaki fark 2.15 kat. Veya 449 lira 32 kuruş yazılmış bir lavabonun fiyatı, 208 lira 80 kuruş. Neredeyse her kalemin fiyatında aynı farklar dikkati çekiyor. Devasa bir hastanede bulunan yüzlerce ürünü, işi, hizmeti düşünün. Kamu böyle zarara uğratılıyor işte. Vatandaşın vergisinden inşaatçıya ödenen tutarın iki katına çıkarılmasının yolu, bir lavabonun fiyatının 2 katı şişirilmesinden geçiyor.

SAVCIYA DELİLİ KENDİ ELİYLE VERDİ

Savcılığa sunulan dosyada Sağlık Bakanlığı’nın yatak başına maliyet hesabı dikkate alındığında, Okmeydanı Hastanesi’nde kamunun 204 milyon 912 bin 749 lira 81 kuruş zarara uğratıldığı; Göztepe Hastanesi de dikkate alınırsa, Taş Yapı’nın kamudan haksız aldığı paranın yarım milyar liraya yakın olduğu ileri sürülüyor. 590 yataklı yeni bir hastane parası demek bu.

Olayın inşaatçı ayağı bu şekilde. Gelelim Yüksel Proje’nin yaptıklarına…

Okmeydanı Hastanesi yapımı için Hazine tarafından İslam Kalkınma Bankası’ndan 158,9 milyon avro kredi kullanıldı. Kredinin şartları arasında olan ve sözleşmeye de konulan maddelere göre, “eğer yüklenici rüşvetçi veya hileli uygulamalar ile meşgul olmuşsa… görevi sonlandırılabilir” deniliyor. Devamında “hileli uygulama”dan kastedilenler arasında “yapay rekabetsiz seviyelerdeki teklif fiyatlarını oluşturmak için teklif sahipleri arasında tasarlanmış işbirliğine dayalı uygulamaları” içerdiği belirtiliyor. Kısaca delillere bakıldığında Taş Yapı ve Yüksel Proje buna aykırı davranmış.

Ayrıca Kamu İhale Yasası’na göre, “yüklenici ile müşavir firma arasında organik ilişki” olamaz. Bunun anlamı şöyle: Bir projeyi denetlerken, aynı süreçte aynı firma ile başka iş ilişkisi yürütemezsiniz. Burada Taş Yapı, savcılık soruşturmasında kendisini savunurken adeta usulsüzlüğün delilini kendi eliyle sunmuş. Suç duyurusunun delilleri arasında Taş Yapı’nın 350 bin TL tutarında ödemeyi Yüksel Proje’ye havale ettiğine dair bir dekont, “organik ilişki”nin kanıtı olarak yer alıyor. Taş Yapı ise bunu reddederek şu savunmayı yapıyor:

“Konya Metrosu Projesi’nde ön hazırlık işleri kapsamında, Yüksel Proje’ye yaptırdığımız çalışmalar için ilk seferde 350.000 TL’lik kısım ödenmiştir. Projede hakkedişlerin karşılığı olan KDV dahil 436 bin 292 TL fatura 28.07.2021 tarihinde kesilmiş olup, hakkedişi de yapılmıştır.”

Özetle Okmeydanı Projesi devam ederken, Konya Projesi’nde de beraber çalışmışlar. Savcılık suç duyurusunda ileri sürülen “organik ilişki” böylece gerçekleşmiş olmuyor mu?

Savcılıktaki dosyanın tamamı elinde olduğu halde İstanbul Valiliği ne yapıyor peki? Hiçbir şey. Üstüne üstlük Okmeydanı ihalesinin ikinci fazını da aynı isimlere vermeyi uygun buluyor. Böylece çark, hız kesmeden işlemeye devam ediyor.