Kıbrıs’ta müzakereler dört yıl aradan sonra yeniden başlıyor. Halkın talebine kulak tıkayan Kuzey Kıbrıs lideri Tatar, adadaki sorunun çözümüne yönelik “federasyon” modelinden “iki devletli” çözüme kaydı.

Tatar çözümsüzlük halk çözüm istiyor

Özde Çelikbilek

BIRLEŞMIŞ Milletler (BM) öncülüğünde gerçekleştirilen 5+1 formatındaki Kıbrıs müzakereleri bugün İsviçre’nin Cenevre kentinde yeniden başlıyor. 29 Nisan’a kadar sürecek toplantılara BM temsilcisinin yanısıra Güney ve Kuzey Kıbrıs liderleri ile garantör ülkeler Türkiye, İngiltere ve Yunanistan temsilcileri katılıyor. Kıbrıs meselesine çözüm bulmak amacıyla son çok taraf 2017’de İsviçre’nin Crans-Montana kasabasında bir araya gelmişti. Ancak on günlük süreçten bir sonuç çıkmamıştı.

Crans-Montana’daki Kıbrıs konulu 5+1 formatındaki görüşmelere davet gönderilmemesine rağmen AB de temsilci gönderecek. AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano, davet gelmemesine rağmen “BM’nin çabalarına yardım etmeleri için” AB’nin kıdemli bir diplomat heyetini Cenevre’ye gönderileceğini duyurdu.


Görüşmelerde tarafların, ortak müzakere zemininde buluşup buluşamayacağı ele alınacak. Tahminlere göre, ilk toplantıdan sonuç alınamazsa yeni bir tarih belirlenerek ikinci bir toplantı düzenlenecek. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres bugün liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştirmeyi planlıyor. İkinci gün tüm tarafların aynı masa etrafında toplanmasının ardından gün sonunda ise bir akşam yemeği düzenlenecek. Zirvenin son gününde tüm tarafların katılımıyla toplantı gerçekleştirilecek. Guterres, iki liderle ayrı ayrı ve gerek görülmesi durumunda üçlü bir formatta araya gelecek.

2003’TE FEDERESYONU DESTEKLEYEN TÜRKİYE

Zirve öncesi Ankara’ya gelen Kuzey Kıbrıs lideri Ersin Tatar, Beştepe’de AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Görüşmelerin ardından basına açıklama yapan Tatar, Erdoğan’ın, yapılan çalışmaları “gayet yerinde bulduğunu” ifade etti. Tatar, bundan sonra federasyon temelinde bir anlaşmadan sonuç alınamayacağını yineleyerek, Kıbrıs Rum tarafının AB’den aldığı hakları istismar ederek, Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşma niyetinde olmadığını ileri sürdü. Ankara, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım kavgasının da etkisiyle bir süredir federasyon tezini terk ederek “iki devletli” teze geçmişti. Tatar’ın iki devletli tezine inat Kuzey Kıbrıslılar federasyon tezini savunuyor. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı’ndan Doç. Dr. Yonca Özdemir, “Tatar’ın aksine 2003’ten bu yana Türkiye federasyon yaklaşımını desteklemiş, müzakerelerde de Türklerin siyasi eşitliği, garantörlük ve adada asker bulundurma haricindeki konularda ılımlı bir tavır sergilemişti. Şu ana kadar varılan tüm uzlaşılar da federasyon temelli idi. Nitekim her ne kadar adada kalıcı bölünme taraftarı idiyse de eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş döneminde dahi BM nezdindeki resmi görüşmelerde hep “federasyon” görüşülmüştü” dedi.


tatar-cozumsuzluk-halk-cozum-istiyor-869270-1.
Doç. Dr. Yonca Özdemir


ERDOĞAN’IN NİYETİ GERÇEKTEN BAĞIMSIZLIK MI?

Son zamanlarda Türkiye’den yükselen ilhak söylentileri de Türkiye’nin niyetinin gerçekten bağımsız bir Kuzey Kıbrıs mı istediği, yoksa kendi kontrolü altında bir kukla devlet ya da kendine bağlı bir vilayet mi istediği sorusunu akla getirdiğini belirten Özdemir, “Nitekim geçen hafta Kuran kursları ile ilgili olarak KKTC Anayasa Mahkemesinin aldığı karar sonrası Türkiye hükümetinden yapılan tehditler ve açıklamalar da adada bu konudaki endişeleri artırmıştır. Hatırlarsanız bu konuda Erdoğan, ‘Anayasa Mahkemesi Başkanının yapmış olduğu açıklamayı kabul etmemiz mümkün değil. Laiklik anlayışı onların anladığı gibi değildir ve Kuzey Kıbrıs bir Fransa değildir. Anayasa Mahkemesi Başkanı bu yanlışından dönmediği takdirde atacağımız adımlar da bundan sonraki süreçte farklı olacaktır, bunu da bilmeleri gerekir’ ifadelerini kullanmıştı. Uluslararası bir toplantıda bağımsızlığını desteklediğini söyleyeceğiniz bir ülkeye dair söylenmiş bu sözler o ülkenin bağımsızlığı ile nasıl bağdaşır? Bu sözlerin ardından 5’li toplantıda “iki ayrı egemen devlet” önerisi yaptığınızda kim sizi ciddiye alır? Benim değerlendirmem bağımsızlığına Türkiye’nin dahi saygı göstermediği bir ülkenin bağımsızlığının tanınmasının asla mümkün olmayacağı şeklindedir. Kaldı ki, bugün Türkiye’nin uluslararası arenadaki saygınlığı ve ilişkileri 10-20 sene öncesine kıyaslanınca oldukça yıpranmış durumda. Artık ne Amerika, ne Avrupa Türkiye’yi güvenilir bir müttefik olarak görmekte. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir tezine ya da teklifine önemli bir uluslararası destek bulacağı konusunda derin şüphelerim var.” ifadelerini kullandı.

