Soru: Kamu çalışanıyım, eşim ise işyerinde yaklaşık 11 yıllık kıdemi olan bir özel sektör çalışanı. Geçtiğimiz ay benim görev yeri değişikliğim nedeniyle bir başka ile yerleşmek zorunda kaldık. Eşim özel sektör çalışanı olduğu için bir tayin ya da görev yeri değişikliği söz konusu olmadı ve işten ayrıldı. Eşimin çalıştığı sürenin kıdem tazminatı için işvereninden talepte bulunduğumuzda ise olumlu yanıt alamadık. Gerekçe olarak da İş Kanunu’nun 14. Maddesini gösterdiler. Bu durumda ne yapmalıyız?

Cevap: Ülkemiz çalışma yaşamının sorunlarından biri de özel sektör ve kamu çalışanlarının gerek özlük hakları, gerekse sosyal güvenlik hakları bakımından farklı uygulamalara tabi olmalarıdır. Bunun somut bir örneği de sorunuzla birlikte karşımıza çıkıyor.

Bilindiği üzere devlet memurları yasasına tabi bir çalışan bakımından ailenin korunması ve aile birliğine zarar gelmemesi gibi haklı gerekçelerle eş durumundan tayin hakkı söz konusudur. Yani çalıştığı İlden bir başka ile tayini çıkan memurun eşine de tayin hakkı tanınır. Ancak konu İş Yasası’na tabi çalışanlara gelince aile birliği nedense söz konusu olmuyor. İşveren, eşinin tayini çıktığı için işten ayrılmak isteyen işçiye kıdem ödemek zorunda olmuyor ve tıpkı okurumuzun örneğinde olduğu gibi “İstifa et, kıdemini bırak, git” diyor.

Gerçekten de bu durum halen yürürlükte olan 1475 sayılı eski iş yasamızın kıdem tazminatı konusunu düzenleyen 14. Maddesinde işçiye kıdem tazminatı hakkı kazandıran nedenler arasında bulunmuyor. Hal böyle olunca da konu işverenlerin insafına kalıyor. Aslında işveren bir iyi niyet yaklaşımı olarak kendisine yıllarca katkıda bulunup emek vermiş işçisine kıdemini ödeyebilir bu konuda herhangi bir yasal engel de yok. Ancak yasada konuya ilişkin bir düzenleme olmadığı için işverenler ödeme yapmamayı tercih ediyorlar.

Oysa örneğimizden yola çıkacak olursak;

Bugün asgari ücretin brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş olduğunu düşündüğümüzde kabaca bir hesapla asgari ücretli 11 yıllık bir çalışanın dahi kıdem tazminatı yaklaşık 40 bin lira eder. Bu her çalışan bakımından çok önemli bir rakam. Bu hakkı işverenin insafına bırakmak kabul edilebilir bir durum değil. Ancak yasadaki eksiklik yargının da konuyla ilgili işçi aleyhinde kararlar vermesine neden oluyor.

Bu konuya ilişkin bir yüksek yargı karar özeti örneğini aşağıda sunuyorum;

“Taraflar arasındaki sözleşme başından beri belirsiz süreli iş sözleşmesi olup, davacının dayandığı eş tayini mazereti kıdem tazminatına hak kazandıracak bir fesih nedeni olmadığından iş akdinin davacı işçi tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle davacının kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.” ( Y.9 H.D. 2011/54483 E.)

Sonuç olarak eş tayininin İş Kanununda işçiye haklı nedenle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı tanımaması nedeniyle kıdem tazminatı da ne yazık ki söz konusu olamıyor. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi işveren iyi niyet kuralları çerçevesinde bu nedenle işten ayrılan bir çalışanına farklı adlar altında (sosyal yardım, ek ödeme vb.) ödeme yapabilir. Buna da yasal bir engel yok.