Google Play Store
App Store

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında istinafta bekleyen siyasi yasak kararını değerlendiren Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, “Hakaret suçu gibi bir suç tipinden dolayı bir kişinin seçme-seçilme hakkına müdahale edilmesi, yurttaşın seçme hakkına da yargı eliyle bir müdahaleyi yanında getiriyor. Beklentimiz, istinaf mahkemesinde bu yargılamadaki adil yargılama hakkına ilişkin ihlallerin tespitinin yapılarak bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa bizzat istinaftaki daire tarafından son verilmesidir” dedi.

Kaynak: ANKA
TBB Başkanı Sağkan'dan İmamoğlu davası yorumu: Yurttaşın seçme hakkına yargı eliyle müdahale

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstinafta bekleyen siyasi yasak kararını değerlendiren Sağkan, “Hakaret suçu gibi bir suç tipinden dolayı bir kişinin seçme-seçilme hakkına müdahale edilmesi, yurttaşın seçme hakkına da yargı eliyle bir müdahaleyi yanında getiriyor. Beklentimiz, istinaf mahkemesinde bu yargılamadaki adil yargılama hakkına ilişkin ihlallerin tespitinin yapılarak bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa bizzat istinaftaki daire tarafından son verilmesidir” diye konuştu.

"HAKARET SUÇU GİBİ BASİT BİR SUÇUN TCK ÇERÇEVESİNDE İRDELENECEK BİR SUÇ TİPİ OLUP OLMADIĞI TARTIŞILMALI”

Sağkan, İmamoğlu’nun istinafta bekleyen siyasi yasak kararına ilişkin şunları söyledi:

“Bir mevcut yasal düzenlememizdeki unsurlar var, bir de olması gereken var. Biz hakaret suçu gibi suçların artık dünyada birçok gelişmiş ülkede cezai yaptırımdan çıkartılarak tamamen tazminat davalarına dönüştürüldüğü bir süreçte, artık hakaret suçunun Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde düzenlenerek irdelenmesi gereken bir suç tipi olup olmayacağının öncelikle Meclis çatısı altında meslek örgütlerinin, baroların, TBB’nin de davet edildiği bir çalışma ortamıyla gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Gerçekten böyle bir suç tipi birçok ülkede kalktı uygulamadan. Bunun kişiye özgür bir manevi alan olduğu kabul edilerek bunlar tazminat davaları şeklinde görülen davalara dönüştürüldü. Bunun tamamen böyle olup olmaması gerektiği gerçekten katılımcı bir masanın çalışması neticesinde; akademisyenlerin, hukukçuların, sosyologların bulunduğu bir masada tartışılarak bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyoruz.

"YURTTAŞIN SEÇME HAKKINA DA MÜDAHALE”

Ancak bunun yanında basit olarak kabul edebileceğimiz bu suç tipleri bakımından TCK’nın 53’üncü maddesi uygulamasıyla kişilere siyasi yasak getirilmesinin ise gerçekten kabul edilebilir bir tarafı bulunmadığını ifade etmek istiyorum. Yargılamaların bu anlamda siyasi olup olmadığından bağımsız olarak bunun altını çizmek istiyorum. Hakaret suçu gibi bir suç tipinden dolayı bir kişinin seçme-seçilme hakkına müdahale edilmesi, yurttaşın seçme hakkına da yargı eliyle bir müdahaleyi yanında getiriyor. Bunu doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.

"BEKLENTİMİZ BU HUKUKSUZLUĞA BİZZAT İSTİNAFTAKİ DAİRE TARAFINDAN SON VERİLMESİDİR”

Bunun yanında, Sayın İmamoğlu dosyasını, ilk davayı ben takip ettim. O dosyanın duruşmalarını izledim. O süreçte yaşananları gayet iyi biliyorum. Devam etmekte olan davaya bakan hakimin davadan alınıp bir başka ile gönderilmesi de dahil olmak üzere. Verilen kararın ve işleyen hukuki sürecin adil bir yargılama süreci olmadığını da her fırsatta ifade ettim. Bu tür yargılamaların, siyasetin yargı eliyle dizayn edilmesine dönük yargılamaların bu topluma en ufak bir faydası dokunmaz. Bundan en büyük zararı toplumun genel, hatta tamamı görür. O anlamda bizim beklentimiz halen devam etmekte olan bir yargılama, istinaf mahkemesinde bu yargılamadaki adil yargılama hakkına ilişkin ihlallerin tespitinin yapılarak bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa bizzat istinaftaki daire tarafından son verilmesidir. Bir hukukçu olarak da bir vatandaş olarak da beklentimiz bundan ibarettir.”