GÜNEY KIBRIS İKNA OLMAYACAKTIR

Görüşme öncesi açıklama yapan Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, “BM kararları, uluslararası hukuk ve AB hukukuna uygun olarak Cenevre’ye gidiyoruz. Kıbrıs’ı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonda yeniden birleştirme müzakerelerini sürdürmeye sağlam şekilde kararlıyız.” ifadesini kullanmıştı. Özdemir, “Kıbrıs Rum liderliğinin böylesi “iki ayrı devletli” bir yaklaşımı kabul etmeyeceği ortadadır” dedi. Federasyonun masadan tek taraflı kaldırılıp böyle bir talepte bulunulması Kıbrıs’ta çözüm olasılığını bütünüyle ortadan kaldırma tehlikesi yaratacağının altını çizen Özdemir, “Görüşmeler sırasında muhtemelen BM yine aracı bir rol oynamaya çalışacaktır ama BM kararları ile çok çelişen taleplerle toplantıya giden KKTC ve Türkiye heyetlerinin BM’nin sempatisini ve desteğini kazanması mümkün olmayacaktır. KKTC ve Türkiye tavrını değiştirmezse, BM Cenevre’de fazla da zamanını harcamayacaktır.” dedi.

KIBRIS’TA HERKESE EŞİT SİYASAL HAKLAR

Hafta sonundaki kitlesel eylemlerde federasyon modelini bir kez daha dillendiren Kıbrıs solu Tatar’ın açıklamalarını eleştirdi. Bağımsızlık Yolu üyesi, yazar Münür Rahvancıoğlu, Mustafa Akıncı’nın ardından göreve gelen Tatar, Ankara’nın desteğiyle birlikte adadaki sorunun çözümüne yönelik “federasyon” modelinden ziyade “iki devletli” çözümden yana bir duruş sergilemeye başladığını belirtti. Rahvancıoğlu, “Eşit siyasal haklara sahip Federasyon modelinden vazgeçmek, söylendiği kadar kolay bir şey değil. İki devletli çözüm modeli, BM parametreleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının dışına çıkmak anlamına geliyor. Türkiye’nin desteğini arkasına almak adına milliyetçi çizgisini daha fazla yükselten Tatar, Cenevre’de bu konuda ısrarcı olursa karşısında konuşacak kimseyi bulamayacaktır” dedi. Türkiye’nin iç siyasette sıkıştıkça Libya, Suriye, Kıbrıs kartını oyuna sürdüğünü belirten Rahvancıoğlu, bu dönem yine aynı yöne yöneldiğini belirtti.

tatar-cozumsuzluk-halk-cozum-istiyor-869271-1.
Münür Rahvancıoğlu



KIBRIS, KIBRISLILARA AİTTİR BAŞKASINA DEĞİL

Kıbrıs toplantısı başlamadan önce Cumartesi akşamüstü Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, ‘birleşme’ talebiyle eylem düzenledi. Ada’yı ikiye bölen sınırdaki dikenli tellerin etrafında Yunanca ve Türkçe, “Kıbrıs, Kıbrıslılara aittir” sloganları atan halk, birleşme taleplerini dile getirdi. Lefkoşa’nın her iki tarafında da onbinlerce yurttaşın federal çözüm talebiyle sokağa çıktığını hatırlatan Rahvancıoğlu, “Salgın koşullarına rağmen her iki yakanın halkı, federal çözüm, birleşme talebiyle sokağa çıktı. Bizler de BM’nin ilgili tüm kararları ve parametrelerine bağlı kalarak, siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli ve iki toplumlu bir federal çözüm için stratejik bir anlaşmaya varılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs sorununa çözüm üretmek adına yürütülen müzakereler kapsamında taraflar 7 Kasım 2016 ila 7 Temmuz 2017’da İsviçre’nin farklı kentlerinde dördü liderler seviyesinde olmak üzere beş kez bir araya gelmişti. Ancak görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanmış, taraflar birbirlerini suçlamış ve masayı devirenin karşı taraf olduğunu dile getirmişti.