İsveç felaketlere hazırlanıyor.

İsveç felaketlere hazırlanıyor. Yetkililerin “İlk kez yaptık” diye duyurduğu bu hazırlık, Avrupa Birliği eliyle yürütülüyor. Kendisi için bitti bitiyor tam tamları çalınan Avrupa Birliği’nin, üye ülkelere verdiği bir ev ödevini, İsveç, çalışkan çocuk olarak, geride bıraktığımız yılın son ayında tamamladı. Hükümetin direktifiyle “İsveç toplumunu tehdit edebilecek kâbus senaryoları” listelenip toparlandı.

İsveç’in büyük bir ciddiyetle tamamladığını duyurduğu 24 maddelik tehlikeli durumlar listesine bakıldığında, belirlenen tehdit unsurlarının sadece İsveç’in başını yakmayacağı hemen anlaşılıyor. Bu kıyamet senaryosu bütün Avrupa haritasını tutuşturur. Çalışma, iktidardaki hükümetin kararıyla 2009’da kurulan Toplum Güvenliği ve Hazır Olma Kurumu tarafından yürütülmüş. İsveççe kısaltması MSB olan kurum, kısa sayılabilinecek geçmişine rağmen çok büyük bir ekonomik güce sahip. Toplanan vergi paralarından yıllık, 1 milyar kronun üzerinde bir pay, kuruma aktarılıyor. Kurumun işi, gücü; hangi büyüklükte olursa olsun afetler. Nükleer risklerden, teröre; yangınlardan, salgınlara kadar, İsveçlinin başına gelebilecek her türlü belayı mümkünse önlemek, olasılıklara karşı hazırlık yapmak, afet durumunda yardıma koşmak ve halkı, devletin veya özel sektörün diğer kurumlarını, eğitimden geçirmek, bu organizasyonun işi.

MSB, raporunu hazırlarken 46 farklı İsveç kurumunun hazırladığı tehlike ve hassasiyet analizlerinden faydalanmış. Buna göre listenin tepesindeki üç madde sel felaketleri, çığlar ve fırtınalar var. AB’ye gönderilecek bu raporda imzası bulunan, kurumun araştırmacısı Johanna Enberg, “Listedeki bir tehdidin diğer tehditlerden daha ciddi olup olmadığını söyleyemeyiz” diyor. Ortada bir liste var ama önem sıralaması yok. Yine de raporda, yakın gelecekte beklenen Güneş fırtınalarının altı çiziliyor. İsveçli araştırmacılar, Güneş’te yaşanan patlamalar sonucu 200 bin konutun elektriksiz kalacağını hesap ediyorlar. Bu patlamaların elektronik ödeme sistemlerinde ve iletişimde önlenmesi çok güç aksaklıklara neden olacağı öngörülüyor. İklim değişiklikleriyle birlikte İsveç’te beş yılda bir görülmeye başlayan sel felaketlerinin şiddetinin artarak, ülkenin endüstri bölgelerinde, sızıntılara neden olacağı ve su kaynaklarının geri dönüşü olmayan kirlenmelere maruz kalacağı düşünülüyor. Su kaynaklarındaki kirliliğin salgın hastalıkları tetiklemesi olasılığı, dirençli bakterilerin ortaya çıkması ve ilaç tedarikinde zorlukların yaşanmasıyla güçlendirilmiş. Aşırı sıcak havalar, orman yangınları, toz ve kum fırtınaları, İsveç’i saracak felaketler arasında gösterilmiş. Bütün bunların ardından, toplumda oluşabilecek bir dengesizlik tehlikesi ve sosyal endişe atakları bekleniyor.

Kurum yetkilileri, şu tarihte, bu başlayacak diye listedeki tehditleri zaman sırasına dizmiyorlar. Ama çizilen bu korkunç senaryonun içinde olduğumuzu söylüyorlar. Yaşadığımız, “içinde olduğumuz” gerçeği,  “senaryo” yapan ise önlenebilirlik ve duruma hazır olma hali. MSB, elinin altındaki milyar kronluk bütçenin en büyük kısmını, 646 milyon kronla afetlere hazırlık için ayırmış durumda. Afet sonrası yardıma ayrılan pay ise sadece 290 milyon kron. İster doğal afet olsun, ister siber âlemde beklenmedik bir atak, afete bakış acısı burada çok önemli. MSB kurumuyla İsveç, afet statüsüne aldığı şey, bu her neyse, öncelikle ona karşı hazırlıklı olmayı önemsiyor. Kapsamlı bir hazırlıkla zararı aşağı çekmek ve afet sonrası yardım gereksinimlerini azaltmak akıllıca bir yöntem.

Raporu hazırlayan araştırmacılar, İsveç için bu tehditlerin ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurgulayıp “Bu durumda, İsveç, konunun üstesinden gelmekte tek başına zorlanabilir. Avrupa Birliği’nden yardım almaksızın sorunlarla başa çıkılamaz” diyorlar. Hesap yapılmış, şu sıralar nereye gittiği tartışılsa da İsveç’te “Tam zamanıdır, haydi sürüden ayrılalım” diye tutturmasın kimse, Birlik’ten kuvvet doğacak, sabırla beklenecek.