Bir başka deyişle, siyasi İslam ve iktisadi İslam…

Sadece dini siyasete alet etmenin modası geçti, şimdikiler siyaseti de dine alet ediyor. Dini siyasete alet et. Siyasetin güçlensin. Din sayesinde güçlenen siyasetini dine alet et. Siyasi İslam güçlensin. Güçlenen siyasi İslam’ı iktidarına alet et ve bu sarmal devam etsin…

Siyasetleri dinin, din siyasetlerinin hizmetinde… Diyanet İşleri Başkanı siyasette en önemli figürlerden birisi. Yargıda dini içtihatlar ve kavramlar gırla gidiyor. İmam hatipleşen eğitimin durumu ortada… Ekonomide faiz anlayışı da öyle…


Siyasi İslam’a paralel bir iktisadi İslam da gelişiyor, vahşi kapitalizmin bir versiyonu olarak…

Helal kapitalizm! Yani önce kapitalizmle helalleşiyorlar. Çünkü onların asıl dinleri paradır, para! Para dinine, vahşi kapitalizme uygun siyaset peşindeler.
En sık duyduğumuz şey “Onların doları varsa bizim Allah’ımız var” cümlesidir. Faiz konusunda “bu konuda Nas ortada. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor?” diye, faizle mücadelenin ekonominin sorunlarını çözmekten çok dinin bir icabı olduğunu söyleyebiliyorlar. Yeni Akit Nas’ın ne olduğunu şöyle açıklıyor: “Erdoğan’ın ifade ettiği kelime Nas değil ‘Nass’tır. Nass, açık ve belirgin olan demektir. Nass kavramı Allah'ın ve peygamberin kelamı anlamına gelir.”

Lakin Cübbeli Ahmet’i bile öyle ifrit etmişler ki “Burası şeriat devleti mi?” diye soruyor. “Şeriat devleti ilan edildiyse ona göre davransınlar. Yarım Nas olmaz. Madem öyle yüzde 1 bile faiz vermeyeceksin. Devlet de yüzde 1 bile faiz almayacak. Madem Nas diyeceksin. O zaman hepten şeriat ilan et.”

Bu saatten sonra şeriat ilan etseler ne olur, etmeseler ne olur ama aslında “keçi faizciliği” yapıyorlar. Yaşadığımız coğrafyada faiz ve tefecilik hep vardı ve hatta 1960’lara kadar toprak ağaları yanı sıra “tefeci bezirgân” denilen bir zümre de hâkim sınıflar ittifakının bir parçasıydı. Faiz din açısından “haram” görülse bile yüzyıllardır hep kılıfına uydurulmuştu. Mesela yoksul köylü borç para almak için ağasının huzuruna çıkardı. Ağası “ben bu keçiyi yüz liraya aldım al sana yüz lira” dedikten sonra “bu keçiyi sana yüz elli liraya sattım, sen de bana yüz elli lira borçlusun, hakkını helal et, hadi git” derdi. Köylü de keçi peşinde, yüz lira elinde ve faiziyle yüz elli lira borçlu olarak giderdi. İslami sermayenin de günümüzde benzer tarzda kâr ortaklığı, faizsiz bankacılık adlarıyla helal (!) faiz dağıttığı bilinen bir gerçek.

Keçi tefeciliğini güncelleyerek tekrarlıyorlar. Keçi inadıyla enflasyonun faizinden kazanıyorlar. Liranı 10 liraya aldım al sana 1 dolar diyorlar. Sonra 1 doları sana 14 liraya sattım diyorlar. Yani artık 10 liralık ne varsa 14 lira diyorlar. Faiz harammış ama keçi tefeciliğiyle hep onlar kâr ediyor.

Son icatları da ayrı bir âlem. Meğer Türkiye Çin gibi malı ucuza üretip bunu Avrupa’ya satarak, bu üretimden dolar girdisi sağlayabilecekmiş. Yani memleketi “dış güçler” kurtaracakmış! Tek çareleri ucuz emekle ucuz mal satabilmek. Bulgaristan’dan otobüslerle gelen müşteriler, bezirgân Saraylıları şimdiden heveslendirmiş olmalı!

“Zor olanı seçtik ama 4-5 aya toparlanacağız, 6 ay sonra ise meyvelerini yiyeceğiz” diyorlar ya, o meyve ayva mıdır, ayvayı kim yiyecektir, bilinmez. Ama belki de 6 ay sonra bir “seçim” ile bir meyve olarak “ayva” birlikte anılacaktır. Yine tefeci ağanın yoksul köylüye tezgâhını kurarak muhtemelen karşılıksız para basacaklar, asgari ücreti artırdık filan diyecekler ve böylece baskın bir seçimle iktidarlarını korumayı umacaklar.

Oysa normal koşullarda bir seçimi kazanmaları imkânsız gibi. Sıradan insanlar bile artık onların seçim yerine “Türkiye olağanüstü günlerden geçiyor” deyip olağanüstü hâl ilan edilmesinin şaşırtıcı olmayacağını düşünüyor.

Belki şaşırtıcı olan son hadise ikide bir “sağ-sol bitti” diyen Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta “ben sosyal demokratım” demesiydi ve Mersin mitinginde “sosyal demokrat lider” diye anons edilmesiydi. Sosyal demokrat bir liderin mitinginin adının “Millete Sesleniş” yerine “Halka Sesleniş” olması da beklenirdi ama nemize lazım, fazla üzerlerine gitmemekte fayda var, yoksa sosyal demokrat demekten vazgeçebilirler. Vazgeçmesinler, solculuk her daim güzeldir. Siyasi-iktisadi İslam ve güncellenmiş tefeci bezirgânlık ancak solculukla alt edilebilir.