Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Üç haftadır, “bileşik sözcükler”le ilgili yazım tutarsızlıklarını örneklemeye çalışıyoruz. Bu konuda kafalar hayli karışık. Ama en büyük kafa karışıklığı, Kenan Evren’in 12 Eylül darbesiyle yapısı değiştirilen Türk Dil Kurumu’nda (TDK) görülüyor! Neden mi?

TDK, bileşik sözcükler konusunda şöyle buyuruyor:
-“Dış, iç, sıra sözleriyle oluşturulan bir­leşik kelime ve terimler ayrı yazılır: ahlak dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; ceviz içi, hafta içi, yurt içi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra vb.

Somut olarak yer belirten alt ve üst sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: deri altı, su altı, toprak altı, yer altı; böbrek üstü bezi, tepe üstü vb.

-Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluştu­rulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: alt kurul, alt yazı; üst kat, üst küme; ana bilim dalı, ana dili; ön söz, ön yargı; art damak, art niyet; arka plan, arka teker; yan cümle, yan etki; karşı görüş, karşı oy; iç sa­vaş, iç tüzük; dış borç, dış hat; orta kulak, orta oyunu; büyük dalga, büyük defter; küçük harf, küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir gözeli, bir hücreli; iki anlamlı, iki eşeyli; tek eşli, tek hücreli; çok düzlemli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift kanatlılar vb.”

Yanlışlık ve tutarsızlık daha tanımdan başlıyor: “Birleşik kelime” diyor, sonra da “ayrı yazılır” diye kural koyuyor! Yani birleşik ama ayrı yazılır! Oysa “birleşik” olmak, birden fazla öğenin bir araya gelmesiyle kaynaşıp bütünleşmek demek. TDK’nin kendi sözlüğünde bile “bileşik” sözcüğü “birleşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep” diye tanımlanmış. “Mürekkep” olan şey nasıl parçalı düşünülebilir?

Nitekim Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’nda, yukarıda belirtilen bileşik sözcükler birleşik yazılmıştır. Doğrusu da budur. “Alt, üst, ana…” gibi önadlarla oluşturulan bileşik sözcükleri ayrı yazarsak, bu söz öbekleri “bileşik sözcük” olmaktan çıkar, sıfat tamlamasına dönüşür. “Sıra” sözcüğüyle türetilen “ardı sıra, peşi sıra…” söz öbekleri ise bileşik sözcük değil “belirteç”tir.

Bileşik özel adlar nasıl yazılmalı?
Türkçe konusundaki titizliğine saygı duyduğum bir meslektaşım, “Osmangazi Köprüsü”nün açıldığı gün telefon etmiş ve “Bu köprünün adını ‘Osmangazi’ biçiminde bitişik yazmışlar. Semt adları bitişik yazılır elbet ama bir yapıya ya da yapıta özel ad verilirken böyle yazılması cahilliktir. Bunu da bir yazında işlesen” demişti. Şimdi sırası geldi, değinelim.
Bileşik özel adların yazımı konusunda şöyle bir kural var:

“İki ya da daha çok sözcükten oluşmuş yerleşim merkezlerinin adı bitişik yazılır.”

İl, ilçe, köy adlarının, devlet kuruluşlarınca benimsenmiş, kalıplaşmış biçimlerinin bugünkü yazımları bu kurala uygundur: Acıpayam, Akdağmadeni, Alibeyköy, Beşikdüzü, Eskişehir, Gaziantep, Gaziosmanpaşa, Gümüşhacıköy, Haydarpaşa, Kahramanmaraş, Kocamustafapaşa, Orhangazi, Seyitgazi vb. Örneğin Bursa’da Osmangazi ilçesi var ve yer adı olduğu için bitişik yazılıyor.

Ama kurum adlarında durum değişiyor. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni ayrı yazıyoruz. Adnan Menderes, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Bülent Ecevit üniversitelerinin adlarını da… Ayrıca Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprülerinin adları da ayrı yazılıyor. Nitekim Manisa’da Osman Gazi Parkı var. Gidip gezmedim ama tabelasının fotoğrafını gördüm. Orada “Osmangazi” değil “Osman Gazi” yazıyor. Bu durumda, Osmangazi Köprüsü’nün yazımını eleştiren meslektaşımıza hak vermek gerekiyor.

***

HAFTANIN NOTU

“Yerli ve milli” diye diye…

Samandan tahıla, şekerden kâğıda, iğneden ipliğe her şeyimiz dışarıdan geliyor. Ama RTE’nin dilinden “yerli ve milli” lafı hiç düşmüyor. Yandaş kalemler de papağan gibi aynı sözleri yineliyor...

Hükümeti kim denetler?

Önce Meclis, sonra Danıştay ve Sayıştay, değil mi?

Ne var “Yeni Türkiye”de bu kurumların yalnızca adı kaldı. Artık her şey, tek adamın iki dudağı arasında…

“Yerli ve milli” hükümetimiz, şimdilerde “ticaret savaşı” içinde olduklarını söyledikleri ABD’nin bir şirketine teslim etmiş devlet hazinesini! Gelirimizi giderimizi onlar denetleyip raporlayacak!

“Hazineye Amerikalı kayyım atandı” diyenler var.

“Ekonominin kozmik odası Sam Amca’ya teslim edildi” diyenler de…

AKP iktidarının “yerli ve milli” diye diye ülkeyi getirdiği yere bakın!

Bir adım ötesi “düyunuumimeye” ya da “kapitülasyon”!