Tam bu köşeden seçimler sonrasında, AKP’nin seçimlerden “başarıyla” çıkmasının ardından, ekolojik talanı hızlandıracağına dair endişemizi belirtmiştik. Maalesef düşündüğümüz başımıza geliyor. O vakitten bu vakte değişen bir şey var. Kötü yönde. Parayla gözü dönmüş “insanlar” ve yüzde ellimizin oyunu alan AKP iktidarı ile el ele bizi telafi edilemeyecek ekolojik felaketlere doğru artan bir hızla sürüklemeye devam ediyorlar.

Bir vakittir altın şirketleri memleketim olan Çanakkale’de Kazdağ’ında cirit atıyor. Alamos Gold adlı şirket 2010 yılı ocak ayında Ağı dağı ve Kirazlı bölgelerini Teck Cominco adlı şirketten devralmış ve buralardaki “faaliyetini” Kuzey Biga ve Doğu Biga Madencilik adı altında sürdürecekmiş. O cebimden al bu cebime koy!

Sonra duyduk ki, bu şirketler şahaneymiş. “Köy konağı ve kahvehane yapıveriyorlarmış” misal. “Cami duvarını onarıyor ve bahçesini düzenliyor, ilkokulumuzu yemekhane olarak restore edip çocuklarımızın kullanımına açıveriyor, köy meydanına kaldırım taşı döşetiveriyor,amatör köy takımlarına mali destek sağlıyorlar” mış. Yalnız memleketim insanı düşünmeden edemiyor tabi, eniştemiz bizi neden öpüyor diye. Altını çıkarmadılar ama kokusunu aldılar zahir.

Efendim bu şirketler şahane olduğu fikrimiz nereden geldi. Bazı sahibinin sesi yerel basına göz attık çünkü. Yere göğe sığmıyor marifetleri bu şirketlerin bu gazetelerde. Zaten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile el ele kol kola bilgilendirme toplantısı düzenliyorlar. Hayatını savunmaya çalışan “cahil köylüyü” “bilinçlendirecekler” zahir. Biz de bu marifetlere bir göz atmak istedik kendimizce. Örneğin Teck Cominco. Aslen Kanadalı olan şirket sürdürülebilir iş yönetmeliği yayınlamış. Efendim onuncu onbirinci ve onikinci maddesine bakarsanız ne nebze çevreci oldukları su götürmez:

10)Çalışmalar çevreci bir yaklaşımla yürütülecek ,verimliliğin sürekli artmasına gayret edilecektir.

11-Biyolojik çeşitliliğin korunması düşüncesi iş ve üretim faaliyetlerinin her aşamasına entegre edilecektir.

12-Tesislerimiz kapandıktan sonra ardında sorun bırakmayacak bir yaklaşımla projelendirip işletilecektir.”

Hiçbir sorun yok yani? Boşuna bağırıp çağırıyoruz biz. Adamlar hem çevreci, hem biyoçeşitliliği koruyacak hem de işleri bittiğinde hiçbir sorun kalmayacak! Acaba? Başımıza geldikten sonra geri dönüşü yok. Başımıza gelmeden evvel başka yerlerde neler yapmışlar ona bir baksak çare olur mu derdimize. Olur mu olur!

Bu çevreci Teck Cominco şirketi 1906 da bir maden işletmesi kurmuş Trial diye bir kentte, British Colombia, Kanada’da. O günden bu yana yanı başındaki Kolombiya Nehri’ni düzenli olarak kurşun, kadmiyum, sülfürik asit, sülfür dioksit, civa, çinko ve curüf ile kirletiyor. Kanada hükümetlerinin verdiği cezaları ödüyor ve kirletmeye devam ediyor. Bu kirlilik nehir yoluyla Washingtondaki Roosevelt Gölü’ne ve Büyük Coulee Barajına kadar ulaşıyor. Bu düzenli kirletmenin dışında zaman zaman meydana gelen “kaza”larla da çok daha büyük miktarda zehirli atık ve curüf nehir sularına karışıyor. 1987 ile 2001 arasında 87 kaza! Bütün bu olanların kurbanları kim olmuş peki? Sizin benim gibi insanlar. O nehrin kıyısında yaşayan sıradan Amerikalılar ve Kanadalılar. Kolitten kansere seç beğen al. Ve ABD’de onların başlattığı hukuk mücadelesinin sonucundadır ki mahkeme doksan yıl süren bu kirliliğin temizlenmesinin sorumlusunun, vergi ödeyen vatandaşlar değil Teck Cominco olduğuna karar verdi. Bu şirketin ABD’li bir şirket olması sonucu değiştirmez dedi.

İşte bizim güvenmemiz beklenen şirket bu. Onaltı Eylül 2011’de yayınlanan bir raporda ise diğer şirket Alamos Gold’un Türkiye de ve Meksika’daki operasyonlarına yağmur sezonunun başlaması ve siyanidleri bitmesi ile ara verdiklerini belirtiyorlar. Yani kendileri dünyanın en etkili zehirlerinden biri olan siyanidi kullandıklarını söylüyorlar. Ama siyanidi güvenli bir şekilde kullanıyorlarmış tabi! Yerseniz! Teck Cominco’nun Kanada’da ve ABD’deki nehre yaptıklarına bakalım. Onun kardeşi Alamos Gold’a bakalım, Kuzey Biga Doğu Biga Madencilik’e bakalım. Altın ve paradan başka bir dertleri var mı soralım kendimize. Sonra güvenelim mi? İnanalım mı? Yoksa daha onlar başlamadan kendi topraklarımız üzerinde yaşayabilmek için dur mu diyelim? Ona sen karar ver cesur kardeşim, delikanlı yengem, güzel teyzem, mülayım amcam, yakışıklı biraderim. Ona sen karar ver!